ARKADAŞIM HALİT
ON SEKİZİNCİ BÖLÜM
Kabzımal Mahmut Amcaların tam karşısında Çavuşanlardan Mehmet Amcanın evi vardı. Abdalağa taraflarında bir-iki parça tarlası ve sanırım bir de bağı vardı. Zamanının çoğunu bağ ve tarlada çalışarak geçirirdi. Üç oğlu vardı; Çavuş, Ömer, Hasan. Beş de kızı; Safiye, Hanım, Miyeser, Ayser ve İmhan. Çavuş Siverek dışında polis memuruydu. İki kardeş bağ bahçe, tarla işinde ailesine yardımcı olurken yaşıtım olan Hasan aynı zamanda okula da geliyordu.
Safiye en büyükleriydi. Evliydi. Hatırladığım kadarıyla Ferman isiminde bir oğlu vardı. Başka bir mahallede oturuyordu. Ara sıra dayılarına gelir giderdi.
Kız kardeşler son derece kibar ve sessizdiler. Kimseyi rahatsız etmezlerdi. Böyle olmalarında sanırım babaları Mehmet Amcanın sert mizaçlı ve disiplinli olmasının da önemli rolü vardı.
Mehmet Amcanın eşi Şefika Abla mahallede herkesle iyi geçinen muhterem bir kadındı. Ev işlerinin yanı sıra bağ bahçe, tarla işlerine de koşturduğu için işi başından aşkındı. Sabahın alacakaranlığından akşamın kör karanlığına kadar çalışırdı. Ağır çalışma koşullarından ötürü gereğinden çok fazla yıpranmıştı. Yaşama veda ettiğinde sanırım elli yaşlarında ya vardı ya yoktu. Şefika Abla ölünce Mehmet Amca yeniden evlendi. İkinci eşi İmhan Abladan Serdar, Özgür ve İbrahim adlı çocukları oldu.
Mehmet Amcanın kızı Miyeser -ki herkes ona MİYé diyordu- amcası Cumanın oğlu Aydın ile evlendi. Mehmet Amca komşuluk ilişkilerine önem veren bir insandı. Mahallede çocuk kavgası yüzünden çıkan ufak tefek sorunlara zamanında müdahale eder ve sorunu tatlıya bağlardı.
Mehmet-é Çavuşanların bitişiğinde Sahrık Köyünden Kırvarlı Ramazan Polat oturuyordu. Eşi Kudret Abla göze batacak kadar ince ve uzun boyluydu. Eşi Ramazan Dayının sabit bir işi yoktu. Bu yüzden Kudret Abla para karşılığında evlere işe giderdi. Para ödeyecek durumda olmayanlara gönüllü destek sunduğu da oluyordu. Bir-iki defa da sıva ve badana işinde anneme de yardımcı olmuştu. Bir oğlu mevsimlik işçi olarak İstanbula gidip gelirdi. İsmini hatırlamadığım bu oğlu Ramazan Dayının sanırım ilk eşindendi. Benden epeyce küçük, Polat isminde bir oğlu daha vardı.
Kirada oturan Ramazan Dayı Sivereke taşınmadan önce, yani daha köydeyken babamın iyi bir dostu ve aynı zamanda ortağıymış. Babam bakması için ona bir zamanlar birkaç katır ve at satın almış, fakat her nedense ortaklık yürümeyince son vermişlerdi. Ramazan Dayı 12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevinde tutuklu bulunan bir akrabasını ziyarete giderken geçirdiği bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Bugün bu aileden hayatta kimler var, nerede yaşıyorlar bilemiyorum.
Ramazan Polatın yaşadığı evin hemen bittişiğinde Muazzez Abla ve bir de görümcesi oturuyordu. Muazzez abla kısa boylu, şen şakrak ve bol esprili bir kadındı. Yüzü hep gülerdi. İyi hatırlamamakla birlikte sanırım eşi çarşıda kahve işletiyordu. Sözünü ettiğim bu ev de daha önce kendisinden söz ettiğim Ali-é Sakın eşi Bedriye Abla da kalıyordu. Ve bunlar sanırım birbirine akraba oluyordu.
Bu evin az aşağısında köşe başında Çavuşanlardan Cımha Amca oturuyordu. Cımha Amca uzun boylu zayıf birisiydi. Herhangi bir işi uğraşı yoktu. Kulaklarından sorunluydu. Konuşulanları pek iyi duymuyordu. İki evlilik yapmıştı. İlk eşinden Nazım, Adalet ve Ayşe isminde üç çocuğu vardı. İkinci evliliğini Minevver Abla ile yapmıştı. Minevver Abla haksızlık karşısında kimseye eyvallah etmeyen, dik başlı birisiydı. Damarına basıldığında Süleyman Demireli bile takmazdı. Bazen yerli yersiz eşi Cımha Amcaya bağırıp çağırırdı. Cımha Amca kulakları iyi işitmediğinden söylenenleri anlamaz, güler geçerdı. Minevver Ablanın çoğu erkek, çok sayıda çocuğu vardı. Ayfer ailenin tek kızı ve kardeşlerin en küçüğüydü.
Ailenin büyük oğlu Aydın şofördü. Birçok meslektaşı gibi bazen gereğinden fazla alkol alırdı. Mahallemiz onun sayesinde sık sık sarhoş narasıyla sarsılırdı. Aydın Abi içerdi içmesine ama kimseye bir zararı yoktu. Ne diyelim Aydın Abi Siverekin bitmek tükenmek bilmeyen sıkıntılarından belki de bu şekilde içerek kurtulmaya çalışıyordu.
Cımha Amcanın Aydın dışında, Kazım, Meddet, Sedat, Sezai ve Nurettin isminde oğulları vardı. Bunlardan bazılarıyla yakın arkadaştık. Aile bütçesine katkı sunan Sedat Siverekte bir fırında çalışıyordu. Ailenin Mersinde ikamet eden yakın akrabaları vardı. Çocuklar ara sıra Mersine gidip geldiklerinde bize yabancısı olduğumuz portakal ve mandalina ağaçlarını tarif ederlerdi. Mahallemizde ayak izleri olan ve her köşe başında anıları olan bu aile yüzlerce aile gibi 12 Eylül döneminde mağdur olup Siverekten ayrıldı. Ailenin İzmire yerleştiğini duymuştum.
Devam edecek...
Kadir Büyükkaya / Hollanda
[email protected] ARKADAŞIM HALİT
FACEBOOK YORUMLAR