Siverek'e Özlem

Okulların kapanmasını dört gözle bekliyordum.Bir an önce yaz tatili gelmeliydi ki Siverek’e gidelim.Koca bir sene hep bu anı beklerdim.Zaten bizim için tatil demek Siverek demekti o dönemlerde.Aile büyüklerimiz ve akrabalarımız ordaydı ve biz onlarla hasret giderip, memlekete kavuşmak için sabırsızlanıyorduk.
Ve o gün geldi…Babam otobüs biletlerimizi aldı ve biz heyecanla yola koyulduk.Annem,üç ağabeyim ve ben.İşte gidiyorduk acılı arabesk şarkılar eşliğinde on üç saatlik yolu…İçim i&c

Siverek'e Özlem
24 Kasım 2007 - 18:27

Dükkanlar yeni açılıyordu.Harika pide kokusu her yanı sarmıştı.(Ah olsa da yesek şimdi!)
Memleketimin güzel insanları telaş içinde güne başlıyordu.Şalvarlı,yelekli,çefyeli erkekler…
Kimi kürsü çekmiş dükkanın önünde oturmuş demli kaçak çayını yudumluyor,kimisi de tütün cıgarasını sarıp hazırlıyor.Lacivert çarşaflı kadınların her biri bir yerlere koşturuyor.
Derken vardık eve.Tahta küçe kapısının tokmağını vurup içeri girdik.Hasretle kucaklaştık.Ben merakla etrafı incelemeye başladım hemen.Geçen seneden bu yana neler değişmiş görmem lazım (çocukluk işte)! Avludaki nar ağacı biraz daha büyümüş ama narlar henüz olgunlaşmamıştı.Hemen ahıra doğru koştum.İki koyun almış dayım, onları sevdim biraz.Şaşkın gözlerle bana bakıyorlardı.Galiba içlerinden; ‘bu da kim?’diyorlardı.
Taze sağılmış sütümüzü içerek ve o caaaanım pideyi sıcak sıcak yiyerek harika bir kahvaltı yaptık.
Anneannemin avlu içinde ayrı bir odası vardı.Karpuz  çekirdeği ve cevizi hiç eksik olmazdı.Ne zamanki odasına çekildiğini görsem hemen koşup kapısını çalardım ve yarım yamalak zazacamla ‘nene dendik esto?’ derdim.Çok hoşuna giderdi rahmetlinin. ‘Nure nure engure sure’ diye severdi beni hep.Yine öyle diyerek çıkarıp verirdi, ben de sevinerek alırdım.Tahta merdivene tırmanıp dama çıkardım ve orda oturup ayaklarımı aşağı sarkıtıp çekirdeklerimi bir güzel yerdim.Tezek kokusu gelirdi buram buram.O bile çok güzeldi.Taşlı yolda oynayan çocukları izlerdim.Kimisinin ayağında lastik, kimisi yalınayak.Ama ne kadar mutluydular, özgürce oynarlardı.Şimdiki çocuklar gibi dört duvar arasında oyuncaklarla oynamaya mahkum değillerdi.Asıl çocukluğu onlar yaşıyorlardı, şimdikiler değil.
Bağ zamanına bayılırdım.Sabah erkenden uyanıp at arabasıyla bağa giderdik.Büyük sepetlere üzümleri toplardık.Benim en büyük eğlencemdi bağa gitmek!
Şire üzümleri çuvallara doldurulurdu.Avludaki küçük havuzlarda ayaklarla çiğnenerek ezilirdi.Koca kazanlarda kaynatılır bulamaç yapılırdı.Onu sıcakken yemek ne de güzeldi!
Sonra bir kısmı damın üzerindeki örtülere incecik serilip pestil (pastık) yapılır, bi kısmı tepsilere dökülüp kesme yapılır, bir kısmı da cevizli sucuk yapılırdı.Her evde aynı telaş olurdu o dönemlerde.
Sonra bir de bulgur kaynatma zamanı benzer bir telaş olurdu.Her yerde büyük kazanlarda bulgur kaynatılır damlara serilirdi.
Bayramlar bir başka güzeldi mesela… Arife günü herkes tepsi tepsi  külünçe yapardı.Mis gibi kokardı.Herkes birbirine ikram ederdi.İlgimi çeken bir şey  vardı, bayram sabahı hemen hemen her evde ya taze fasulye –pilav,ya da patlıcan ekşisi-pilav pişerdi.Adet öyleydi ve çok da güzel olurdu.
Sabah saat  8-9  arası tatlıcı çocuklar gezerdi.Halka tatlısı satılırdı.(Hala öylemi bilmiyorum)Her sabah alırdık.Bayılırdım ya çıtır çıtır nasıl da güzel olurdu! O tatlıların tadını başka hiçbir yerde bulamıyorum.Gerçi eskiye dair ne kaldıki…
Çocukluğumdaki en güzel anılardı bunlar. Umarım okuyan herkes kendinden bişeyler bulur.
Güzel Siverek’imize tüm güzelliklerin geri dönmesi umudu ve dileğiyle…
Sağlıcakla kalın….

Bu haber 3322 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum