Muhammed Nur

Muhammed Nur

[email protected]

28 ŞUBAT SÜRECİ VE SİVEREK 11

15 Aralık 2015 - 13:02

Emniyet Müdürlüğü kapısından merdivenleri tek sıra halinde çıkarak içeri alınan Müslümanlar, polisler tarafından koridorda bir süre yürütüldükten sonra genişçe bir salona alındılar.

Müslümanların yüzlerini duvara dönerek, ellerini havaya kaldırmalarını isteyen Fuat, bir yandan da lağım kokan ağzından pis küfürler yağdırıyordu. Müslümanlar, hayatlarında hiç duymadıkları küfürleri o akşam kanı beş para etmez rejimin kölelerinden duymuşlardı.

Fuat, uzun zamandır beklediği bu anı iyi değerlendirmek istiyordu. Nihayet X camisinde ders veren teröristler(!) eline düşmüştü. Alper'in talimatıyla uzun süredir camiler üzerinde yaptıkları çalışmalar neticesinde epeyce yol almışlardı ama tüm çalışmalarına rağmen camideki Kur'an derslerini engelleyememişlerdi. Bugünkü cami baskını ile Müslümanların gözlerini iyice korkutarak, ileride yapılması planlanan baskına gerek kalmadan, tereyağından kıl çeker gibi, bu sorunu çözmek istiyordu.

Polisler tarafından baştan aşağı aranan Müslümanlar, çaresizce kendilerine söylenenleri yapıyorlardı. Müslümanlar, yaklaşık olarak 10 dakika boyunca elleri havada, yüzleri duvara dönük olarak bekledikten sonra salona Alper girdi.

Alper'in içeri girmesiyle ile birlikte Fuat dersini iyi çalışmış bir öğrenci gibi, Müslümanlara doğru bağırarak:

- Şimdi herkes yavaş yavaş yüzünü bana doğru dönsün, hızlı döneni yakarım.

Yüzlerini döner dönmez Alper, Fuat ve ekibi ile karşılaşan Müslümanlar, inançlarından, davalarından taviz vermeden bu geceyi atlatmanın planlarını yapıyorlardı.

Müslümanların yüzlerine kin dolu bakışlarla tek tek bakan Alper'in dikkatini heybeti, uzun sakalı ile Ahmet çekmişti.

Ahmet 40 yaşlarında, uzun boylu, sakallı, iri yapılı bir yapısı vardı. İlçenin işlek caddelerinden birinde hırdavat malzemeleri satan bir dükkân işletiyordu. İslami camia ile bir sene önce tanışmış ardından camilerdeki ders halkasına dâhil olmuştu. Camide bir yandan Cem'den tecvid öğreniyor bir yandan da çocuklara Kur'an dersi veriyordu. Baskın olduğu gece cami sohbetini Ahmet yapmıştı.

Alper, Ahmet'e doğru yanaşarak sakalını çekmeye, bir yandan da başını kollarının arasına alıp onu kendi etrafında döndürmeye başladı. Ahmet'in karın boşluğuna yumruklar indiren Alper, Ahmet'in boynunu sıkarak:

-Camide neden ders veriyorsun! Bilmiyor musun camide ders vermek yasaktır.

Ahmet:

-Ben camide ders vermiyorum. Camiye gidip Kur'an okumamız yasak mı?

Ahmet'in verdiği cevaba öfkelenen Alper:

- Peki, Fatiha'yı veren benim babamıydı !

Alper adeta delirmişti. Ağzından alevler çıkaran bir ejderhaya dönüşmüştü. Alper'in gözü, salonun hemen sağ tarafında, sandalyenin üzerinde bulunan su dolu termosa ilişti. Alper termosu bir süre önce Ahmet'in dükkânından aldığını hatırladı. Bir an da termosu havaya kaldırarak yere vuran Alper:

- Ulan Ahmet lanet olsun sana! Bu termosu da senin dükkânından almıştım. Sen göreceksin senin ticaret hayatını bitireceğim. Hayatın cezaevlerinde geçecek, dedi.

Daha sonra Talha'ya doğru yönelen Alper:

-Senin Diyarbakır'da üniversite okuduğunu biliyorum. Bir daha seni camide görürsem seni doğduğuna pişman ederim.

Alper sırasıyla tüm Müslümanları dövüyor bir yandan da küfür etmeye devam ediyordu. Yorulduğuna kanaat getiren Alper:

- Bundan sonra camiye gitmek yok. Sizleri yarından itibaren camide görürsem doğduğunuza pişman ederim, dedi.

Kimlik ve adres bilgileri alınan Müslümanlar daha sonra serbest bırakıldılar. BÇG'nin X camisindeki baskının ardından sıra Y camisinde çeteler vasıtasıyla gerçekleştireceği oyuna gelmişti.

Bu yazı 1477 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum