YÜCELEN KÖYÜNDE BİLİM FUARININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

04 Mayıs 2016 - 12:15

03.05.2016’ da bana bir davetiye gelmişti. Davetiye Yücelen Köyü İlköğretim okul öğrencileri ve öğretmenleri rehberliğinden düzenlenmiş olduğu bilim fuarıyla ilgili davetiyeydi. Davetiyeyi Posta Müdürü Ahmet Bey’e ve Vergi Dairesi Müdürü Mehmet Bey’e de verilmesi için yönlendirdim, gaye birlikte çocukların yapığı çalışmaları yerinde görmüş oluruz ayrıca çocukların ve İdare’nin motive olmasını sağlamış oluruz.

Ertesi sabah saat:9.30’da masa not aldığım davetiye gözüm ilişti. Hemen arkadaşlara haber verdim. Sağ olsun onlarda geldiler. Benimle beraber arabaya beş kişi bindik ve hareket ettik. Beş on dakika gecikmeyle gittik. Vardığımızda kimse yoktu. Yanı davetli olanlardan kimse yoktu.

Okul bahçesinde düzenli bir şekilde kurulu masalar üzerinde öğrencilerin düzenledikleri çalışmalarının önünde bekliyorlardı. Belli ki onlarda gelecek misafirleri bekliyorlardı. Yaptığı çalışmaları onlarla paylaşma heyecanını yaşıyorlardı. Öğretmenler ve Müdürü de yaptığı bu çalışmasında amirlerinde motive edecek, bir iltifat bekliyordu.

Biz arkadaşlarla ön sırada bulunan koltuklara oturduk. Ancak ne gelen var ne giden, Okul Müdürü bazen telefonu kulağına alıyor bir şeyler konuşuyor, ancak tavırlarından anlaşılıyor ki gelen olmayacak ümitsizlikle telefonu cebine bırakıyor.

Sonunda baktım arkadaşlar da sıkıldı. Saat:10.00’da başlayacak olan program, saat:10.30 olmuştur.

Arkadaşlarla birlikte çocukların yaptığı çalışmaları tek tek baktık hepsi de takdire şayan bir çalışma yapmıştı. Kimi çöplerin geri dönüşümü için çalışma yapmıştı. Kimi engelli kardeşlerimiz için asansör yapmış, kimi kimyasal maddeleri birleştirilerek sabun yapıyordu. Kimi de şehir içi trafik polislerine ve ambulanslara ayrı yol, caddede düzenlenmiş, ayrıca Siverek’in geçmişe yönelik tarihi fotoğraflar sergisi düzenlenmişti. Bunlar 1890 ve 1940’lara ait fotoğraf kareleriydi.

Kısacası kendinizi gerçekten bir bilim fuarından hissedersiniz. Ben şahsen tüm okul ekibiyle gurur duydum. Ancak bu öğrencileri ve bu öğretmenleri motive etmemiz lazımdı. Kim bunu yapacaktı. Milli Eğitim Müdürü yapacaktı. Ben kendimle dört kişi götürdüm. Müdürde kendisiyle bir on kişi rahatlıkla götürebilirdi. O Öğretmenler ve öğrenciler hiçbirimizde para istemedi. Haftalarca yaptığı çalışmaları birileri tarafından takdir edilmesiyle o okul ekibi motive olacaklardı, gelecekte daha güzel eserler meydana getireceklerdi. O çocuklarımız bu yaşta bu çalışmaları yapabiliyorsa illerde üretemeyecek hiçbir şey kalmayacaktı. Yanı Türkiye yararına donanımlı bir gençlik yetişecekti. Eğitimin amacı da zaten bu değil mi? Ancak orada gördüğüm manzara beni çok etkiledi. İnanıyorum ki öğrencileri de Moralını sıfırlamışlardı. Yine diyorum ki iyi ki biz arkadaşlarla gittik. Onları az olsa da onurlandırdık. Bizim geleceğimiz bu gençlerimizdir. Biz onları bu sırada ümitsizliğe düşürürsek, bindiğimiz dalı kesmiş oluruz. O öğrencileri ve o okulu motive etmek bütün işlerden önemlidir. Milli eğitim katılmak suretiyle bu tür çalışmalara teşvik etmesi, gençlerimiz donanımlı bir şekilde yetişerek hayata atılmak suretiyle, başta İlçesine ve Türkiye ye faydalı birer birey olacaklardır. Kimi Doktor, kimi Öğretmen daha nice ülkenin lokomotifi sayılan meslekleri edineceklerdi. Ama onları çalışmalarıyla motive etmezsek onlardan iyilik namına bir şey beklemek haksızlık olur değil mi? “Ekmek işini ekmekçiye verin bir ekmekte fazla verin.” İşin ehli insanlar bu sırada yetişirler, eğer biz onlara sahip çıkarsak, onlarda Ülkeye sahip çıkacaklardır.

Ali LALE

Bu yazı 1212 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum