Osman TEMİZBAŞ

Osman TEMİZBAŞ


TÜRKİYE ATEŞ ÇEMBERİNDE

13 Ekim 2012 - 07:20

 


 


Kefenler gelinliğin duvaklar sana doğru gökler, yıldızlar senin, şafaklar sana doğru dualar senden yanadır… Yapraklar sana doğru Fatihalar sanadır, adaklar sana doğru, gözler türbeye çevrik dudaklar sana doğru başlar önünde eğik bayraklar sana doğru bu dizelerin harfleri Ayhan İnal’ın kaleminden çıkmış bir yazı gibi görülebilir ama sesi manası insanlığın yüreğini yakar deler coşturur.


Ucu kelime-i şahadete çıkar, şehit ki adı anılınca diller susar lal olur, şehit ki anılınca geriye melal kalır onurlu bir insanlık sicili gibi anılır.


Son zamanlarda tırmanan şiddet olaylarının yanı sıra, ülkemizin kendi iç sorunları ile cebeleşirken, bir de Suriye ile savaşa girme durumuna gelmiş olması çok manidardır…


Türkiye, kaynayan Orta Doğu kazanının içine çekilmeye çalışılmaktadır.  Bunu iyice irdelemek gerekir. Şuan mevcut olan hükümet, gerek ülke içinde gerekse, dış siyasette çok başarılı bir yol kat etmiştir. Bunu kaldıramayan belli odaklar, bu süreci kendi çıkarlarına hizmet etme girişimine alet edebilirler. İç ve dış mihrakların oyununa gelinmemesi gerekir. Ayrıca atılacak olan adımların daha kontrollü ve dikkatli atılması gerekmektedir. Çok kritik bir dönemden geçilmekte olduğu aşikârdır.


Bir insan olarak üzerimize düşen, evrensel olana hissedilen aidiyet ile varoluş bilincine yansıdığı düşünülen bir mekâna hissedilen aidiyetin ülkemiz için nelere mal olacağını iyice analiz etmektir. Bu analiz, bir var oluş bilincini ve derinliği ile bir strateji bilincini ve derinliğini gerektirdiği kadar kişisel düzeydeki mikro bilince yükseliş beraberinde nüfuz, kimliğini fark etme ve benimsetme durumunu ve bir erdem arayışını da getirebilir.


Suriye deki dikta rejimin yıkılması yerine daha ılımlı şeffaf bir yönetimin gelmesi için verilen mücadeleyi alkışlayabiliriz. Yıllarca Türkiye’nin başına bela edilmiş bir terör olayı mevcuttur ve bu desteği vermiş olan ülkelerin başında Suriye de gelmektedir.


Her kültür havzası bu arayışı kendi gerçeklik tanımlamaları ile ortaya koyar. Gencecik körpe fidanların toprağa gömüldüğü ülkemizde toplumu yeni bir serüvenle ateşe atmaya çalışan dış mihrakların oyununa gelinmemelidir. Bu oyuna gelmek nedensiz, sebepsiz bir savaş, kan ve gözyaşından başka bir çözüm üretmeyecektir.


Türkiye’nin de bu yaşananlara çanak tutmaması gerekir. Hâlihazırda derin bir yaramız mevcut iken, her gün farklı şekillerde şehit haberleri gelirken bu reva değildir. Mehmetçikler ki Annelerinin biricik kuzularıdır ve ellerine diken batsa Annelerinin yüreği kanar, bu bilinmez mi!! Bu Anneler, kendi gözlerinde hiç büyümemiş ve hiç de büyümeyecek olan, halen çocuk edasıyla bakan bir sevgi bahçesi olan evlatlarını toprağa gömecek kadar kutsal, bir demir parçasına göğsünü siper edecek kadar cesaretlidir… Akçakale’de yaşanan bu son olay bunun en somut örneğidir. Bir evladın yüreğine bir demir parçası saplandığında Annelerin hissettiklerini kimse bilemez. Bir evlat ne tür zorluklarla büyütülür, kaç uykusuz geceye gebedir, kimse bilemez. Evladının geleceğine dair hayalleri kuran, onu okutup evlendirip yuva sahibi yapabilme umudu taşıyan annelere, askere yolladıkları körpecik suçsuz günahsız evlatlarının bedenleri iki metre beyaz bez içinde teslim ediliyor. Sevenlerinin gözyaşlarıdır düşüren alınlarına nuru; kavrulan yüreklerin ateşidir oysaki bu yazgı onlar için.


Geride kalanların acısı bilinmez, Şehitler ki, kanlı gömlekleriyle semalarda parlayan beyaz Mevlevilerdir… Hakka doğru aşkla uçarken eteklerindeki ateşle yakar dururlar, geride kalanların yüreklerini dağlar durur bu durum. Al evladın burada derler, şehit olmuş. Nasıl şehit ki? Vatan için mi? Dini için mi? Yoksa bir hiç uğruna mı?


Bunları halka yaşatanlar cezalarını çeksin artık. Yeni bir maceraya, yeni bir serüvene gerek kalmadan en güzel cevap Suriye devletine verildi. Kendi ülkemizin yapısı içinde kangren olmuş, miadı dolmuş vesayet savunucularına en güzel cevabı verecek güce sahip bir hükümet işbaşındadır. Dolayısıyla doğru adımlar atılmalı ve yeni bir serüvene girilmeden çözümler üretilmelidir. Gereken adımlar zamanında atılmazsa Türkiye’nin savaş ortamına sürüklenmesi kaçınılmaz olacaktır. Türkiye’nin dâhil olduğu olası bir savaşın en çok dış mihrakların ve terör örgütünün işine geleceği açıktır. ..Özgürlük için gök yüzünü satın almamıza gerek yok,ruhumuzu satmayalım yeter.

Bu yazı 2450 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum