Cuma Özusan

Cuma Özusan

[email protected]

İÇKİ NASIL İÇİLİR (!)

17 Ekim 2012 - 10:38

 


İstanbul’da doksan yaşını aşkın bir zat içki içmenin adabını ve uzun yaşamanın sırlarını anlatan kitaplar yazıyor. Bu zat adeta uzun yaşamanın sırrını içki içmekte görmüş. Bu işin üstadı ve piri olmuş. Ben onun kadar bu âlemi tanıyamam. Ne içki çeşitlerini ve ne de meze çeşitlerini bilirim. Ne zaman ne içilir onu da bilemem. Ama ben onun tarif ettiği içki içme tarzının yanlış olduğuna inanıyorum. Sen nasıl bunu söylüyorsun demeyin. Bizim de bir bildiğimiz vardır. Önce beni dinleyin sonra karar verin.


Bu zat efendice içki içmenin ve zararlarından kendini kollamanın yollarını anlatarak içki içmeye hala devam ediyor. Kimsenin keyfine karışacak değiliz. Bu memlekette içki içene de camiye gidene de yol açık. İsteyen istediğini tercih eder. Herkesin paşa keyfi bilir. Ancak mademki demokratik bir ülkede yaşıyoruz herkesin her hususta söz söyleme hakkı vardır. Bu söz hakkını kimse kimseye bağışlamıyor. Bunun için sertifika almaya da gerek yoktur. Kanun sınırları aşılmadıkça düşünce beyanı serbesttir.


Bence ister tek başına ister topluca bir yerde veya birkaç arkadaşla içki içip efendice sohbet edip, neşesini alıp sonra köylü köyüne evli evine deyip usulca dağılmak içki içmek değildir. Buna yemek ziyafeti veya şölen denir. İçki içilince insanın aklı başından gitmeli. Coşup nara atmalı, üstünü başını yırtmalı ve evinin yolunu şaşırmalıdır. Eğer içki bunu yapmıyorsa o içki değildir. İçki içince aklın zerresi kalmamalı. Yoksa neye içiyorsun arkadaş! Kim içkinin ne olduğunu nasıl anlayacak. Son sınırına kadar gitmelisin ve ancak son sınırına kadar gidenler bir şey bulabilirler. Nasıl mı, anlatayım.


İçkiyi efendice içen ve kimseye zarar vermeden evine yollananı görenler der ki: oh ne güzel sohbet ediyorlar, muhabbet ve neşeleri ne güzel. Kardeşim kimseye zarar vermedikten sonra istediğin kadar iç. Bunun kime zararı vardır. İçki neden haram olsun. Ama eğer içki içenin nara attığını, üstünü başını dağıttığını, yere kustuğunu, maymuna döndüğünü, rezalet çıkardığını ve kavga ettiğini görürlerse Allah belasını versin bunu çıkarana derler, lanet okurlar. O zaman içkinin bütün kötülüklerin anası olduğu anlaşılır. İşte o zaman ondan kurtuluş yolu gözükür. Bir şey sona gittiğinde tersine döner.


İçkici bir arkadaşı bir zamanlar camide görmüştüm ve hayret etmiştim. Yahu sana ne oldu dediğimde beni şaşırtan bir cevap vermişti. Dedi ki: her gece bir büyük rakı içerdim. Evi, çocukları falan düşünmez rakı şişesinde balık olurdum. Bir gün meyhaneden çıkarken birlikte içtiğimiz arkadaşlarımızdan birisinin yolda yattığını gördüm. Yere uzanmıştı ve üstü başı kusmuklara bulanmıştı. Bu manzaradan iğrenmeye başladım. Ve o kadar tiksindim ki kendi kendime dedim demek ki bir gün ben de bu hale düşebilirim,  insanlar benden bunun gibi iğrenecek. Ondan sonra içkiyi bıraktım.


Bir şeyde son sınırına gitmeyen onu anlayamaz. Kurtuluş sona varmaktadır. Şişenin dibini göreceksin kardeşim. Yoksa ona içki içmek demem. İçki içen aklını kaybetmeli. İçki içince aklını kaybetmeyenler “pis içiciler” dir. Hesaplı kitaplı adamlardır. Her ne kadar onlar bunu kabul etmeseler de ben onlara “pis içiciler” diyorum. Hakiki içen kendini unutuncaya kadar içendir. Efendice içiyormuş, sevsinler seni! Zehir öldürmezse ona zehir namı verilir mi? Yazıklar olsun o zehre ki insanı öldürmüyor! Yazıklar olsun o rakıya ki insanın aklını başından almıyor. Yahu altılı patlar patlamazsa ona tabanca denir mi?


Kardeşim neyi seviyorsan onun uğrunda her şeyini vermelisin. Attar’ın kitabında Şeyh-i Sanan’ın ibretli hikâyesini okumadın mı? Kırk yıllık mürşidin bir Rum kızı için nasıl Hıristiyan olup Zünnar bağladığını oradan oku. Rahmetli Necip Fazıl’ın hikâyesi de çok enteresandır.  Bir gün kumarda bütün varını kaybetmişti. Kınayıcı bakışlarla kendisine bakan bir arkadaşına:  “ne bakıyorsun, arkadaş ben kumarbazım, sen kumarbazın ne olduğunu biliyor musun? Nerden bileceksin! Kumarbaz son kuruşuna kadar kaybeden ve kaybedince de hiçbir şey olmamış gibi çekip giden kimsedir” demişti.


Bütün bu söylediklerimizden sonra sözü şuraya getirmek istiyorum. Allah’ı sevdiğini ve din yolunda olduğunu iddia edenlere diyorum ki: yalan söylüyorsunuz. İçki içen onun için aklından ve şerefinden vazgeçiyor, bir kadını seven onun için dininden vazgeçiyor, kumarı seven onun için servetinden vazgeçiyor, nargile çeken o kadar çekiyor ki külotunu sarartıyor (İyi nargile çekeni bundan anlarlar). Siz ey Allah’ı sevdiğini ve onun dininde olduğunu iddia edenler, onun için sevdiğiniz nelerden vazgeçiyorsunuz. Vesselam.  





Bu yazı 1779 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum