HÜDA PAR dış gelişmeleri değerlendirdi
HÜDA PAR Dış İlişkiler Başkanlığının 07 Kasım 2018 tarihli gündem değerlendirmesi;
Dış İlişkiler Başkanlığımız, Suudi Arabistan'ın başını çektiği koalisyon güçlerinin Yemen'e yönelik saldırıları, TSK ile ABD ordu birliklerinin Münbiç'te ortak devriye faaliyetine başlamaları üzerine yaşanan son gelişmeler, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımları ve Darbeci Sisi ile Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas arasında geçen görüşmeye dair yazılı açıklama yaptı.
YEMENDEKİ İNSANİ DURUM
Yıllardır süren iç savaş ve Suudi Arabistanın başını çektiği koalisyon güçlerinin Yemene yönelik saldırıları ve ambargosundan dolayı Yemende insani durum her geçen gün daha da kötüleşmekte dayanılmaz bir hal almaktadır. İç savaşla sarsılan ve her gün katledilen Yemen halkı, diğer taraftan da savaş ve ambargo sonucu oluşan öldürücü açlık ve salgın hastalıkların pençesinde can çekişmektedir. BMnin raporlarına da yansıyan bu durum karşısında siyasi çözüm bulunmadığı takdirde başta çocuklar olmak üzere milyonlarca Yemenli açlık ve salgın hastalıkların pençesinde can verecektir.
Yemendeki insani durum insanlık için büyük bir utançtır ve tarihin günümüz dünyası için kayda geçeceği kara bir lekedir. HÜDA PAR olarak dünya kamuoyunu Yemene sessiz kalmamaya çağırıyoruz. Suudi Arabistanın başını çektiği koalisyon güçlerinin saldırılarını kesmesi ve Yemene uygulanan ambargoya son vermesi için bu ülkelere baskı uygulanmalı. İç savaşın sona ermesi ve sorunun siyasi yollarla çözülmesi için siyasi arabuluculuk ve müzakerelere öncelik ve ağırlık verilmeli.
TÜRKİYE İLE ABDNİN YAKINLAŞMASI
TSK ile ABD ordu birliklerinin Münbiçte ortak devriye faaliyetine başlamaları üzerine yaşanan son gelişmeler, Türkiye ile ABD arasında tekrar bir yakınlaşmanın olduğunu göstermektedir. İslam Dünyasına dair düşmanca plan ve hedefler peşinde olan ve yakın zamana kadar da Türkiyeye yönelik askeri darbe ve ekonomik saldırılar ile bunu açıkça sergileyen ABDye hiçbir şekilde güvenilmemesi gerektiğine dair uyarımızı bir kez daha yineliyoruz. Hükümet, Suriyede ABD ile müttefiklik günlerine geri dönerek aynı yanlışları tekrarlamaktan şiddetle kaçınmalıdır. ABDnin dostluk/müttefiklik görüntüsü altındaki münasebetlerinin zaman kazanmaya ve daha da güçlenmeye yönelik olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bunun da orta ve uzun vadede Türkiyeyi, bölgeyi ve topyekûn bir İslam Dünyasını vuracağı hesaba katılmalı ve bu hesap doğrultusunda hareket edilmelidir.
ABDNİN İRANA YÖNELİK YAPTIRIMLARI
İranda gerçekleştirilen İslam devriminden sonra ABDnin başını çektiği Batı emperyalizmi ve siyonizm, kırk yıldır bu ülkeyi zayıflatmaya yönelik her yola başvurdu. ABDnin İran politikaları konjonktürel olarak zaman zaman yumuşama eğilimi gösterip havuç siyaseti şeklinde tebarüz etse de temelde düşmanca politikası hiçbir zaman değişmedi. ABD, İrana yönelik uygulamaya koyduğu 5 Kasım tarihli son ambargo ile uluslararası hukuku hiçe saydığını ve küresel haydutluğa soyunduğunu açıkça ilan etmiştir. Bu ambargo ile hedeflenen sadece İran değildir. Bununla başta İslam Dünyası olmak üzere ABD emperyalizmi ve siyonizmin İslam Coğrafyasına yönelik plan ve projelerine onay vermeyen ve karşı çıkan her ülke ve yapı doğrudan hedef haline getirilmiştir. İrana yönelik uygulanacak ABD ambargolarının onaylanması ve uygulanması durumunda en büyük zararı ülke olarak bizlerin göreceği bilinmesine rağmen, Türkiyenin ABD tarafından ambargodan kısmen muaf tutulmasını bir lütuf olarak görmek ambargonun kendisi kadar zillet vericidir. Yapılması gereken şey, ABDyi dengeleyecek ve geriletecek güç alternatiflerini oluşturmak ve hayata geçirmektir. ABDnin bu keyfi ve zorba uygulamalarına karşı durulmalı ve bu niyette olan diğer ülkelerle işbirliğine ve güç birliğine gidilmelidir.
FİLİSTİN İLE İLGİLİ GELİŞMELER
Mısırın darbeci başkanı Sisi ile Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas arasında 3 Kasımda Mısırda yapılan görüşmede Sina Yarımadasında bir Filistin Devleti kurmayı müzakere ettikleri ortaya çıkmıştır. Görüşme, içeriği itibariyle, Yüzyılın Anlaşması olarak ifade edilen bu anlaşma, siyonist hedefler doğrultusunda atılmış bir adımdır. Böylelikle Sisi ve Mahmut Abbas, siyonist hedeflerin hizmetkârı ve tekliflerin aracısı haline getirildiklerini ispat etmişlerdir. Kendi ülkesinin topraklarını siyonist planlar için gözden çıkaran Sisi ile kendi ülkesini boşaltarak siyonizme teslim etme niyetindeki Abbas, sadece Filistin veya Mısır halkına karşı değil, topyekün bir İslam Dünyasına karşı da büyük bir ihanet içindedirler. Siyonist işgalci rejim bu adımı ile Filistin halkını kendi topraklarından tamamen çıkararak Filistinin tamamını işgal edip siyonist emellerine ulaşmak istemektedir. Bu şeytani plan doğrultusunda dünyanın gözü önünde işlemedik cinayet, vahşet ve zulüm bırakmayan siyonist işgalciler, sadece İslam Dünyası için değil, bütün insanlık için ağır bir tehdit haline gelmiştir. HÜDA PAR olarak bu şeytani girişimler karşısında herkesi sahip olduğu imkânları sonuna kadar kullanarak tedbir geliştirmeye ve her türlü ihtilafı bir kenara bırakarak safları Kudüs üzerinden birleştirmeye davet ediyoruz.
HÜDA PAR GENEL MERKEZİ
FACEBOOK YORUMLAR