Mustafa Karadağlı

Mustafa Karadağlı

[email protected]

CEMEVİ CAMİYE ALTERNATİF OLABİLİR Mİ?

02 Ağustos 2012 - 07:47

 



Son zamanların tartışılan konularından biri de diyanetin Cemevlerini tanıması meselesi. Alevi tarihinde hiçbir zaman olmayan cemevi kavramı son zamanlarda iyice gündeme oturdu. Bir kere Cemevi, şiiliğin farklı bir algılayışı olan Aleviliğin cami dışındaki faaliyetlerinin sergilendiği bir mekandır. Nasıl ki cemaatlerin, tarikatların vakıf, medrese, dersevi ve ışıkevleri varsa Alevilerinde de Cemevleri vardır. Ama Sünnilerin hiçbir zaman diyanetten dernek, vakıf, medrese ve ışıkevlerini tanıması gibi istekleri olmamıştır. Zira islam tarihihde Hz. Âli’nin elinde sazla cemevinde saz çaldırıp semah döndüğünü hiçbir kaynak yazmaz.



Dersim katliamı üzerinden mazlumu oynayarak ve son 30 yılın türetmesi olan böyle bir dayatma ancak Müslümanları birbirinden koparır ve hiçbir kazançta sağlamaz. Çünkü her ne kadar şimdiki Aleviler devletten cami istemiyoruz deselerde, alevi yerleşim birimlerinin birçoğunda o halkın bizzat yaptığı camiler de hala ayakta.



Cemevinin tanınması pek masumane bir istek değildir. Zira hiçbir Müslüman Alevileri farklı bir dinden görmez. Farklı dinden görenler olmuşsa da tarih gösterdi ki tamamen organize bir suç örgütünün görüşünden başka bir şey değilmiş.



Lakin aleviler açık açık deseler ki: Biz farklı bir dindeniz, peygamberimiz şudur, iş değişir o zaman. Nasıl ki bir Bahai der ben Bahailim şuna inanırım kendisine saygı duyulur, İslam’ın İslam dışındaki muamelesine tabi tutulur yaşam hakkı korunur.



Fakat Kızılbaş Aleviliğinin dayatması olan Komünizmle yoğrulmuş böyle uyduruk-ithal fikirler huzur bulmaya-ilerlemeye çalışan Anadolu halkını yeniden çöktürür. Bu ülkeye hiç bir ilerleme de sağlamaz.



Nerde kaldı hoşgörü nidalarını işitir gibiyim. Bunun hoşgörü yalanıyla da hiçbir alakası yoktur. Her platformda dediğim gibi,  yineliyorum: hoşgörü kavramı ezilenlerin kalkan olarak kullandığı bir yalandan başka hiçbir şey değildir. Ezilenler biraz sesini yükselttiğinde hakim güçler hoşgörü kavramını hemen ortadan kaldırır ve güçlülerin hukuku hemen devreye girmiştir.



İnanmayanlar insanlık tarihine baksın hoşgörü yalanının ne olduğunu öğrensin. Örneğin Osmanlı'daki kavimlerin birbirlerine hep hoşgörüyle baktığı söylenir. Aslında böyle bir şey yoktur. Azınlıklar kendilerini korumak için böyle bir yalana bürünmüşlerdir. Ne zamanki hakim güç dengesini kaybedince hoşgörüden bahsedenler nefesi kendi devletlerinin başkentlerinde almamışlar mıdır? Hani barış ve kardeşçe yaşıyoruz diyorlardı? Peki kendi devletini kurmak neden icap etti?



Aynı durum aleviler içinde geçerli sanırım. Öyle tahmin ediyorum ki gün gelecek, herkes kendi ırkının devletini, kendi ırkının da mezhebinin devletini kuracaktır. Karma devletlerin iflah olmamasında bence temel neden hoşgörü yalanıyla yuvarlanıp acılarla iç içe yaşamaya alışmış mazoşist hislet yatmaktadır. Mezopotamya bunun en güzel örneğidir. Tarih boyunca hiçbir zaman refah hakim olamamıştır zira.



Aleviler hep hoşgörü olmalı diyor ama hakim güç kendilerine kulak kabartınca hemen biz farklıyız farklılığımızı yaşamak istiyoruz diyorlar ve gündemi böyle boş işlerle meşgul edip duruyorlar. Yanlış anlaşılmasın Cemevine karşı değilim. Cemevi olmalıdır. Çünkü bu tür mekanlar zenginliğine hayran olduğum Anadolu folklorunun en güzel örnekleridir kanımca...



Selam ve Muhabbetle



Mustafa KARADAĞLI

Bu yazı 1659 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum