Cuma Özusan

Cuma Özusan

[email protected]

HAYATI HİSSEDEREK YAŞAMAK

07 Nisan 2012 - 21:00


Bak bahar geldi dostum, toprak uyandı, kırlar yeşillendi. Çiçekler rengârenk görünüşleri ile sana gülümsüyorlar. Ayva, badem, erik, şeftali, elma ağaçları bir gelin gibi süslendiler. Ama sen bunların farkında değilsin. Engin mavi göğü, yumak halindeki bulutları görmüyorsun. Evden çıkıyorsun güneşin tatlı sıcaklığını içinde hissedemiyorsun. Yolun kenarında bir kovuktan çıkıp çevik ve atik hareketlerle bir görünüp kaybolan haki renkli kertenkelenin farkında değilsin. Kafanda bin bir düşünce seni kör etmiş.

Yeni bir güne başlarken sevinmiyorsun. Kış gelip geçti ondan habersiz yaşadın. Fırtınanın, karın, yağmurun, camları zangırdatan rüzgârın o tatlı sesinden rahatsız oldun. Gök gürültüsünün ihtişamı, çakan şimşeğin uzaklarda kaybolan ışıltısı sana bir şey hissettirmedi. Bilgeler hareket ve faaliyet anında insanın Allaha yakın olduğunu söyler. Olan bitenin arkasındaki kudreti külliyeyi, etrafımızdaki güzellikleri göremiyoruz. Baharın o güzelliklerini içimizde duyacağımıza, bizi bekleyen işleri düşünüyoruz.

Yaptığından ettiğinden bir şey hissetmiyorsun. Hep erteliyorsun ve bekliyorsun. Yaşamak için bekliyorsun, sevinmek için bekliyorsun, mutlu olmak için bekliyorsun. Daha sonra yaşayacağını nereden biliyorsun! Gerçek olan şu andır. Mazi ve istikbal zihnin bir kuruntusudur. Zihincilik bizi öldürdü, bütün neşemizi götürdü. Hep düşünüyoruz, hep düşünüyoruz. Bakarken bile düşünüyoruz. Biz düşünce haline geldik. İdeolojiler bizi mahvediyor, gerçeği görmekten bizi alıkoyuyor. Hayatımızı sloganlar idare ediyor.

Ancak gerçeği gören düşüncenin bir etkisi vardır. Yaşlı başlı adamlar bile yirmi yaşındaki bir delikanlı gibi soyut düşüncelerin mahkûmu olmuşlar. Şuna iyi, buna kötü diyorlar. Onları düşünceler idare ediyor. Bütün umutlarını içeriksiz sözlere bağlamışlar. Sağcılık diyorlar, solculuk diyorlar, iman diyorlar ve fakat bunları söylerken bir şey hissetmiyorlar. Hayatları boşaldıkça bunlara daha çok yapışıyorlar. Kavramları ve sözleri bir put haline getirmişler. Hiçbir etkisi ve gücü olmadığı halde öyle sanılan her şey puttur.

İnsanın sağlıklı düşünebilmesi için gerçeği hissetmesi lazımdır. Düşünmek yetmez hissetmek lazımdır. Düşünceler gerçeklikten koptuğu zaman boş birer kalıp haline gelirler. Düşüncelere bağlanmak adım-adım deliliğe yaklaşmaktır. Bir deli, düşündüğü her şeyin gerçek olduğuna inanan kimsedir. Ortada hiçbir sebep yokken insanların kendisini takip ettiğini, zehirlemeye çalıştıklarını söyler. Çok tanınmış ve ciddi bir yazarın -elindeki bilgilerden dolayı- istihbarat elemanlarının kendisini ortadan kaldırmaya çalıştıklarını iddia ettiğini üzülerek gördüm. Hepimizde biraz delilik vardır.

Bazıları bütün umutlarını bir ideolojiye bağlar. Ona aykırı en ufak bir hareketi cinayet gibi gösterirler. Bütün insanları sapkın ve yoldan çıkmış sayarlar. Çünkü onlara göre kimse doğru yolda değil. Bunların çoğu evlenmemiş veya sosyal bir yükümlüğü olmayan insanlardır. Kimse kendisinden ekmek beklemez, yarın gideceği bir işi yoktur, evlenmemişlerdir, kimse ile anlaşamazlar. Her şeyi yapabileceklerini düşünürler ve peşlerine taktıkları adamları da felakete sürüklerler. Yarınki ekmeğini kazanmak, çoluk çocuğuna bakmak için çalışmak mecburiyetinde kalmak deliliğe karşı bir önlemdir.

Hissetmenin akıl sağlığı bakımından önemini bir fıkra naklederek konumuza son vermek istiyorum. Bir hastayı psikiyatra götürürler. Doktor muayenesini yaptıktan sonra her gün sabahları yarım saat dışarıda yürümesini tavsiye eder. Bir ay sonra kontrole giderler. Doktor yürüyüş yapıp yapmadığını sorar. Hastanın yakınları hava çok soğuk olduğu için yürüyüşe çıkarmadıklarını söyler. Doktor der ki: “ben zaten o soğuğu hissetsin diye bunu söylemiştim”. İnsanı sağlıklı kılan şey gerçeği hissetmektir. Açlığı-susuzluğu, acıyı-tatlıyı, yorulmayı-dinlenmeyi hissetmelisiniz. Vesselam.

Bu yazı 766 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum