Kadir BÜYÜKKAYA

Kadir BÜYÜKKAYA

[email protected]

SEVGİLİYE MEKTUP

07 Aralık 2013 - 17:56

SEVGİLİYE MEKTUP



 


 


Sevgilim;



Fırat’ın inleyen sesi


Dinmeyen özlemi


Üç bin yıllık hasretim,


Kırkı çıkmamış


Bebelerin, acı  çığlığı


Bu gö kubede  yankılanɪyorsa eğer,


Tel örgülere esir  bu gökyüzü


Benim için her gün yeniden ağlıyorsa  hâlâ


ve


Sen bana  hâlâ


Gökyüzünün maviliğinden


Nemrud’un asiliğinden


Söz  ediyorsan şayet


Ben sana


Bir değil


Bin defa


Allah aşkına


İnsaf derim be güzelim..


 


 


 


 


 


 


 


 


Dicle’nin dinmeyen yakarışı


Karacadağ’ın kuduran öfkesi


Adesa’nın çöl sıcağı,


Toz dumanı


Her gün


Kanatɪyorsa  yüreğimi


on yerinden,


Sırtıma vurulan


Bu utanası kahır


Bu korkunç  esaret


Kader diye bana  yuturuluyorsa eğer


Ve


Sen  bana hâlâ


Baharın renginden


Gülün kokusundan


Bülbül –ü  Şeyda sedasɪndan


Söz ediyorsan şayet


Ben sana


Bir değil


Bin defa


Pir  aşkına


İnsaf derim be güzelim..


 


 


 


 


 


 


Ağrı  eteklerinde


Bebeler korkuyla büyüyorsa


Çiğdem potin topuğunda


Tomurcuklar kimyasal altında


Açılmadan çürüyorsa ,


Yeşermeden  soluyorsa gelincikler


Boy vermeden sönüyorsa umutlar


Doğuya kayan her yıldız


Bana  civan firarilerin


Ölüm haberini  iletiyorsa eğer


ve


Sen bana  hâlâ


Gülün  ömründen,


Nergiz’in morundan


Papatya’nın alından


Söz ediyorsan şayet


Ben sana


Bir değil


Bin defa


Resul-Nebi aşkına


İnsaf derim be güzelim..


 


 


 


Bir ana ceylan,


Yüreği avuçlarında


Geziniyorsa Süphan eteklerinde


Bir anaç keklik,


Pür dikkat sekiyorsa


Tendürek sırtlarında


Dört mevsim


Gün  batımında


Yavru ceylanlar vuruluyorsa kuytularda


Avlanɪyorsa nazlı ceylanlar


Karnı burnunda


Ve


Sen  bana hâlâ


Dünya’nın gelmişinden


Geşmişinden


Mona Lisa’nın


Gözbebeklerine sinen


O çözümsüz  bulmacadan


Söz ediyorsan eğer


Ben sana


Bir değil


Bin defa


Şeyh –evliya  aşkına


İnsaf derim be güzelim..


 


 


Nuh’tan


Musa’dan


İsa’dan,


Muhhammet a.s.’ dan kalma


Kadim mekanlar


Bir bir yıkılıyorsa Kürt’ün başına


ve


Sen,


Görmüyorsan, göremiyorsan ,


“Dur” diyemiyorsan


Bu kadim coğrafyanın


Makus talihine,


Duymuyorsan, duyamɪyorsan


Yeter diyemiyorsan


Yetim kalmış bu öksüzlerin


Ah -u  feryadına


ve


İsyan etmiyorsan, edemiyorsan


Bu biçare halkın dramına


Çıldırtmɪyorsa  seni


Bu halkın bitmeyen sefaleti ,


Tüküremiyorsan yüzüne


Zülmün sarayɪnda oturan o  hain barbarın


ve


Sen bana hâlâ


Cennet-u  ella,


Nar-i cehennemden


Söz ediyorsan eğer


Ben sana


Bir değil


Bin defa


Derviş-Mürit aşkına


İnsaf derim be güzelim.


 


 


Kan ve barut kokan


Gecelerin  kör  karanlığında


Ozan, dengbej  seslerine  tutunan


Mem u Zin


Siyabend Xecé aşkına


Kömür gibi yanan


Sabır ve selameti


Duaların esrarında arayan


İnsan sevgisini,


Mavzer tetiğinden öte gören


Ak sakalı,


Cömert dedelerim


İstanbul  varoşlarında limon satɪyorsa eğer


ve


Sen bana hâlâ


Mozart’ın üçüncüi senfonisinden


Beethoven’un fantastik konçertosundan


Kızılordu Orkestrası’nın


Bilmem hangi melodisinden


Söz ediyorsan hâlâ


Ben sana


Bir değil


Bin defa


Yar-dost aşkına


insaf derim be güzelim...


 


Yüreğime düşen


Kor ateşleri


Sündüremiyora Nil,  Mississippi


Bahtsız kaderime doğmuyorsa dolunay


Mehtabıma gölge oluyorsa


Kirli bulutlar


Felaket kasırgalarını


Dağıtamɪyorsa kara yel, deli poyraz


ve


Hiçbir hükmü olmayan


Kitaplar dolusu


Süslü sözcükler


Teskin edemiyorsa ruhumu


Geri getiremiyorsa


Kaybettiğim şuurumu


Sona erdiremiyorsa


Yüreğime çöken bu kâbusu


ve


Sen bana  hâlâ


Alaska’nın kışɪndan


Filpinler’in  yağmurundan


Söz ediyorsan eğer


Ben sana


Bir değil


Bin defa


Hak adına


İnsaf derim be güzelim...


 


 


 


Evlat kokusuna hasret analar


Mezar  taşlarında arıyorsa meram


Öpmeye kıyamadığı


Ciğer paresini


Kara topraklarda


Arıyorsa babalar.


“Bu dem


Bu devran


Hiç sürmesin” diye yalvarıyorsa bacılar,


Zülüm mağduru


Yorgun bedenler


Can pazarında


Dert  biriktirip


Ömür tüketiyorsa eğer


ve


Sen bana hâlâ


Leyla ile Mecunun


Kerem ile Aslı


Hikâyeleri anlatıyorsan şayet


Ben sana


Bir değil


Bin defa


Tanrı aşkına


İnsaf derim be güzelim...


 


 


28.11.2013


Nijmegen


 


Kadir Buyukkaya/Hollanda


[email protected]

Bu yazı 2073 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum