SEVGİLİYE MEKTUP
Sevgilim;
Fıratın inleyen sesi
Dinmeyen özlemi
Üç bin yıllık hasretim,
Kırkı çıkmamış
Bebelerin, acı çığlığı
Bu gö kubede yankılanɪyorsa eğer,
Tel örgülere esir bu gökyüzü
Benim için her gün yeniden ağlıyorsa hâlâ
ve
Sen bana hâlâ
Gökyüzünün maviliğinden
Nemrudun asiliğinden
Söz ediyorsan şayet
Ben sana
Bir değil
Bin defa
Allah aşkına
İnsaf derim be güzelim..
Diclenin dinmeyen yakarışı
Karacadağın kuduran öfkesi
Adesanın çöl sıcağı,
Toz dumanı
Her gün
Kanatɪyorsa yüreğimi
on yerinden,
Sırtıma vurulan
Bu utanası kahır
Bu korkunç esaret
Kader diye bana yuturuluyorsa eğer
Ve
Sen bana hâlâ
Baharın renginden
Gülün kokusundan
Bülbül ü Şeyda sedasɪndan
Söz ediyorsan şayet
Ben sana
Bir değil
Bin defa
Pir aşkına
İnsaf derim be güzelim..
Ağrı eteklerinde
Bebeler korkuyla büyüyorsa
Çiğdem potin topuğunda
Tomurcuklar kimyasal altında
Açılmadan çürüyorsa ,
Yeşermeden soluyorsa gelincikler
Boy vermeden sönüyorsa umutlar
Doğuya kayan her yıldız
Bana civan firarilerin
Ölüm haberini iletiyorsa eğer
ve
Sen bana hâlâ
Gülün ömründen,
Nergizin morundan
Papatyanın alından
Söz ediyorsan şayet
Ben sana
Bir değil
Bin defa
Resul-Nebi aşkına
İnsaf derim be güzelim..
Bir ana ceylan,
Yüreği avuçlarında
Geziniyorsa Süphan eteklerinde
Bir anaç keklik,
Pür dikkat sekiyorsa
Tendürek sırtlarında
Dört mevsim
Gün batımında
Yavru ceylanlar vuruluyorsa kuytularda
Avlanɪyorsa nazlı ceylanlar
Karnı burnunda
Ve
Sen bana hâlâ
Dünyanın gelmişinden
Geşmişinden
Mona Lisanın
Gözbebeklerine sinen
O çözümsüz bulmacadan
Söz ediyorsan eğer
Ben sana
Bir değil
Bin defa
Şeyh evliya aşkına
İnsaf derim be güzelim..
Nuhtan
Musadan
İsadan,
Muhhammet a.s. dan kalma
Kadim mekanlar
Bir bir yıkılıyorsa Kürtün başına
ve
Sen,
Görmüyorsan, göremiyorsan ,
Dur diyemiyorsan
Bu kadim coğrafyanın
Makus talihine,
Duymuyorsan, duyamɪyorsan
Yeter diyemiyorsan
Yetim kalmış bu öksüzlerin
Ah -u feryadına
ve
İsyan etmiyorsan, edemiyorsan
Bu biçare halkın dramına
Çıldırtmɪyorsa seni
Bu halkın bitmeyen sefaleti ,
Tüküremiyorsan yüzüne
Zülmün sarayɪnda oturan o hain barbarın
ve
Sen bana hâlâ
Cennet-u ella,
Nar-i cehennemden
Söz ediyorsan eğer
Ben sana
Bir değil
Bin defa
Derviş-Mürit aşkına
İnsaf derim be güzelim.
Kan ve barut kokan
Gecelerin kör karanlığında
Ozan, dengbej seslerine tutunan
Mem u Zin
Siyabend Xecé aşkına
Kömür gibi yanan
Sabır ve selameti
Duaların esrarında arayan
İnsan sevgisini,
Mavzer tetiğinden öte gören
Ak sakalı,
Cömert dedelerim
İstanbul varoşlarında limon satɪyorsa eğer
ve
Sen bana hâlâ
Mozartın üçüncüi senfonisinden
Beethovenun fantastik konçertosundan
Kızılordu Orkestrasının
Bilmem hangi melodisinden
Söz ediyorsan hâlâ
Ben sana
Bir değil
Bin defa
Yar-dost aşkına
insaf derim be güzelim...
Yüreğime düşen
Kor ateşleri
Sündüremiyora Nil, Mississippi
Bahtsız kaderime doğmuyorsa dolunay
Mehtabıma gölge oluyorsa
Kirli bulutlar
Felaket kasırgalarını
Dağıtamɪyorsa kara yel, deli poyraz
ve
Hiçbir hükmü olmayan
Kitaplar dolusu
Süslü sözcükler
Teskin edemiyorsa ruhumu
Geri getiremiyorsa
Kaybettiğim şuurumu
Sona erdiremiyorsa
Yüreğime çöken bu kâbusu
ve
Sen bana hâlâ
Alaskanın kışɪndan
Filpinlerin yağmurundan
Söz ediyorsan eğer
Ben sana
Bir değil
Bin defa
Hak adına
İnsaf derim be güzelim...
Evlat kokusuna hasret analar
Mezar taşlarında arıyorsa meram
Öpmeye kıyamadığı
Ciğer paresini
Kara topraklarda
Arıyorsa babalar.
Bu dem
Bu devran
Hiç sürmesin diye yalvarıyorsa bacılar,
Zülüm mağduru
Yorgun bedenler
Can pazarında
Dert biriktirip
Ömür tüketiyorsa eğer
ve
Sen bana hâlâ
Leyla ile Mecunun
Kerem ile Aslı
Hikâyeleri anlatıyorsan şayet
Ben sana
Bir değil
Bin defa
Tanrı aşkına
İnsaf derim be güzelim...
28.11.2013
Nijmegen
Kadir Buyukkaya/Hollanda
FACEBOOK YORUMLAR