Mustafa Karadağlı

Mustafa Karadağlı

[email protected]

İKİ FARKLI ÜLKE

23 Nisan 2012 - 21:00

İKİ FARKLI ÜLKE

Şu Japonlar bir harika…
Gerginliğimi alan müziklerdendir Japon Müziği. Bu tutkum bir Japon turisti tanımamla başlamıştı. Kitaro’yu onunla tanıdım ve hala büyüyerek sürüyor bu hayranlığım Kitaro’ya.

Şu Japonlar bir harika,  tabiata saygılı, insana saygılı, hayvanlara saygılı, dünya mirasına ve sanata saygılı. Güneş ve yeşil ancak  bu kadar mükemmel yansıtılır sanata.

 Eğitim modeli olarak da model alınacak bir model, Japon eğitim sistemi. Devlet ve hizmet anlayışı, atalara saygı eğitimle birleştirilmiştir bu sistemde. İslami bir eğitim modelidir adeta.

Devlete hizmet kendi ailesine hizmet kabilinden yapılır. Bizimkisinin aksine izin kaybettirmek yerine yönetimde başarısız olur veya şike yaparsa harakireye hazırdır o şerefli insanlar.

Ve yıl 2012 ve hala orijinal bir özgülüğü olmayan garip bir mahalde yuvarlanıp gidiyoruz.. Her şeyi çakma, sanatı, yazını, düşünü, yönetimi, ve dili. Eğitiminden tutun en temel haklardan olan beslenme kültürü bile çakma.

Belgeselin birinde bilim adamının ilginç bir açıklaması vardı. Şimdiki insanların çene kısmı boyuna  doğru uzuyormuş. Bunda da  tüketilen yumaşak gıdaların etkisi fazlaymış, dolayısıyla yirmi yaş dişleri etkisiz kalıyor ve çene uzuyormuş. Eski insanlar çiğ yeme alışkanlıklarından dolayı çene yapıları enine doğru daha genişmiş…

Ülkemizde, Gıda ve Tarım Bakanlığının açıkladığı listeye göre üretilen sucukların bir çoğu tek tırnaklı hayvan etinden üretiliyormuş. Bende merak ediyordum, bir bilim adamısever olarak: “Bizim insanların kulakları neden uzuyor?” diye. Meğer nedeni tek tırnaklı hayvan eti ya da Kayserililerin tabiriyle nallı kuzu etiymiş…

Şu Japonlar bir harika… Dinsiz ama dürüst. Bediüzzamanın tabiriyle lisanı kal ve lisanı halleri uyumlu…Bugüne kadar tek kuruş elektrik ücreti ödemeyenlerle büyük mücadele veriyor devlet bugünlerde. “Alışmış kudurmuştan beterdir,” diye, meşhur bir sözümüz vardır. Bu insanları bedavaya alıştır bu yetmezmiş gibi sulu tarım yapıyorum diyenlere de sulu tarım primi öde ama elektrik abonesinin olup olmadığını sorgulama. Garip ama Türkiye işte…

Sanatta ironi daime takip edilen bir yöntem olmuştur. Açıkçası ne yiyeceğimizi ne giyeceğimizi, ne okuyacağımızı ve kime güveneceğimize şaştık. Her şey çakma bu ülkede. Yaklaşık doksan yıllık bir cumhuriyetimiz var ve övüneceğimiz hiçbir sanat yapıtımız yok. Olanlarda Osmanlı’dan ya da eski uygarlıklardan kalma. “Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi sanata ve sanatçıya verilen önemden geçer” denilir. Çünkü sanat temel ihtiyaçların giderilmesinden sonra icra edilen bir vazifedir. Sanat ve sanatçıyı hakiki anlamda koruyan ciddi bir kurum bulunmadığında geriye bireysel çabalar ya da sanatı yurt dışında icra etmek kalıyor. Müthiş beyinler ellere hizmet veriyor. Ben sevdim eller aldı kabilinden….

Bundan 30-40 yıl önce yapılan devlet daireleri, okullar sapa sağlam dururken, altı aylık okul binaları patır patır dökülüyor. Bunun nedeni bilindiği halde hiçbir önlem alınamıyor, hiçbir hesap sorulamıyor.

Hilvan–Siverek duble yolunun teki henüz faaliyete geçmeden çukurlardan dolayı yamanmış. Bu kadar olur dedim. Garip ama Türkiye işte…

Yapanın yanına kar kaldığı bir sistem bizimkisi, iyi ki  ahiret var. Uhrevi kameralar çalışıyor, kesintisiz ve silinme ihtimalsiz record diyor. Unutmayalım ki imanın şartlarından biride ahirete imandır. Düşünün hem her şeyin kayıt altına alındığını bilir insan, hemde adam kayırır, devlet malına göz diker, ve ardından da dürüstlük taklidi yapar. Ama mobese kamarelarının olduğu yerde hata yapmaktan korkar. Garip ama Türkiye modeli insan işte. Allahtan korkmaz kuldan korkar.

Şu Japonlar bir harika…
Şike davasıyla gündeme gelen futbolcular söyleyecek sözleri bakacak yüzleri olmayınca halktan üzür dileme şekli olan harakiriyi seçtiler. Bakanları yolsuzlukla suçlandıklarında yine harakiriyi seçtiler. O Japonlar ki Amerikalılara yenildiklerinde Amerikalıların kendilerine dayattığı 600 maddelik anlaşmayı 599 madde ile tamamladılar. Niye biliyor musunuz?
Anlaşma maddelerinden birisi şuydu:
“Büyük bir çaba büyük bir hızla bu şekilsel alfabeden kurtulacak yeni yazıya geçilek.” Japonlar istikbal köklerdedir deyip, “siz bizimle atalarımızın kökünü koparıp kendi kültürünüzü ekmeye çalışıyorsunuz. Bunu kabul etmekten ise yeniden savaş kararı alırız.” Demiştiler.

Bizimkisi garip bir ülke işte, hem harf inkılabı yap, atalarının yazmış olduğu bir beyiti bir mısraı bile anlama, okuma hemde Osmanlıca diye bir dersi üniversitede zorunlu ders diye okut.

Netice-i kelam şu Japonlar bir harika, Kitaro’yu geleneksel Japon mimarisiyle dinlemek daha bir harika.
Selam ve Muhabbetle….

Bu yazı 1033 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum