Prof. Dr. Yılmaz Emre

Prof. Dr. Yılmaz Emre

[email protected]

Prensipli ve Mütevazi Yaşamanın Adı: İsmet Tekel

21 Temmuz 2020 - 13:20




Bakmayın soyadının Tekel olduğuna...Tekel ürünleriyle hiç alakası olmamıştır. Rahmetli babasına nüfus memurunun “senin soyadın da TEKEL olsun” deyişiyle soyadları Tekel kalmıştır. İyi hatırlamama rağmen Devrim ilkokulu 1.sınıfta birlikte okumuşsuz. Çünkü Öğretmenimiz Gülüş Kandemir ve sınıf mümessilimiz Muhiyyittin Çiçek noktasında mutabık kaldık..Asıl arkadaşlığımız Siverek Lisesi yıllarına dayanıyor. Düzenli, tertipli ve çalışkan bir öğrenciydi. Bazen babası olmadığında veya yaz tatillerinde dükkânda durur, ben de yanına gider meşhur kürsüleri dükkânın önüne atar, sohbet ederdik. İsmet’in babasının dükkanı Şeytan Küçesinin Gümrük Hanı kısmına yakın bir yerdeydi. Başka bir ifadeyle; Paşa’nin Kahvehanesinin karşısında, Mevlevi Terzi Abdülkadir’in bitişiğindeydi. Bazen orada oturduğumuzda, özellikle öğle saatlerinde bir taraftan “Muhacir Mıço”nun , diğer taraftan da Kebabçı Çavuşun iki katlı lokantasından kebap kokuları yayılırdı. Paşa’nın Kahvehanesine özellikle “Hayvan Mezatı”ndan sonra saat 08.00 -09.00 ‘da esnaf gelir; hem çay içer ve hem de alacak-verecek işlerini hallederlerdi. Zaman zaman rahmetli Dedem de oraya gittiğinden ve köylüleriyle orada buluştuğundan o mekanı iyi hatırlıyorum.Tabii şimdi belki sahipleri değişti, ancak mekan hala duruyor.


Evet İsmet’in babası rahmetli Cuma Amca sakin ve sessiz biriydi. Dükkanında genellikle zahirelik , özellikle de üzüm zamanı  eski süt fabrikasına yakın olan bağından getirdiği renk üzümlerini satardı. Bunları yazdığımda içim burkuluyor, gözlerim nemleniyor. Yani özellikle o hareketli ve bereketli Siverek sabahlarını adeta iliklerime kadar yaşıyorum yeniden.. Evet, Cuma Amca’nın evi de dükkanı kadar temiz ve mütevaziydi.. İsmet’le birkaç kez evlerine gitmiştik..Sulu Camii’nin bir üst sokağında ve Ortakaya’ların evlerinin hemen karşısındaydı.. Çocukluk yıllarımda aslında bu sokağa yabancı değildim. Bir zamanlar içme sularının “saka”lar aracılığıyla taşındığı mekana yakın olması ve Ketineli’lerin (ortakaya) evlerinde tekstil ve diğer ihtiyaç malzemelerini satmalarından dolayı Annemle de gitmemden dolayı o sokağa aşinalığım vardı. Bu arada belirtmek isterim “Ev Mağazaları” yaygındı. Özellikle kadınlar için bu yaygınlık söz konusuydu. Örneğin Bucakların evlerine yakın böyle bir “ev mağazası”nın olduğunu hatırlıyorum. Sahipleri Abdullah ve eşi Berber Abid’in kız kardeşi Keser Hanım’dı. Diğer bir ev mağazası da bugünkü “Terzilerin Evi”nin Hasan Çelebi Camisi istikametindeki sokakta bulunan bir evdi. Sahipleri de Musevi bir aile idi.


İsmet, Lise yıllarında bazı derslerde oldukça başarılıydı. Ağabeylerinin ikisi de subaydı. Belki de en küçükleri olmasından dolayı, oldukça düzgün ve temiz giyinirdi. Yazısı da çok güzeldi. Özellikle Tarih Hocamız Şehmuz Kaynak’ın derslerinde sayfalarca yazar, ancak Hoca’nın notu kıt olduğundan sonuçtan hiç memnun olmazdı.


İsmet 1959 doğumlu .Her üç ağabeyi Gazipaşa ilkokulunda okumalarına rağmen, babası bilinçli olarak onu Devrim ilkokuluna göndermiş. Evin kıymetlisi olduğundan, Ağabeyi Ortaokul 3.sınıfı Burdur’da okutuyor. Derken Anne-Baba hasreti tekrar Siverek’e avdet ediyor. Bir ara Polatlı’da Lise öğrenimine devam ediyor. Ancak tekrar Siverek Lisesine, yani aramıza dönüyor. Derken birlikte 1975-1976 yılında 6/Fen Şubesinden mezun oluyoruz. Zaten o yıldan sonra darmadağınık olduk. Uzun yıllar haberleşemedik. Ancak İsmet’in eğilimleri hep askerlikten yanaydı. Dedim ya, iki Ağabeyi de subay olmuşlardı..Daha çok Hüseyin Ağabeyini hatırlıyordum. Yanılmıyorsam, birkaç kez askeri öğrenci üniformasıyla görmüştüm. Hele bu ağabey ise özenmemek mümkün değildi.. İşte gayreti Harp Okuluna gitmekti.. Harp Okulu sınavında 5. olmasına rağmen, sağlık raporunda asabiyeden elemişler. O da nasip demiş ve 1977 yılında muhabere-elektronik astsubay okuluna gitmiş ve 1978 yılında da mezun olmuştur. Derken Erzincan, Gelibolu, Ankara, Erzurum/Aşkale ve İzmir’de mesleki görevlerini ifa etmiştir. Hemşehrimiz bu arda bir takım dış görevlerde de bulunmuştur. Örneğin İran’da ateşe olarak, yine NATO kapsamında barış gücünde Bosna ve İtalya’da dış görevlerde bulunmuştur. İsmet, yöresel dillerin yanında İngilizce ve Farsça dillerini bilmektedir. Kuşkusuz mesleki başarısı olmasaydı, bu görevlerle muhatap olamazdı..Ama o yeter deyip, 2003 yılında emekli olmuştur. İsmet de benim gibi geç evlenenlerden..Tabii hatadır geç evlenmek..Ama her şey kısmettir, nasipdir…Bugün İzmir’de yaşıyor..Ancak Siverek’le alakaları kesilmesin diye Babalarının dükkan ve evlerini koruma altına almışlardır..Hayıflandığı ; bir zamanlar çeşit çeşit üzümlerin olduğu, daha sonra fıstık ağaçlarının bulunduğu bağlarını, beton yığınlarına terk etmeleridir. İzmir’in güzel bir ilçesinde değerli eşi ve çok sevdiği kızıyla yaşarken; Siverek duyarlılığını ve sporu hiç ihmal etmiyor. Kendisine ve ailesine sağlıklı, mutluluk ve esenlik dolu bir yaşam diliyorum.

Bu yazı 4296 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum