Cemil Yeşildağ

Cemil Yeşildağ

[email protected]

Eşekleştirme, Sömürü ve Futbol

29 Mayıs 2011 - 21:00

İranlı ünlü sosyolog Rahmetli şehit Ali Şeriati “Bilinç ve Eşekleştirme” adlı kitabında bilinç yolu ile kişilerin dolayısı ile toplumun eşekleştirilmesinden bahseder. 

Türkiye gibi sosyal, siyasal ve ekonomik sorunların ayyuka çıktığı ülkelerde toplumun sisteme/rejime yönelik yaratacağı tahribatları önlemek ya da azaltmak ve istendiği gibi tüketim toplumuna dönüştürmek için rejimin kollayıcı güçleri ve sermayedarları tarafından çeşitli yapay barajlar örülür.

Bu yapay barajların başında cinsellik, uyuşturucu, içki ve futbol gelir.

Sermaye sahipleri için cinsellik, uyuşturucu, içki ve futbol, ciddi bir ekonomik kazanç sağlamanın yanında, mevcut siyasal yönetimi elinde bulunduran tebaanın kendi ömrünü uzatmak ya da daimi kılmak için de araç olarak kullanılır.

Bu öğeler; gücü ve ilgili araçları ellerinde bulunduranla tarafından bazen teşvik edilerek bazen de göz yumularak sömürü aracına dönüşmesi sağlanır.

Her iki halde de toplum gerek ekonomik açıdan gerekse de sosyal veya siyasal açıdan yönlendirilmiş, bir hedefe doğru ( sömürülebilir bir eşekleştirmeye doğru) kanalize edilmiş olur.

Tabi bütün bunlar zamanla toplumun genelinde bir duyarsızlığa neden olmakta ve sonraki nesillere direk sirayet etmektedir.
Bilinç yolu ile oluşturulmak istenen duyarsızlaşma/eşekleştirme özellikle genç ve kimliksiz kitleleri hedef almaktadır. Yazılı veya görsel medya, reklâm ve yoğun bir gündemleştirme ile uzun süreli kaygıları bir kenara bıraktırarak de insanların hayatında kasıtlı bir  bilinç oluşturarak bu hedefini gerçekleştirir.

Kimi zaman bu gündemleştirme kişilerin bedensel ihtiyaçları ve yönelimleri ön plana çıkarılarak yaratılmaya çalışılır.
Eşekleştirmenin/duyarsızlaştırmanın itici gücü bugün artık bilimle, radyo ve televizyonla, eğitim ve öğretimle, tüm basın yayın araçlarıyla, sergilerle, modern psikolojiyle, eğitim psikolojisiyle desteklenmektedir. Eşekleştirme bilimle kuşatılmış ince bir sanat halini almıştır. Zorluğu ve inceliği nedeniyle de bilinmesi artık çokta kolay değildir.

Bilinç yolu ile duyarsızlaştırmanın en yaygın kullanıldığı alanlardan başında futbol gelmektedir.

İşin içerisine özellikle futboldaki küçük çapta ekonomik kazançlara imkân sağlanarak bu yönelim kat kat artırılır. Loto-toto, iddia-bahis gibi oyunlarda dönen zahmetsiz ve kolay paralar bu cazibenin hızla katlanmasını sağlamaktadır. Zaten sistemin popüler kültür adı altında ileri sürdüğü kolay yoldan zengin olma anlayışını beslemesi bu sömürü şekline kana kan katmıştır.

Futbol taraftarlığı bir din gibi algılanır olmuştur. Hatta kişilerin takım sevgisi, dini duyarlılıklarının önüne geçip takım sembollerinin kullanıldığı
bir sürü araç ve gerece yüklü paralar harcatmaya kadar varmıştır.

Bu oluşturulan sömürü ve doğal olarak bilinçle oluşturulan eşekleştirme ağı sadece ekonomik boyutla sınırlandırılmamış olup geniş kitlelerde farklı saplantılar oluşmuştur.

Takımı için edep kurallarını aşan, hatta insanın yaratılış gayesi ile çelişip şirk koşmaya vardıran sloganlar, rakip takım ve taraftarlarına ağza almaktan hayâ edilecek çirkin küfürler, rakip taraftarlarıyla ''gazi ya da şehit" düşene kadar meydan muharebesine çıkma gibi yüzlerce
örneğine herkes şahittir.

Deşarj olma adı altında gidilen futbol müsabakalarında oluşan psikoz çok ilginçtir. Asıl ilginç olan bu deşarjın, karşı takımın oyuncusu, teknik adamı, yönetici ve taraftarı demeden akla hayale sığmaz küfür ve hakaretlerle olmasıdır. Kendi takım ve takımın renklerine dizilen mehdiyiler/ amentüler, bağlılık yeminleri ve müsabakadan önceki yoğun diyaloglar, müsabaka sonrası maç hakkında yapılan yorumlamalar tam bir duyarsızlaştırma halini resm eder.

Tek başına kaldığında kendini bir değere adamamış kişiler (taraftarlar), kendilerini önemsiz ve değersiz görür. Ama bu psikolojik yıpranmışlıkla gelen onbinler bir anda o kalabalık için de yalnızlığı unutup kendini değerli görmeye başlar. Kendini değerli gören bu kitle  her
türlü yozluğa ve yönlendirmeye açık hale gelir.

Doğal olarak asıl yaratılış gayesinden uzaklaştırılan insan, sosyal ve siyasal sorunlar üzerine kafa yormayınca da beraberinde derin bir
duyarsızlığın oluşması bu duyarsızlık ise yeni arayışlara yeni yozlaşmalara kişiyi itmektedir. Bu duruma bağlı orak ta birilerinin sömürü çarkı beslenmekte ve birilerinin bekasının devamı sağlanmış olmaktadır.

Bilinç yolu ile duyarsızlaştırılan/eşekleştirilen birey ve toplum işte böyle sömürülür.


Bu yazı 1206 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum