Cemil Yeşildağ

Cemil Yeşildağ

[email protected]

ŞİDDETİN DİLİ VE ÖLÜ ÇOCUKLAR

20 Mart 2011 - 22:00

Bu topraklarda kadim olan kavimlerin makûs talihinin adı olmuştur şiddet.
Kendini başkasına kaba güçle kabul ettirmenin, söz geçirmenin ve yok etmenin adı olan şiddet, arkasında nefret, kin, düşmanlık ve ölüm bırakır.

Modern ve Postmodern çağ bu topraklarda en basit bir olayda bile bağırıp çağıran, taşa, sopaya ve silaha sarılan zihinler üretti.

Şiddeti Kürt coğrafyasının iklimine, suyuna, kara taşlarına, sert ve çorak topraklarına yoran oldu. Kimi pozitivist kafalar Darvin’in doğal seleksiyon felsefesine yordu şiddeti.

Bilgiden, bilinçten, birlikte yaşama geleneğinden kopuk zihinler, cinayetler doğurdu bu topraklarda. Peygamber terbiyesinden geçmeyenler kin, nefret, düşmanlık ve öç alma duygusunu ekti sevginin, merhametin, imanın ve esenliğin merkezi olan yüreklere.

İlkin devletin vatandaşını tek tipleştirme aracının adı oldu şiddet. Resmi ideoloji vatandaşlarını Kemalist paradigmaya itaat aracı olarak kullandı şiddeti.

Askerde ve okulda herkesi disipline etmenin adı, feodal anlayışta insanına iş yaptırmanın ve karşıt aşirete güç söktürmenin adı oldu. Ailede terbiye etmenin, siyasal fraksiyonlarda kendini merkeze koymanın adı oldu şiddet.

Kimi zaman kolay zengin olmanın aracı oldu.  Emek sarf etmeden, alın teri dökmeden, terlemeden, yorulmadan kazanmanın adı olarak görüldü şiddet.

Şiddete sarılanlar en çok da kendi insanına döndü. Şiddeti bayraklaştıranlar yüzünü kendi çocuklarına dönüp kendi evlatlarının katili oldular.

Devlet erkini elinde bulunduranlar tarafından hiçbir zaman sorgulanmadı şiddet.  Masaya yatırılmadı ve rehabilite edilmedi. Atanmışlar ve seçilmişler hiçbir zaman buna gerek duymadı. Beyler, paşalar, şeyhler, liderler, seroklar ve ağabeyler de şiddeti sorgulamaya gerek duymadılar. Çünkü çoğu zaman onların varlık aracının adı oldu şiddet.

Hey! anneler, babalar, aydınlar, öncüler, liderler, öğretmenler şiddeti zihinlerinizden söküp atmanız lazım. Yoksa çocuklarınızın ölüsünü öper olursunuz. Gözyaşlarınız ancak mezara gömdüğünüz çocukların toprağına düşer.

Daha çocuğunuzu öpmeden ve mesut görmeden her perşembe günü ikindi sonraları bir Fatiha okumak için mezarına ve görüş günü cezaevine gider olursunuz. Soğuk mezar taşlarını ve cezaevinin nemli ve küf kokan demir parmaklarını öpmek zorunda kalırsınız.

Karacadağ’ın gür akan rüzgârı basit bir oyun tartışmasında cinnet çıkardı. Maktul ve katiller üretti. Ve çocuklar 13 yaşında kaldı. Hep 13 yaşında kalacak Burhan Kodak.

Karşı durun ey ahali, karşı durun ey yürek ve akıl sahipleri. İçinizdeki şiddete dur diyin. Okumaya, düşünmeye, karşıdakini dinlemeye önem verin. Önem verin ki çocuklarınızı mezarlıkta veya cezaevlerinde ziyaret etmek zorunda kalmayasınız.

Sözün, bilginin, kitabın ve sevginin bir güç olarak algılandığı yeni bir dünya için selam ve esenlikle kalınız.

Bu yazı 796 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum