Cemil Yeşildağ

Cemil Yeşildağ

[email protected]

Kuran'da İmtihan Bilinci

28 Şubat 2012 - 22:00

 

İnsanoğlu daha yeryüzüne inmeden, cennete yerleştirildiği gün yasak meyve ile imtihanı başlamıştı. Kıyametin kopuşuna kadar da her insan kendi zamanına özgü imtihanlardan geçirileceklerdir. Kuran nazarında hayat bir imtihanlar silsilesidir
Hud7 7- “Sizi sınavdan geçirerek hanginizin daha iyi işler yapacağınızı belirlemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur.”
Mülk 2- “O hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için, ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır.”
Cennete talip olanların, iman iddiasında olanların iddialarını denemek, inkar edenlerin bize bildirilmedi dememeleri için iman etmelerini sağlamak veya küfürlerini arttırmak için, iman edenlerle etmeyenleri ayırt etmek için tüm insanlık imtihana tabi tutulmaktadırlar.
Ali İmran 186- “Mallarınız ve canlarınız konusunda kesinlikle deneyden geçirileceksiniz, gerek kitap ehlinden ve gerekse müşriklerden birçok incitici söz işiteceksiniz. Eğer (bunlara karşı) sabreder ve Allah tan korkarsanız, bu tutum azimliliğinizin, kesin kararlılığınızın bir belirtisidir.”
Ankebut 2- "İnsanlar sırf `inandık' demekle; hiçbir sınavdan geçirilmeksizin bırakılıvereceklerini mi sanıyorlar?"
Ankebut 3- “Biz onlardan önceki kuşakları sınavdan geçirdik. Bu sınav sonucunda Allah, doğru sözlüler ile yalancıları kesinlikle belirleyecektir.”
Kuranda imtihan ile ilgili olarak kullanılan iki kavram vardır. Bu kavramlar bela ve fitnedir. Bela, denemek, bitkin hale getirmek demektir. Araplar elbisenin eskidiğini ifade etmek için bela kelimesini kullanmışlardır. Denemek insanı da yıprattığı için insanın başına gelen musibete de bela denilmiştir.
Bela kuran-ı Kerim de denemek, sınamak, imtihan etmek anlamlarında kullanılmıştır. Fitne kavramı da bazı ayetlerde bela ile aynı anlamları ifade eder. İnanç uğruna bela ve sıkıntılara uğrama anlamındaki fitne mümin kişiyi kararlı kılar, iradesini güçlendirir, ahlakını arındırır.
Kuran İnsanların sürekli olarak bela ve fitne ile denediklerini açıklar.
Ayetler bağlamında İmtihan şekillerine bakalım.
Enfâl, 28: “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer fitne/imtihan sebebidir. Büyük mükâfat Allah'ın katındadır."
18/Kehf 7:"Biz, insanların hangisinin daha güzel amel işleyeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi, dünyanın kendine mahsus bir ziynet/süs yaptık."
Enbiyâ 35: “Her canlı ölümü tadacaktır. Bir deneme olarak sizi hayırla da şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak Bize döndürüleceksiniz."
Enam 53- “Kendini beğenmişler "Allah'ın aramızdan seçerek lütfüne lâyık gördükleri bunlar mıdır?" desinler diye biz onları işte böylece sınavdan geçirdik. Allah şükredenleri herkesten iyi bilen değil mi?”
Tegabün 15-“ Mallarınız ve evlatlarınız bir sınav konusudur. Büyük mükâfat ise Allah katındadır.”
Bakara 155- “Muhakkak ki, sizi biraz korku, biraz açlık, biraz mal, cari ve ürün eksiltmesi ile deneriz. Sabredenleri müjdele.”
Ali İmran 140- “Eğer siz (Uhud'da) yara aldınız ise karşınızdakiler de benzeri bir yara almışlardır. Biz bu tür acı günleri insanlar arasında dolaştırırız. Allah'ın kimlerin mümin olduklarını belirlemesi ve aranızdan bazı şahitler seçmesi içindir bu. Hiç kuşkusuz Allah zalimleri sevmez.”
Ali İmran 141- “Bunun bir başka sebebi Allah'ın, müminleri arındırması ve kâfirleri yok etmesidir.
Ali İmran 142- “Yoksa siz, Allah içinizdeki cihad edenleri ayırt etmeden ve sabırlıları belirlemeden Cennete girebileceğinizi mi sandınız?”
Enbiya 108- “Müşriklere de ki; "Bana ilahınızın tek Allah olduğu vahyolundu. Siz bu ilkeyi benimseyip müslüman oluyor musunuz “?
Enbiya 109-“Eğer bu çağrına sırt çevirirlerse onlara de ki; 'Bana gelen mesajı duyurarak bu konuda sizi kendimle eşit bilgi düzeyine erdirdim. Size yöneltilen tehdit yakın mıdır, yoksa uzak mıdır, onu bilemem. "
Tegabün 14- “Ey inananlar! Eşlerinizden ve çocuklarımızdan bazıları size düşmandır. Onlardan sakının. Eğer affeder, hoş görür, bağışlarsanız muhakkak ki Allah da çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”
Tegabün 15-“ Mallarınız ve evlatlarınız bir sınav konusudur. Büyük mükafat ise Allah katındadır.”
Nahl 92- “Taraflardan biri diğerinden daha kalabalık, daha güçlüdür diye yeminlerinizi birbirinize karşı hile aracı olarak kullanmayınız, böylece eğirdiği yünü sağlam iplik haline getirdikten sonra tekrar tel tel çözen kadın gibi olmayınız. Çünkü Allah sizi bu yolla sınavdan geçirir. Kıyamet günü aranızdaki anlaşmazlık konularını size açıklayacaktır.”
İmtihanı başaranların imanı daha güçlenir, başaramayanlar ise sapkınlıklarında daha da ileri giderler
Müddessir 31- “Biz cehennem görevlilerini meleklerden seçtik, sayılarını da kâfirler için sınav konusu yaptık ki kitap verilenler bunun hak olduğunu anlasınlar, müminlerinde imanı pekişsin. Müminler Şüphe etmesin. Kalplerinde hastalık olanlar ve kâfirler:''Allah bununla ne demek istedi desinler. İşte böyle, Allah dilediğini saptırır, dilediğini de hidayete eriştirir. Rabbinin ordularının sayısını ancak kendisi bilir. Bu insan için bir öğüttür.”
Tüm İnsanların ve Müminlerin Sınanması
Muhammed 31- “And olsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye kadar ve söylediğiniz sözlerin doğru olup olmadığını açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.”
Araf 163- “Onlara deniz kıyısındaki kasabanın halkının yaptığını sor. Hani onlar cumartesi yasağını çiğniyorlardı. Çünkü cumartesi yasağına uydukları gün onlara akın akın balık geliyordu, fakat cumartesi yasağını çiğnedikleri gün onlara hiç balık gelmiyordu. Öteden beri fasık oldukları için, biz onları böylece sınavdan geçiriyorduk.”
Enam165- “Sizi yeryüzünde halife yapan ve verdiği nimetler hakkında sınavdan geçirmek için bazılarınızın derecesini diğer bazılarınızdan üstün kılan O dur. Hiç şüphesiz Rabbinin cezalandırması gecikmesizdir, aynı zamanda O, bağışlayıcı ve merhametlidir.”
Cemaat Olarak İmtihan
Âl-i İmran 186: "And olsun ki, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takva gösterirseniz, muhakkak ki bu, (yapılacak) işlerin en değerlisidir."
Müslüman cemaat bilmelidir ki, başına gelen her türlü imtihan, ilâhî daveti kendisine dâvâ edinmiş Müslüman cemaatleri hazırlamada geçerliliğini koruyan Allah'ın bir kanunudur, yani sünnetullahtır. Bu zorlu ve meşakkatli imtihan, cemaat için büyük bir hayırdır; çünkü bu imtihan sayesinde fertlerinin metanetli olanı zayıf olanından, iman davasında dürüst olanı yalancı veya ikiyüzlü olanından ayrılır. "Allah müminleri (şu) üzerinde bulunduğunuz halde bırakacak değildir; temizi pisten ayıracaktır. Ve Allah sizi gaybe vâkıf kılacak değildir..." (3/Âl-i İmran, 179) Gaybe vâkıf olamadığımızdan, kimin münâfık, kimin samimi mümin olduğunu anlamamız için âfetler, sıkıntılar, musibetlerle imtihan oluruz ki münâfık müminden ayrılmış olsun.
Nimet ve Külfetle Deneme
yunus83- Musa'ya soydaşlarının sadece bir bölüm gençleri inanmıştı. Bunlar da hem Firavun'dan ve hem de ileri gelen soydaşlarından kaynaklanan işkence korkularına rağmen inanmışlardı. Çünkü Firavun yeryüzünde koyu bir diktatörlük kurmuş, iyice azıtmıştı.
İnsanlardan pek çoğu İslâm'a gönül vermek, İslâm'ı hakkıyla günlük hayatında ve sosyal alanda yaşamak istemektedir. Ancak çağdaş firavunların, firavun düzenlerinin, bu düzenleri sürdüren mele' takımının fitnelerinden, sıkıntı vermelerinden, haklarını ellerinden almalarından, kötü damga vurmalarından korkmaktadırlar.
İmtihan Bilinci
İmtihan: Kazanmakla kaybetmeyi aynı anda hatırlatan esrarlı bir kelime... İçinde hem ümidi saklıyor, hem korkuyu. Lezzetle elem onda birbirine karışmış. İnsanı ne güldürüyor, ne ağlatıyor. Zevk ve sefa onu takip edecek, azap ve cefa ondan sonra gelecek. Bütün bu sayılanlar, aynı zamanda, dünya imtihanının da özellikleri değil mi? İnsan da bu dünyada imtihan olmuyor mu?
Bulûğa erinceye kadar, imtihan öncesi: Kâğıt-kalem hazırlama safhası. Bulûğa ermekle, insan imtihan kâğıdını, amel defterini doldurmaya başlar ve ölünceye kadar aralıksız kalem oynatır. Bu imtihanın herkes için günün birinde sona ereceği malûm; ama kimin elinden kâğıdının ne zaman alınacağı belli değil.
İmtihanda önemli olan çok yazmak değil, doğru yazmaktır. On kâğıt doldurup, "bir" alamayanlar da var, bir kâğıtla "yüz" alanlar da.
Bahtiyarlık da, bedbahtlık da imtihan süresince belli olmaz. Akıbetini bilmediğimiz kimsenin dünyevî imkânlarına heveslenmemiz doğru değil. İmtihan süresince kimseye müdahale edilmiyor. Dileyen dilediğini yazmakta serbest. Ama doğru yazmaya teşvik, yanlış için tehdit var. Her ikisi de adayların menfaatine.
Bu dünya imtihanının en önemli bir özelliği de, adaylara doğru cevapların önceden bildirilmiş olması. Öyle değil mi? Neleri yapıp, nelerden sakınacağımızı hepimiz bilmiyor muyuz? Diğer imtihanların aksine bu imtihanda, başkalarıyla yardımlaşmamız serbest bırakılmış; hatta sevap kılınmış. Çalışkan bir öğrencinin yanına gidip, kâğıdına bakıp, biz de doğruyu yazabiliriz. Ve cevabımız kabul görür. Gerçekte, doğruda, hakta ve güzelde yardımlaşma serbest. Başkalarına yanlış cevap yazdırmak veya yanlışı taklit etmek yasak! Kim bu imtihanda kendisi kadar başkalarının kazanması için de gayret gösterirse, ihsana mazhar oluyor. Öğrettiği kadar da kendi notuna ilâve ediliyor. Ve yaptığı bu işe büyük pâye veriliyor: Cihad!
Sadece kendini gözetmek makbul değil, beğenilmiyor. Bu kazanma ve kaybetme dâvâsı, dünya ticaretine hiç mi hiç benzemiyor. Bu imtihanda bizler rakip firmalar değiliz. Komşumuzu ne kadar methedersek, kazancımız o kadar bereketli olur. Kendimizi övdüğümüz nispette de zarara düşeriz. Bu ticarette verenin malı artar, cimrilik edenin değil.
Daha önce bu imtihan salonuna zengin-fakir, işçi-işveren, âmir-memur, erkek-kadın, güçlü-zayıf niceleri gelmiş, bir süre oturmuş, kalkmış gitmişler. Şimdi sıra bu asrın insanlarında.
İnsanın sonsuz âhiret yurduna ulaşmak için denendiği yer "dünya hayatı"dır. İnsan, yeryüzünde bulunduğu sürece âhirete yönelik bir sınav yaşamakta ve bu konuda gösterdiği çabayla denenmektedir. Hayat, gerçekte Allah'ın bizleri sınamak ve eğitmek için yarattığı geçici bir süredir. İnsan bu süre boyunca düşünmek, böylece Rabbini tanımak, O'nun hükümlerine uymak ve O'nun rızasını aramakla sorumludur.
Dinden uzak insanların en büyük yanılgıları, bu dünyadaki hayatın geçici olduğunu unutmaları ve aslında bir imtihandan geçirilmekte olduklarının bilincinde olmamalarıdır. Dünyada böyle bir gaflet içinde yaşayan insanları etkileyebilecek, akıllarını çelebilecek pek çok güzellik ve süs vardır. Âhiretin unutulduğu toplumlarda insanlar, doğdukları andan itibaren kendilerine süslü görünen bu değerleri elde etme hırsına kapılırlar. Allah, insanları dünyaya hırsla bağlayan bu süsleri şöyle belirtir: "Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet, insanlara süslü ve çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah katında olandır. De ki: 'Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin katında, içinde ebedî kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah, kulları hakkıyla görendir." '3/Âl-i İmran, 14-15) (7)
Âhiret hayatının dehşet verici korkuları ve azapları, ümitleri ve nimetleri, bize pek çok uzaktaymış gibi görünüyor. Oysa ki hayat takviminin son yaprağı her an düşebilir. Hayat filminin çekimi, her an bitebilir.
Bu hayat filmi; çekim zamanları ve mekânları belirlenmiş, resimleri, söyleniş anları ve gayeleri işaretli olarak, satırlanmış sözleri ile bir amel kitabı olarak bizlere sunulacak. Rabbimiz öyle buyuruyor:
Casiye 28- O gün her ümmeti Allah'ın huzurunda diz çökmüş olarak görürsün. Her ümmet kitabını almaya çağırılır: "Bugün size işlediğinizin karşılığı verilecektir." 29- İşte kitabımız aleyhinize konuşuyor, gerçeği söylüyor. Çünkü biz yaptıklarınızı yazıyorduk.
Ölümle birlikte, imtihan sona erecek, hesap günü herkes karnesini alacak: "Artık amel kitabı ortaya konmuştur. Günahkârları onun içindeki görüntülerden ve kayıtlardan ötürü korkuya düşmüş görürsün. 'Eyvah bize!' derler. 'Nedir bu kitaptaki görüntüler ve tespitler? Küçük büyük her bir ameli ayrıntılarıyla ortaya koymuş.' Onlar bütün yaptıklarını amel kitaplarında hazır bulmuşlardır. (Ey Peygamber!) Senin Rabbin hiçbir insana zulmetmez." (18/Kehf, 49)
Not: Bu Yazı metni Özgür-Der Siverek Şubesinde daha önce verdiğimiz bir seminer notlarının derlenmesinden hazırlanmıştır.

Bu yazı 951 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum