Cuma Özusan

Cuma Özusan

[email protected]

DOĞAL YAŞAM, DOĞADA YAŞAM

11 Nisan 2014 - 11:12


Bugün artık insanlar için doğal yaşam mümkün değil. Olabilirse doğada yaşamaya veya doğaya yakın yaşamaya çalışmalıyız. Şehirleşme ve uygarlaşma bizi topraktan ve tabiattan kopardı. Bizi yapay ve sahte bir yaşama mahkûm etti. Fıtratımızdaki özelliklerden gittikçe uzaklaştık. Potansiyelimizi geliştiremeden yoz bir hayat sürüyoruz. Bedeni ve ruhsal kabiliyetlerimiz çiçeklenmeden, gelişmeden gerileyip küçülüyor. Beş duyumuz, sezgilerimiz, sağduyumuz köreliyor.


 


İnsani duyarlılığımızı kaybediyoruz. Uygarlaşmakla tek gelişen yönümüz zihin ve zekâmızdır. Bunlar tek başına bizi temsil etmezler. Zihin ve zekâ alet yapmaya yarıyor, kurnazlıklar kazandırıyor. Ahlakımızı geliştirmiyor, insanlığımızı artırmıyor. Uygarlaşma arttıkça doğal özümüzden biraz daha uzaklaşacağımız kesindir. Halen medeniyetten uzak kalan yerlerde bize göre ilkel ve geri dediğimiz insanlar acaba gerçekten insanlıkta bizden daha geri midirler? Gerilik kavramı bizim uydurduğumuz bir şeydir ve sırf alet yapıcılığımızdan kaynaklanıyor. En çok alet kullananlara ve icat edenlere uygar ve ileri diyoruz.


 


İlkel dediğimiz o insanlar gerek bedenen ve gerekse ruhsal olarak bizden daha huzursuz, mutsuz ve bunalımlı değillerdir. Bizden daha çevik, daha hızlı koşan, duyuları bizden daha keskin ve sezgileri daha yüksek insanlardır. Ama onlar doğada yaşarken sahip oldukları bu özellikleri şehirlerde yaşamakla kaybettikleri gibi daha kötü duruma düştüler. İlkeller hiç şüphesiz bizden daha az hastalanıyor ve bizden daha uzun yaşıyorlar dertleri de bizden daha azdır. Onlar şeylerini doğadan temin ediyorlar ve doğaya minnet duyarak yaşıyorlar.


 


Doğaya saygı duyuyorlar, doğayı kirletmiyorlar. Kızılderili reisinin dediği gibi “en son ırmak ve en son ağaç kuruduğunda insan ne yapacak, nereye gidecek”. Yaşamak için zekâdan ziyade bozulmamış doğal güdüler gereklidir ve bunlar hiç şaşmaz. Yaşama arzusu her şeyi alt eder. Hayvanların nitekim zekâları yoktur fakat hiç hastalanmazlar. Kendileri için en uygun olanı bulur yaparlar. İnsan zekâsı ilerledikçe doğallık kayboluyor. Hayvanlardaki ve çocuklardaki doğal davranışların güzelliği ve estetiği yetişkin insanda yoktur.


 


İnsan büyüdükçe saflığını kaybediyor, kurnazlaşıyor, hilekâr ve sahtekâr oluyor. İnsanı özünden uzaklaştıran şey gelişme değildir. Rousseau’ya hak veriyorum. Çağımızın önemli yazarlarından olan Susanna Tamaro’ya da hak veriyorum. Tabiattan ve topraktan yani aslımızdan koptuk, hâlbuki o biziz. Onun sesi içimizde çınlıyor. Biz bütün bir evreniz ama artık onu tanımıyoruz. Hücrelerimizde yankılanan sesi duymuyoruz. Ne bedenin ve ne de ruhun sesini duymuyoruz. Gerçek bilgelik önce tabiatın, sonra bedenin ve sonra kalbin sesini dinlemekle edinilir. 11 NİSAN 2014



 

Bu yazı 1418 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum