Prof. Dr. Yılmaz Emre

Prof. Dr. Yılmaz Emre

[email protected]

Mücadele ve sabrın şekillendirdiği yiğit :Hacı Sümer

28 Temmuz 2020 - 12:50






Mahcup ve mütevazi, yaşına göre oldukça olgun, yüreği güzelliklerle dolu Hacı Sümer… Yatılı okuduğu Maraş’tan sömestr veya yaz tatillerinde sılaya döner, ailesiyle hasret giderirdi. İşte o dönemlerde tanıştık. Lacivert takım elbise giyer ve dışarda okumanın aslında biraz da havasını atardı. Ciddi duruşu ve yorumlarıyla fikri olgunlaşmamıza katkı sağlama çabalarını gösterirdi. Ben şahsen çok istifade ettim. Çünkü sorulara samimi ve derin yaklaşımıyla birçok konuda tereddütlerimi gidermeye yardımcı olmuştur. Zira “amasız, fakatsız” ta o yaşlarında güzergahını belirlemiş ve düşündüklerini ödünsüz yaşamanın gayretleri içindeydi. İyi bir dinleyici ve hep muştudan yana tavrını koymuş; yaşamının ilkelerini inandıklarıyla samimiyet içinde belirlemiş ve o minval üzerine bu fani Dünya’daki yaşamına devam etmektedir.


Hacı Sümer, özellikle bizim jenerasyondaki herkes gibi “1 Ocak” 1953 (muhtemelen yıl doğru) Ergen (Xarzino) doğumludur. Daha sonra aile Siverek’e göç ettiğinden ilkokulu Şair İbrahim Rafet ilkokulunda ikmal ediyor. Bilahare Ortaokul ve Lise eğitimini Maraş Devlet Parasız Yatılı İmam-Hatip Okulunda tamamlıyor. Ancak burada başarısı adına bir fark atıyor zamana. Yani 4 yıllık lise eğitimini iki yılda bitiriyor. Şöyle ki; lise3 ve 4.sınıfın tüm derslerinin sınavlarına 2.sınıfta girerek başarılı bir şekilde okuldan mezun olmayı başarıyor. Böylece çok az sayıdaki öğrencinin başardığı bir olayın da kahramanı oluyor. Daha sonra imam-hatip olarak o zaman nahiye olan Malatya/Kuluncak’a atanıyor. O günleri iyi hatırlıyorum. Bu haliyle, aslında bir gurbetten diğer bir gurbete sürüklenmişti o mütevekkil duruşuyla. Zaman zaman nitelikli mektuplaşmalarımız oluyordu. Sosyal yaşantıdan ve özellikle ağır kış koşullarından bahsettiğini hatırlıyorum. Bizi yaşamın zorlukları hakkında uyarıyor ve başarılı olmanın yollarını salık veriyordu. O zamanlar sayfalarca mektup yazabiliyorduk. Yani bugün gibi iki satırlık e-mailler veya whatsapp gibi kısa mesajlar yazılmıyordu. Sevgi, hasret ve düşünce kokan satırlarla muhatap oluyorduk.


Hacı Sümer Ağabey, kapasiteli ve yetenekli olduğundan hem çalışmak ve hem de yüksek tahsilini yapmak istiyordu. Ancak önünde önemli bir engel vardı. Hayallerini gerçekleştirmek için lise fark derslerini vermesi gerekiyordu. Yani katsayı zulmünü izale etmesi gerekiyordu. Bu amaçla, Malatya Turan Emeksiz Lisesinde fark derslerini de vererek tekrar mezun oluyor. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kayıt hakkını kazanıyor. Birikmiş izinlerini kullanarak biraz okula devam ediyor, hatta okumak ve geçimini sağlamak için Eminönü’nde sigara satmaya çalışıyor. Ancak sokaklar parsellendiğinden birileri bu masum talebe imkân vermiyor. İstanbul’un o kalabalığından tekrar Kuluncak’taki görevine avdet ediyor. Zaten ailesi de ekonomik olarak yardım edemediğinden bu sevdadan feragat ediyor. Yanılmıyorsam açık öğretim gibi bir uygulamadan da istifade ederek, Diyarbakır Eğitim Enstitüsünün Sosyal Bilgiler Bölümünü bitirerek öğretmen olmaya hak kazanıyor. Kuluncak’ta da öğretmenlik yapıyor. Tabii bu arada Kuluncak’ın müşfik insanları Yedi Güzel Adamların memleketinde tahsilinin önemli bir kısmını tamamlayan bu güzel insanı bırakmıyor ve onunla ebedi bir bağ kuruyorlar. Yani oradan evlendiriyorlar. 1980 yılında Osmaniye İmam-Hatip Okulu Sosyal Bilgiler Öğretmenliğine atanıyor. Bu süreçte hayat koşulları çerçevesinde nedense irtibatım kesiliyor. Uzun yıllar Hacı Ağabey’den haber alamıyorum. 1987 yılında gözlerinde oluşan bir komplikasyondan dolayı görme sıkıntısını yaşıyor.


Allah onun o güzel hasletlerine istinaden dört güzel çocuk veriyor. Ancak ikisiyle tanışabildim. Birisi kendi çalışma alanında bence önemli bir tıp doktoru- akademisyen. Babası gibi sevgi ve saygı dolu güzel bir gencimiz. Diğeri hukukçu-diplomat. Hele bir diğeri var ki, ilk gördüğümde evlat böyle yetiştirilir dediğim ve Hacı Ağabeyi tebrik ettiğim kızımız ise, bugün hem çalışıyor ve hem de akademik yaşamına devam ediyor. Özellikle bu gördüğüm iki gencimizi yetiştiren Siverekli Hacı Sümer ve Malatya/ Kuluncaklı Yengemize çok teşekkür ediyorum. Diğer iki evladımızla tanışma fırsatım olmadı. Ancak bu iki güzel insanın yetiştirdiği iki müstesna evladımızdan farklı olamadıklarını tahmin etmek bence zor değil. Hacı Ağabeyle zaman zaman telefonla konuşma fırsatım oluyor. Yetmişli yılların özellikle yaz aylarında karşılaştığım ve ikindiden sonra beraberce o zamanki Yatılı Bölge Okulu’na kadar yürüdüğümüz o güzel insanın ses tonunda ve samimiyetinde hiçbir nüans farkının olmadığını ve sürekli zerif ve özverili tavrını koruduğuna şahit olmaktayım. İyi ki tanışmışım. Ruh iklimimin güzellik ve kardeşlik duygularını yoğun olarak yaşamasına katkılar sağlayan ve adeta “Gül Yetiştiren Adam” olarak tanımlayabildiğim bu güzel şahsiyeti anmak bana haz verdi.


Hacı Ağabey, halen Osmaniye’de ikamet etmektedir. Kendisine, Yengemize, değerli evlatlarına ve torunlarına sağlık, mutluluk ve esenlik dolu bir yaşam diliyorum.


 

Bu yazı 2003 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum