İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİ VE KÜTÜPHANELERİMİZ.

28 Aralık 2018 - 08:05

İnsan hakları ile ilgili bir kitabı elime aldım okudum. Çok hoşuma gitti. Kültürel haklar, çalışma hakkı, Eğitim hakkı, kendini ifade etme hakkı, sağlık hakkı gibi insanı ilgilendiren her konuyu kapsamıştı. Kitap çok hoşuma gitti. Bir başlayışta 82 sayfayı okumuşum. Başımı kitaptan kaldırdım. Gerçek hayattaki yanı uygulamadaki insan haklarına baktım. Hiçbir şeyi göremedim. Sanki dünyada kurulan tüm kurumlar insan Haklarını gasp etmek için habire uğraş veriyorlar. Kitaptaki buraya aktarıp kafanızı şişirmeyeceğim. Ancak Dünyada tüm bu örgütlerin kuruluş amacı insan haklarını korumak ve geliştirmektir. Adalet mekanizmasının kurulması, yargı ve mahkemelerin toplumun öncelikleri arasında yer alması hepsi de insan haklarını korumak ve kollamaktır.


Hz. Muhammed (SAV) veda Hutbesinde; Temel insan haklarının tümünü bu kapsayacak şekilde dördüncü paragrafta insanlara tavsiye ve emir etmiştir.


 “Ey İnsanlar! Kanlarınız, canlarınız, yaşa­ma hakkınız, mallarınız, namuslarınız, haysiyet ve şerefleriniz, vücut bütünlü­ğünüz Rabbinizle buluşacağınız güne ka­dar bu ayınızda, bu beldenizde, bu günü­nüzün saygıya, korunmaya layık olduğu gi­bi, saygıya ve korunmaya layıktır, doku­nulmazdır. Ancak İslam'ın koyduğu sorumluluk gereği uygulanan gerekçeli kara­ra dayalı cezalar müstesnadır.”           


İnsan haklarının muhafazası içinde Hutbenin beşinci paragrafında yapılması gerekli olanları emir etmiştir.


 “Benim sözlerimi iyi dinleyin ki, izzet ve şerefle huzurlu yaşamaya devam edesiniz. Sakın haksızlık yapmayın ve zulmetmeyin. Sakın baskı, zulüm ve işkenceye alet olmayın. Sakın zulme boyun eğmeyin. Haksızlığa rı­za göstermeyin. İyice anlatabildim mi? “


Gerçekten bu iki paragrafın açılımı kitaplar dolu açıklaması yapılır. Ancak şunu ifade edeyim ki, İnsan haklarına dem vuranlar; Hz. Muhammed’in emir buyurduğu insan haklarını uygulamaya yanaşamazlar. Çünkü insan haklarından dem vuranların insan hakları ayakaltına alanlarda bizzat kendileridir. Onun için bunlara bağlı kalmazlar. Neden Bunlar İslam’a düşmandırlar. Çünkü Allah’ın adaletinin terazisi eğri büğrü olmaz, onun için teraziyi kendi yanına çekmek isteyen, eğri büğrü olanların karşısında İslam’ı yaşayanların duracaklarını bildikleri için, öncellikle İslam güneşini söndürmeye çalışırlar. İslam’da bir kişinin hakkına yapılan saldırı bütün insanlara karşı yapılan saldırıdır. Cemal KAŞIKÇI’YI parçalayanlar bütün insanlara yönelik ve bütün insanların yaşam hakkına saldırıdır. ABD bu yaşam hakkı diye bir hak tanımaz o Kral salmandan gelecek paralar bakar. İnsanların yaşama hakkına yapılan saldırının amacı da budur. Bunu bütün insanların bilmesi lazımdır.


                   İslam gelmeden önce; Arap yarım adası kara bir cehalet içinde yüzüyordu. Kadınlar bir meta gibi kullanılıyordu. Burada detayını anlatmaya dilim varmıyor. Kız çocukları babaları tarafından diri diri mezara gömüyorlardı. Bu dünya böyle zulümlere, vahşetlere şahit olmuştur. Bu halımızla, DÜNYA YİNE CEHALETE DOĞRU YOL ALIYOR.


İslam geldikten sonra Kuran’ın inişi 23 yıl devam etti. İslamiyet; İnsanların fıtri yapısını dikkate alarak uzun bir süreç içinde, Allah’ın koyduğu kuralları benimseyip hayatlarına uyguladılar. İslami kabul edenler ve hayatına tatbik edenler, birer melek gibi oldular. O eski cehalet ve canavarlık gitti yerine; Kuran’ın ahlakıyla ahlaklanan, o insanlar; yeryüzüne inen birer melek gibi oldular. İnsan haklarına gösterdiği duyarlılık savaş meydanlarından da devam ediyordu. Hz. Ali Savaş Meydanında bir kâfiri yere atıyor, öldürmek üzereyken, o Hz. Ali’nin yüzüne tükürüyor. Hiddetlenen Hz. Ali Onu öldürmeden, serbest bırakıyor. Hz. Ali’ye soruyor? “ Neden beni ördürmedin” Hz. Ali ‘nin verdiği cevap; bu olay insanlık tarihinde; insan ve mümin olarak en yüksek zirveyi ifade ediyor. “Ben hiddetlendim seni öldürmüş olsaydım; nefsim için mi? yoksa Allah için mi? olduğunu kestiremediğim için seni öldürmedim”. Sonunda adam böyle mükemmel bir din ve ona tabi olan Hz. Ali’nin alicenaplığı onu Müslüman kılmıştır. Bugünkü insan haklarına yapılan saldırının çoğu; kişisel kin, öfke, çekememezlik ve menfaattarı yüzünde yapılmaktadır. Kişisel haklara yapılan bu saldırının önlenmesi için Hz. Muhammed (SAV) bir hadisi şerifin de ümmetine şöyle tavsiye de bulunmuştur.


 “Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.”


İşte bu hadisin gereği insanlar arasında kardeşi ve paylaşmayı sağladığı gibi insan haklarını koruma yönelik Müslümanlar için en büyük emirdir.


                  


Bugün; Irkçılık, mezhepçilik, din ayrımcılığı ön plana alınarak insanın temel haklarına bile saygı kalmadı. 1400 yıl önce İslamiyet beyaz-siyah ayrımcılığına son noktayı koymuştu. Bugün Dünya Ülkelerine süper güç dediklerimiz ABD hala siyah, beyaz engeli aşamamışlardır. İşte Dünyayı da bunlar yönetmeye çalışıyorlar, artık ne kadarı insan haklarına saygı gösterebileceklerdir. Bunlar terörü besleyerek insan haklarını da yok saymaktadırlar. Bugün Filistin’de; Irakta; Suriye’de Yemen’de Tüm Müslüman Ülkelerinden Süper güçlerin oyunlarıyla; insanlar temel yaşam haklarından mahrum bırakılmışlardır. İnsan Hakları bildirgesini hazırlayanlar; bugün Temel İnsan Haklarına yapılan saldırılar karşısında seyirci kalmaktan başka bir şey yapamıyorlar.


 Bugün Uluslararası camiada İnsan Haklarının bir savunucusu varsa o da Türkiye’dir. Binlerce Suriyelilere temel insan haklarını sağlamak için Türkiye Devleti seferber olmuştur. Yaşam hakkı, barınma ve eğitim hakkını sağlamak için canla başla çalışmaktadır. Artık gerisini sizler düşünün Yeryüzünde insan haklarına ne kadar saygı gösteriliyor.


  Hz. Muhammed .(SAV) İnsan haklarına saygı ve koruma amacıyla ilgili aşağıdaki hadisi şerifle insanları uyarmaktadır.


            


“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin. Yoksa kendisinin Salih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır, (hak sâhibine verilir.) Şayet iyilikleri yoksa zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.” (Buhârî, Mezâlim 10, Rikâk 48)


Yüce Rabbimiz insan haklarıyla ilgili emirlerinden biri aşağıdaki ayette buyurmaktadır


   “Aranızda mallarınızı bâtıl sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını, bile bile haksız yere yemek için, mallarınızı hâkimlere rüşvet olarak vermeyin.” (el-Bakara, 188)


           


  İnsan Haklarına saygı göstermek, onları korumak ve geliştirmek Müslümanların görevlerindendir. Allah’ın Müslümanlara bir buyruğudur.


 Bugün Türkiye’de İnsan Haklarının en iyi bir şekilde yaşadığı kurumların başında; Kütüphaneler gelmektedir. Kütüphanelerde menfaatlerin dönmediği, para alış verişi olmayan bilgi ve ilim merkezi kurumlar olduğundan hiç kimsenin gücüne, zayıflığına, zenginliğine, rengine, ırkına bakmadan kütüphaneler hizmetleri en iyi bir şekilde yapılmaktadır. Bu hizmetleriyle İnsan Haklarının bildirgesinin 26 Maddesini gerçekleştirmektedirler. Gerçekten Devletin sağladığı imkânlarla 7 den 70 kadar bütün vatandaşlarımıza yaşam boyu kesintisiz eğitimi sağlamak için rekabet ortamını oluşturarak, okuma alışkanlığını kazandırmaktadır. İnsanlarımıza bu hizmetiyle; Eğitim ve kendini geliştirme, insan hakkını geliştirmede katkı sunmaktadır. Kışın insanlarımıza sıcak bir ortam yazında serin bir ortam oluşturarak kendilerini geliştirmeye yenilemeye katkı sunmaktadırlar.


Kütüphanenin kapısını açtığınızda; insan kendini başka bir âlemde görmektedir. Yanya’na, karşı karşıya oturmuş, kimi ders çalışıyor, kimi kitap okuyor, kimi de süreli yayınlara karıştırıyor. Okurken ders çalışırken, birbiriyle konuşurken de arkadaşını rahatsız etmemek için azami gayret sarf ediyorlar. Her günkü gibi yine bu yazımı yazarken kontrol amacıyla sessizce okuyucu salonuna süzüldüm. Tıklım tıklım doluydu. Onlara bakarken içimde sevgi ve bir sıcaklık hissettim. Bu insanlar her yerde böyle haklarına saygı gösterseler ne güzel olurdu. Kardeşçe oturuşları birbirlerinin haklarına saygı göstermeleri, işte demokrasi ve insan haklarını yoğun yaşadığı merkezler; Kütüphanelerdir.                                                                        

Bu yazı 862 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum