Muhammed Nur

Muhammed Nur

[email protected]

28 ŞUBAT SÜRECİ VE SİVEREK 4

11 Kasım 2015 - 12:44

Semih, İslami camia ile 1992 yılında tanışmıştı. Sohbetlerden, kitaplardan öğrenmiş olduğu her bilgiyi hayatında yaşamaya, çevresinde yaşatmaya çalışan gayretli biriydi. Semih'in hayatındaki bu değişiklik herkesin dikkatini çekmişti. Semih'in ailesi ilk başlarda, Semih'in namaza başlamasına bir anlam verememiş, daha sonra Semih'in yılbaşı kutlamalarına karşı çıkması, tuvalette konuşmaması, bayanlarla el sıkışmaması, vakit namazlarda camiye gitmesi, İslami kitaplar okuması gibi hareket ve tavırlarını tuhaf karşılamaya başlamıştı.

Semih'in babası sık sık Semih'e:

-Oğlum senin beynini yıkamışlar. Hacılar, hocalar toplumun en sahtekâr insanlarıdır, gibi hakaretlerde bulunuyordu. Semih'te babasının bu tavırlarına çok üzülüyor gerçeği görmesi için Allah'a dua ediyordu.

Semih'in babasının söylediği bu suçlamalar rejimin sistematik olarak yapmış olduğu bilinçli saldırıların bir sonucuydu. Rejim, basın yoluyla İslam'a ve İslami değerlere savaş açmıştı. Kemal Sunal, Ali Şen, İlyas Salman vb. sanatçıların tüm filmlerinde hacılar ve hocalar; yobaz, örümcek kafalı, üçkâğıtçı, yalancı, düzenbaz, tartıda hile yapan, başkasının namusunda gözü olan tipler olarak tanıtılmıştı. İnsanların bilinçaltına yerleşen bu olaylar dindar insanlara karşı bir önyargı oluşturmuştu.

Semih'in karanlık dünyası hidayet güneşi ile aydınlanmıştı. Başta ailesi olmak üzere herkesin karanlıktan aydınlığa çıkmasını istiyordu. Gece gündüz çalışarak insanları Allah'ın davasına davet ediyordu.

Semih daha sonra Hacı Kamil isimli Siverek'te tanınmış bir İslami şahsiyet ile tanışmıştı. Hacı Kamil ile ilk tanışmasında onun dükkânına gitmişti. Oraya ilk girişinde dükkân sahibinin kendisine güvenerek dışarı çıkmasına çok şaşırmıştı. Hâlbuki Semih içerisi para dolu dolabın tam yanında oturmuştu. Toplumda insanların kendi öz kardeşine güvenmediği bir dönemde Hacı Kamil'in bu tavrı kendisini çok etkilemişti.

Hacı Kamil 45 yaşlarında şehrin işlek caddelerinin birinde esnaflık yapıyordu. Geçen sene eşi Hacer Hanımla birlikte kutsal topraklara giderek hacı olmuştu. Çevresinde sevilen, sayılan bir insandı. Komşuları ve çarşı esnafı herhangi bir sorunları oldukları zaman Hacı Kamil'in yanına gelerek ondan fikir alırlardı. Hatta komşularının ve çarşı esnafının kendi aralarındaki birçok sorununu çok basit bir şekilde çözmüştü.

Sorunlara karşı pratik çözüm yolları, adaleti ve güvenirliği ile insanların güvenini kazanmıştı. Hacı Kamil, 1979 yılındaki İran devriminden sonra, İslam'ın devlet olabileceği yönünde çokça kitaplar okumuştu. Bu yönde kendi çapında çalışmalar yapıyordu. Çevresinde bulunan avam insanlar Hacı Kamil'i tarif ederken "Humeynici" ya da "Hizbullahçı" diyorlardı.

***********************************************************************

Hacı Kamil bir türlü uyuyamıyordu. Yatağında bir sağa, bir sola dönüp durmuştu. Küçük bir soğuk algınlığı yüzünden sabah namazına kadar gözüne uyku girmemişti. Sabah namazını kıldıktan sonra ancak uyuyabilmişti. Sabah uyanır uyanmaz saatine baktı saat 09.00'a geliyordu. Hızlı bir şekilde yatağından kalkarak odanın içinde kıble tarafına bakan tahta pervazlı pencereyi açtı. Eşi Hacer Hanım çocukları okula gönderdikten sonra 4 odalı evlerinin avlusunu yıkıyordu. Hacı Kamil bir yandan üstünü giyerken, bir yandan da pencereden eşi Hacer'e seslendi:

- Hanım, neden beni uyandırmadın. Saat neredeyse 09.00 olacak.

Hacer Hanım:

- Hacı, sabaha kadar uyumadın. Bir sağa bir sola dönüp durdun. Sabah namazından sonra uyuduğunu görünce seni uyandırmaya kıyamadım, dedi

Hacer Hanımın kendisini düşünmesi hoşuna giden Hacı Kamil:

- İş yerine gidinceye kadar saat 09.30 olur. Bu saatte dükkânı açsam esnaf ne düşünür. Benim hemen çıkmam lazım, dedi.

Hacer Hanım da:

-Hacı, bari kahvaltı yapsaydın. Dün akşamda bir şey yemedin.

-Kahvaltı yaparsam saat 10.00'u bulur. Akşam yemeğine "sıkma yemeği" yap diyerek evden çıktı.

Hacı Kamil, hızlı adımlarla iş yerine doğru giderken aniden çok şiddetli bir patlama sesi işitti. Patlamanın şiddetiyle gökyüzü sağa sola uçuşan kuşlarla dolmuştu. Herkes karınca gibi çarşı merkezine doğru koşuyordu. Hacı Kamil 10 dakika içinde patlamanın olduğu yere yetişti. Hacı Kamil, Olay yerinden gelen 20-25 yaşlarındaki bir gence seslenerek:

-Yeğen ne olmuş? Patlama sesi neydi? diye sordu.

Genç adam:

-Abe Hizbullahçılar kahveye bomba atmış, 4-5 kişi yaralanmış, dedi.

Daha patlamanın üzerinden 15 dakika geçmemişti ki her yerde aynı yönde dedikodular dolaşıyordu. Hacı Kamil, olay yerine geldiği zaman, patlama alanının polis tarafından güvenlik şeridi ile kapatıldığını gördü. Herkeste bir panik havası vardı. Yaralılar karga tulumba ambulanslara taşınıyordu. Hacı Kamil'in gözü olay yerinde güvenlik şeridi önünde bekleyen tanıdık bir polise ilişti.Hacı Kamil insanları olay yerine girmesini engelleyen polise seslenerek:

-Memur bey ne olmuş burada diye sordu:

Hacı Kamil'e doğru yüzünü çeviren polis memuru:

-Hacı abe, Hizbullahçılar içerisinde askerlerin bulunduğu kahveye bomba atmışlar, yaralılar var, dedi.

Hacı Kamil çok şaşırmıştı. Olay üzerinden daha 15 dakika geçmeden olay Hizbullah Cemaatine mal edilmişti. Hacı Kamil, İslami kimliğinden dolayı Hizbullah cemaatini çok yakından tanıyordu. Birçok sefer Diyarbakır'a gittiği zaman İlim Kitapevine giderek, cemaatin önde gelenleri ile görüşmüş bir insandı. İlim kitapevinden dolayı onlara "İlimciler" diyorlardı. İlim cemaati ile PKK arasındaki çatışma sürecinde İlim cemaati hiçbir zaman bombalı saldırı düzenlememişti. Bunun sebebi ise bu gibi saldırılarda olay ile hiçbir alakası olmayan masum vatandaşlarında zarar görme ihtimaliydi.

Hacı Kamil olay yerinden ayrılarak seri adımlarla dükkânına doğru ilerledi. Her adım atışı ile birlikte "Hizbullah Kahveye Bomba Atmış" nakaratını işitiyordu. Bir anda gündem Siverek'te şimdiye kadar hiçbir eylemi olmayan Hizbullah Cemaati olmuştu. Hacı Kamil her zaman olduğu gibi "Bismillah" diyerek dükkânın kepenklerini açtı. Hemen yanındaki arkadaşına giderek durum hakkında bilgisi olup olmadığını sordu. Daha sonra görüşmüş olduğu tüm arkadaşlarının olaydan haberlerinin olmadığını öğrendi.

Hacı Kamil, PKK'nın kepenk kapatma eylemleri yaptığı günlerde kepengini kapatmayarak dikkatleri üzerine çekmişti. Yine özel hareket timlerinin dükkânlarını kapatan esnafın kepenklerini zorla açtırmasına tepki göstererek onların gözleri önünde kepengini kapatarak hem PKK'ye, hem de bundan nemalanan rejim güçlerine tepkisini gösteriyordu.

Hacı Kamil:

- Hayır ve şer Allah'tandır. Ben Allah'tan başka kimseden korkmam. Birilerinin "kepenk kapat" demesi ile kepengimi kapatacak, birilerinin "kepengini aç" demesiyle kepengimi açacak biri değilim, derdi.

O gün, akşama kadar her yerde Siverek'teki patlama konuşuluyordu. Söylentilere göre Hizbullah Cemaati, izin günlerinde kahveye giderek uygunsuz filimler izleyen askerleri hedef almıştı. Patlamada askerlerin de içerisinde bulunduğu 4-5 kişi yaralanmıştı.

PKK'nın yaptığı propagandalar kısa sürede sonuç vermişti. Olay Hizbullah Cemaati'nin üzerine yıkılmıştı. Yalnız bu yeterli değildi. Bir bombalı eylem daha yapılarak toplumun tüm kesimleri dindar insanlara karşı kışkırtılmalıydı.

Bu yazı 2164 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum