Murat Başaran

Murat Başaran

[email protected]

Devletin Tunç Eli ve Dêrsim

10 Aralık 2011 - 22:00


Ewladê kerbelayme... Bêxetayme... Eybo, Zilmo, Cinayeto...
Kerbela evladıyız... Hatasızız... Ayıptır, zulümdür, cinayettir...
                                                                                       
 (Seyyid Rıza)

Altı yüz yıl hüküm sürmüş bir imparatorluktan arda kalmış topraklar üzerinde bir “kara” parçası... Dêrsim...
İmparatorluktan arda kalan acıları bile daha tazeyken 1936–1938 arası geniş askeri harekâtlarla kuşatılmış, yakılmış, yıkılmış ve gayrî insani birçok hareketin provasına dönüşmüş bir kıyama ev sahipliği yapmış “kara” parçası...
Geçtiğimiz günlerde bir milletvekilinin yaptığı açıklamalarla tekrar hatırlandı ve hemen her siyasi partinin üzerinde konuştuğu bir mesele haline geldi Dêrsim meselesi.
Üzerinde konuşuldukça dökülmeye başladı gerçekler, tarih adlı tozlu defterden...
“Mermi pahalı kullanmayın”
Evet! Mermi pahalı kullanmayın diye emir alan askerler önce dipçiklerle sonra da meşe ağaçlarından kopardıkları dallarla döve-döve küçük çocukları ve kadınları öldürdüler bu kıyamda...
Geriye kalan kız çocukları –mal dağıtılır gibi- isteyene evlatlık verildi...
Yapılan gayrî insani muameleler herkesin malumu, asıl sorgulanması gereken husus bütün siyasilerin pas geçtiği ve şeyh said kıyamı, Dêrsim kıyamı gibi onbinlerce insanın ölümüne yüz binlerce insanın türlü acılar yaşamasına sebep olan olayların perde arkası...

Yeni cumhuriyetle birlikte, Osmanlıdan kalan her şeye duyulan kin ve nefret sonucunda, Anadolu halkları yüzlerce yıldır alıştığı yaşam koşullarından koparıp atılmış ve toplum (sanki kaldırım taşı dizer gibi) tek tipleştirilmeye çalışılmıştır.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Anadolu coğrafyasının her parçasından duyulan rahatsızlıkları dile getiren insanlar türlü zalimliklerle baskı altına alınmaya çalışılmıştır.
İskipli Atıf meselesi, Şeyh Said meselesi ve Dêrsim Meselesi gibi olaylarda yaşanlar, bu zalimliklerin başlıca örnekleridir.
Tüm bu gerçekler ışığında şunu söyleyebiliriz ki; Bugün Dêrsim Meselesi gibi meseleler hakkında konuşan kesimler bu gerçeklerden bağımsız konuşmamalıdırlar.
Başbakanın “özür dileme” çıkışı kesinlikle görmezden gelinmemesi gereken bir durumdur ama eksiktir.
Zira asıl neden sürekli saklanmakta ve araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili teklifler mecliste reddedilmektedir.
Ve Dêrsim hala kendisine yapılan operasyonun ismi ile... “Devletin Tunç Eli” ismi ile anılmaktadır.
Başta bölgedeki isimlerle devam eden zulümden vazgeçilmeli ve tüm yerleşim yerlerinin isimleri geri verilmelidir. Ayrıca tek tipçi anlayışın yansımaları tüm Türkiye'den silinmelidir. İşte o zaman özür gerçekten tam olur ve bu tövbeyi yapan devlet/devlet adamı “ilelebet payidar kalır.”

Selam ve Dua ile...

Bu yazı 1669 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum