FRANSA VE TÜRKİYE GERİLİMİN ARKA PLANI

14 Eylül 2020 - 08:54

Türkiye; Cumhurbaşkanı Tayyip ERDOĞAN’ nın liderliğinde; birçok gelişmelere imza atmıştır. Bu gelişmelerin en önemlilerden biri;

uluslararası ilişkilerde göstermiş olduğu başarı ve Türkiye’nin bağımsızlık ve özgürlük yolunda cesaretle atılmış olduğu adımlardır. Birçok ülkeye örnek teşkil etmektedir.

Özellikle Fransa tarafından sömürülen ülkelerin, Türkiye liderine güvenmeleri birçok şeyinde illerde Fransızların aleyhine değişeceği korkusu içinde taşımaktadır. Fransa Afrika’nın 14 ülkesinde vergi almaktadır. Bunların tüm varlıklarını kendi bankalarından toplamaktadırlar. Bankalarında topladıklarının varlıklarının %20’sine kadar onlara borç olarak geri vermekteler. Bunun aksine davrananlarda Fransızların sömürgecilik eğitimiyle yetişen ve orada önemli makamlara getirilen askerler tarafından darbe yapılmaktadır. Osmanlı İmparatorluğun yıkılmasında büyük etkileri olan jön Türkler gibi, onlar da Fransa ve bazı Avrupa devletleri tarafından yetiştirilmişti. Fransa bu ucuz politikalarıyla ve faşistlik zulmüyle bu toplumları sömürmektedir. Bu Şekilde istediğine kavuşmaktadırlar.2014 yılına kadar da Afrika ülkelerinden vergi topladıkları ifade edilmektedir.

Zulümleriyle tanınan Fransa; bugün hala o hayallerle yaşamakta olan, tecrübesiz ve hayalci bir yöneticinin bulunmasıdır. Fransa halkını içte ve dışta yanlış politikalarıyla halkı isyana sürüklemiştir. Son zamanlarda Sarı yelekliler isyanı kendiliğinde oluşmamıştır. Bu salgın hastalığında halkının perişan olması tedavi ve sağlık malzemelerine ulaşmaması, hastanelerin tıklım tıklım dolu olması, ekonominin kötüye gitmesi, insanları çileden çıkarmıştır. Macron içerdeki başarısızlığını örtmek ve halkın dikkatine dış politikaya çekmek amacıyla, Afrika ülkelerinde, Suriye’de teröristlere verdiği destekle, yine yetişmesi olan Hafter üzerinde Libya’yı da sömürmek için yapılan tüm girişimler ve katkılar, Türkiye tarafından boşa çıkarılmıştı. Türkiye karşı göstermiş olduğu uluslararası başarısız politikaları sonucunda hırçınlaşarak; elinde eşyası alınmış şımarık çocukların göstermiş olduğu davranışları sergilemektedir. Doğu Akdeniz’de Fransa’nın herhangi bir hakkı ve hukuku bulunmadığı halde oraya müdahil olması; gaye içerde ve dışardaki başarısızlıklarını bu gerilimle örtmek ve Yunanistan’ı da kendi emellerine meze etme çabasıdır.

Kendisine benzeyen ve kişisel politika üretme başarısını gösteremeyen Yunanistan başbakanı, Macron hayalperestine kuyruk olmakla ve Türkiye karşı çıkmakla, kendilerini liderlik formatını kazanacağını zannetmektedir. Macron’da; AB’yi peşine takıp yeniden sömürgeciliğine başlayacağı hayaline kaplamış olmalı ki “Ben Türk halkına karşı değilim ben Tayyip ERDOĞAN’ a karşıyım. “Sen bu çömezliğiyle Türkiye halkını mı kandıracaksın? Sen bu kafayla ancak kendini kandırabilirsin, bırak Türk halkını, kendi halkını bile kandıramazsın.

Yunanistan Başbakanına bir komşuluk nasihati; Türkiye’nin komşuluğuna, Macron’ nun hayalperest ve menfaatperest kişiliğinden bin kat daha iyidir. Ona güvenerek, Türkiye’nin düşmanlığını kazanmaya çalışma, Türkiye’nin dostluğu her zaman düşmanlığından iyidir. Yunan Halkını ve Türk halkını gerilme, kendi içine dün, yapmadığı hizmetleri yapmaya çalış, belki seni adam sanırlar, halkın bir daha oy sana verebilirler.

Bu yazı 9782 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum