Prof. Dr. Yılmaz Emre

Prof. Dr. Yılmaz Emre

[email protected]

Tuzcu Mustafa

27 Ekim 2020 - 08:27



Cincikli Hamamının karşısına gelen bu dükkan, Karacadağlı köylülerin uğrak yerlerinden biriydi. Köylüler yoğurt, peynir ve ayran gibi ürünlerini Hacı Mehmet Şah Çetiner’in (Gözelekli) dükkanına teslim eder, sonra çarşıdaki diğer işlerini görmeye çalışırlardı. Keki Mehmet Şah’ın tanınırlığı bir hapishane arkadaşına sahiplenmesi ile olmuştu. O bölgedeki arkadaşına yaptığı fedakarlıktan dolayı dostluklar edinmişti. Zaten o güvenin temelleri o arkadaş sevdası ile atılmıştı. Akşam üstü köy postasını kaçıranlar veya işlerini yetiştiremeyenler mutlaka Mehmet Şah Amca’nın misafirleri olurlardı. Her gece birkaç aileyi yatılı olarak misafir ettiği bilinirdi. Allah ona 90 yılın üstünde bir ömür verdi ve üç yıl önce ukbaya göçtü. Allah rahmet etsin.

Mehmet Şah Amca’nın o dükkanında ona yardım eden ve adeta o dükkanda büyüyen mütevazi bir oğlu vardı. İyi anımsamama rağmen, orta okulun son yılında veya lisenin ilk yıllarında bu dost canlısı ve yüreği iyiliklerle dolu gençle tanıştım. Benden iki yaş büyüktü..1955 doğumluydu. Daha  çok “Tuzcu Mustafa”, “Solci Mustafa” veya “Keki Mustafa” olarak bilinir ve anılırdı.

Mustafa’mız yolda yürürken taşları incitmez. Yüzünüze baktığında ve sizinle konuşurken adeta utanırdı. Herkese dostluk gözlüğü ile bakardı. Hasılı emin bir kişilik yapısına sahipti. Daha açık söyleyelim; dünyalılara benzemiyordu. Söylediği bir sözün sizi üzmesi, derin yaraların açılması anlamına gelirdi onun ruhunda.. Yani adeta nar çiçeği hassasiyetinde ve çağdaşlarına göre bu davranışlarıyla adeta aykırı bir kişiliği vardı.

Bazen dükkanlarına uğrar çayını içerdim. Bu daha çok ikindiden sonra olurdu. Zira sabahları köyden gelen müşterilerden dolayı kalabalık fazlaydı. Dükkanın altındaki depodan tenekelerle ham tuz yukarıdaki öğütme makinasına getirilir ve işlenirdi. İşte tüm bu işlemleri Tuzcu Mustafa yapardı. Daha çok Konya’dan getirilen bu tuzların en fazla satışının yapıldığı satış noktasıydı bu dükkan. .Hem mutfak için ve hem de hayvancılıkta kullanılırdı. Zaten o yıllarda “Mevlahanede” bir- iki esnafta  bu işler yapılırdı. Ancak bu işin yoğunluğu Tuzcu Mustafa’nın olduğu adı geçen bu noktada gerçekleştirilirdi. Derken yıllar geçti. Siverek’ten tahsil için ayrılmam gerekti. O zaman istediğiniz anda biriyle telefonla konuşamıyordunuz. Öncelikle   PTT’yi arıyordunuz. Sonra birilerinin aracılığıyla aradığınız kişiye ulaşabiliyordunuz. 1977 yılından sonra seyrekleşen ve bir ara tamamen akamete uğrayan sıla-i rahim ziyaretlerimle birlikte Tuzcu Mustafa ile irtibatımız kesildi. Ancak ortak arkadaşlarımız aracılığıyla hep o dost insanı hatırladım ve unutamadım. Bundan dört yıl önce Siverek’te kısa bir görüşmemiz oldu. Ancak çok tedirgin ve telaşlı bir halde bulmuştum Tuzcu Mustafa’yı. Evlenmiş ve çocukları olmuştu. Kimi öğretmen, mühendis, hemşire ve kimi de eczacı adayı olan çocukları olmuştu. Onun o telaşlı ve kasvetli halini gördükten sonra bazı bilgiler elde ettim. Mustafa o görmediğim yıllarda “Arase”de buğday alım-satımı işine girişmiş Babasıyla birlikte. .Daha fazla gelir elde edecekleri bir ticaret işine kalkışmışlar. Aslında bir zamanlar da başarılı olmuşlar. Bundan 7 yıl önce eşini kaybetmiş. Ancak ilerleyen yıllarda o insana değer veren, o ince ve naif insan bazı “kefalet” hadiselerinden dolayı oldukça üzülmüş ve mal varlığının büyük kısmını bu kefalet borçlarını ödeyerek kaybetmiş. Hayattan kopmamış, ancak güveni sarsılmıştır. O sevecen ve neşeli tuzcu Mustafa’dan eser kalmamış. Güven ve fedakarlığa dayanan bakış açısı yine kasvetli ve tedirgin bir hayat anlayışına dönmüş. Buğday pazarındaki rızık kapısını kapatmış, işlerini tasfiye etmiş ve emekli maaşı ile geçinmeye karar vermiştir. Bugün bir sitede “güvenlik görevlisi” olarak yaşamına devam etmektedir.

Geçen gün kendisiyle havadan-sudan konuşurken yine o eski günlerdeki mütevekkil hali gözümün önüne geldi. Her ne kadar teselli verici söylevlerim oldu ise de, artık Tuzcu Mustafa o yetmişli yıllardaki Mustafa değildi. Kırılmış, güveni sarsılmış ve üzülmüş halini gördüm. Ben de o güzel insanın üzülmesine oldukça üzüldüm. Niye hayatta güven , saygı ve sevgi hep büyümesin ki, gelişmesin ki?

Tuzcu Mustafa’nın o güven ve iman dolu bakış açısının darbe yemesine rağmen, her şeyi Allah’a havele eden anlayışının olması bana teselli kaynağı oldu. Kendisine ve aile efradına sağlık, mutluluk ve esenlikler diliyorum.


 

Bu yazı 15364 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum