KONUK YAZAR

KONUK YAZAR

[email protected]

Siverek Toplumunun Ekonomik Gelişme Noktaları: Tavsiyeler Üzerine Kısa Bir Eleştiri

17 Ağustos 2010 - 21:00


KONUK YAZAR: İHSAN KURAN
                      HARRAN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM GÖREVLİSİ



Siverek Toplumunun Ekonomik Gelişme Noktaları: Tavsiyeler Üzerine Kısa Bir Eleştiri (Gölgesini Satamadığımız Ağaç)

Şirketleri ve toplumları aynı mantıkla idare etmeye ya da geliştirmeye çalışırsanız büyük bir başarısızlıkla karşı karşıya kalırsınız. Bu başarısızlığın temelinde beklentiler büyük bir etkendir. Şirketlerin asıl amacı toplam karı maksimize etmekken kalkıpta lider yönetici diye bir kavram ortaya atarsanız ve toplumu bu şekilde geliştireyim havasına girerseniz görünmez bir duvara çarparsınız. Çünkü toplumlarda kar maksimizasyonu diye bir şey yoktur, olamaz da. Lider yöneticinin! referansı da kar maksimizasyonu yerine fayda maksimizasyonu olamayacağı için çelişkili bir durum ortaya çıkacaktır. Şayet lider yöneticimiz ! kar maksimizasyonu saikiyle hareket ederse bu durumda örneğin en basitinden belediyelerin  yeşil alanlar yapmasına gerek kalmaz. Park ve bahçe için kullanılacak arazi ve sermayeyi daha rasyonel bir şekilde kullanmak daha mantıklıdır çünkü. Hangi lider yönetici! toplumun temiz hava teneffüs etmesi derdine düşer ki?
           
            Neden şirket ve toplumu karşılaştırma gereği duyduğuma gelince? Referans aldığım yazıya hakim olan hava bu yöndeydi. Yazının bütününde Siverek bir şirketmiş gibi düşünülmüş, bir şirket nasıl büyür gelişirse toplumun da aynı paralelde ilerleyeceği yanılgısına düşülmüştür.

Madem ki tartışma zemini oluşturmak amacı ile  yazı kaleme alındıysa ben de eksik yada yanlış gördüğüm birkaç noktaya değinmek istedim:

-           Son yıllarda kurulan özel üniversitelere bakıldığı zaman, açılan bu üniversiteler içinde en doğu’daki üniversitenin Gaziantep’te kurulmuş olduğu görülecektir. Gaziantep’in ekonomik ve sosyal yapısı ortadadır. Büyükşehir statüsündeki birkaç büyük şehrimizden biridir. Gaziantep’in daha doğusunda yer alan Şanlıurfa, Diyarbakır vs. şehirlerde özel üniversite kurulması tartışılmazken bile Siverek gibi sosyo-kültürel yapısı ( devlet üniversitesi açılması tavsiyesini bir nebze de olsa mantıklı bulurduk ) özel bir üniversiteyi kaldıramayacak küçük bir şehre özel üniversite açılmasını tavsiye etmek ne derece doğru olur?

İşadamlarının yapacağı bağışlara güveniyorsak orda da büyük yanılgıya düşeceğiz. Örneği verilen Erciyes Üniversitesi büyük bir sanayi şehrinde kurulmuş olup  devlet üniversitesi statüsündedir. Erciyes Üniversitesine 100 milyon doları aşkın bir özel sektör yardımı olmuştur. Bu yardımları yapan işadamları ise milyar doları aşan büyük holdinglerin patronlarıdır ( Yazıcılar Holding, Anadolu Endüstri Holding, Dedeman gibi). Büyük şirketler eğitime katkı sağladıklarında belli ölçüde vergi indirimden faydalanmaktadırlar. Siverek’in bağrından çıkan işadamlarına baktığımız zaman yüz binlerce doları bağışlayacak büyük bir işadamı kitlesine sahip olduğumuzu maalesef görememekteyim. Ayrıca sadece çok paranızın olması da çoğu zaman yeterli değildir. Kültürel olgunlukta burada devreye girmektedir. Çok paranız olabilir, zengin olabilirsiniz. Önemli olan bu toplumdan kazandığınızı tekrar bu topluma geri verme bilincinizin olması, sosyal sorumluluğunuzun farkında olmanızdır. Bu açılardan bakıldığında bile Siverek’te özel üniversite açılması fikri kadük kalmaktadır.

Özel üniversitelerin puanları arasında büyük uçurumlar bulunmamakta, eğitim ücretleri ise birbirine yakındır neredeyse. Dolayısıyla öğrenci velileri açısından olaya bakıldığında biraz daha maddi külfete katlanıp yaşadıkları şehirde ya da yakın illerde çocuklarını özel üniversitelerde okutma imkanı bulunurken Siverek gibi küçük bir şehre göndermeleri mantıklı değildir. Ayrıca bu veliler ortanın üstü gelir grubundan ve üst gruba mensup bireylerden oluşmaktadır. Her türlü sosyal etkinliğe, eğlenceye ve daha iyi yaşam olanaklarına sahip olabilecekleri şehirler dururken çocuklarını neden Siverek’e göndersinler?

-           Teknopark ve Ar-Ge merkezi kurmak öyle sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. İşin maddi külfetini bir yana bıraksak bile bir sürü kalifiye elemanı bırakın Siverek’e Güney Doğu Anadolu Bölgesine getirmek deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Kalifiye elemanları yüksek ücretler teklif ederek bile Siverek’e getirmek ise çok daha zordur. Yüksek bir yaşam standartı dururken neden taşraya gelsinler ki bu nitelikli elemanlar?

Ayrıca teknopark ve Ar-Ge merkezi ile Siverek’te neyi araştıracağız? İntel için Siverek’te çip üretecek halimiz yok ya.

-           Genç dimağların beynini neden küçük yaştan itibaren para kazanma hırsı ile köreltmeye çalıştığımızı da anlayabilmiş değilim. Neden bu gençleri sanatsal aktivitelere yönlendirmiyoruz? Para kazanma konusunda ortaklık kültürünü aşılayacağımıza herhangi bir sanat dalında ( tiyatro,spor, müzik grubu gibi) ekip ruhuyla çalışma ruhunu aşılamaya çalışmıyoruz? Artık hayvanlarda ve bitkilerde bile müzik dinletilerek verim artırma çalışmaları yapılırken çocuklarımızı sanatsal aktivitelerle topluma yararlı bireyler olarak yetiştirme gayretini göstermek yerine tüccar yetiştirmek için bir nesli ve arkasından gelecek nesilleri zehirlemeye çalışalım?

            Çocuklarımızı genç yaşta kör edecek tüccarlar yerine ünlü bir şairi, yazarı ya da sanatçıyı konuşma yapmaya davet etsek, bu şekilde ufuklarını açmaya çalışsak daha faydalı olmaz mıyız? Karl Marx’ın güzel bir sözü vardır: Bir kapitalist gölgesini satamadığı ağacı keser diye. Bizim gölge satacak kapitalist gençlere değil kendini ve kendinden sonra gelecek nesiller için ağaç gölgeleri yaratacak gençlere ihtiyacımız var…

-         Siverek’te yapılan demircilik faaliyeti genelde profil demirin alınıp kapı ve pencereye dönüştürülmesinden  ibarettir. Dolayısıyla kimse bu ustaları alıp yoğun el becerisi gerektiren el sanatlarında üretim yapmalarını sağlayamaz. Adı üstünde el sanatı.

-         Bilindiği gibi mobilya üretimi emek yoğun bir iştir. Bu iş Siverek’te nasıl yapılıyorsa yakın illerde de uzak illerde de aynı şekilde üretim yapılmaktadır. Siverekli bir usta ürettiği mobilyayı Urfa veya Diyarbakır’da satmak isterse girdiği pazarda fiyat rekabeti ile karşı karşıya gelecektir. Sonunda olan sanatkara olacak yeni bir pazara gireyim derken piyasayı alt üst edecektir. Mobilya üretiminde bizim model bazında ya da fiyat bazında karşılaştırmalı bir üstünlüğümüz yok ki bunu fırsat olarak değerlendirmeye çalışalım.

-       Bağlarımızın imara açılması ile birlikte bağcılık faaliyeti hızla kan kaybederken biz hangi üzümlerden sucuk, pekmez ve pestil üretip satacağız?  İmar alanında büyük bir hata yapıldı ve Siverek’in bağları resmen katledildi. Bu gerçek ortadayken kısa vadede bağcılıktan faydalanmakta biraz zor gözükmektedir.

-      Siverek’te yetiştirilen hayvanların  büyük bir kısmı Siverek dışında kestirilmektedir. Şehir içinde ise sadece iç talebi karşılayacak kadar hayvan kesimi yapılmaktadır. Dericilik faaliyetinin yürütülebilmesi için gereken ana hammadde anlaşılacağı üzere ilçe dışına çıkmaktadır. Bu hammaddenin ilk önce geri getirilmesi gerekmektedir. Velev ki bir şekilde geri getirildi diyelim. Dericilik faaliyeti çevreye ve o iş kolunda çalışan işçiye büyük zararlar veren sağlıksız bir sektördür. Bu durum ortada iken sırf gelişelim, zengin olalım diye neden Siverek’i ve Siverekliyi bir çevre felaketine ortak edelim?

            Tüm yazı boyunca dikkatimi çeken en önemli nokta Siverek Kaymakamlığı ve özellikle Siverek Belediyesinin kalkınma ajansı gibi çalışma yapmasının istenmesidir. Siverek belediyesi kalkınma ajansı değildir, kalkınma ajansı gibi görevleri ifa etmesi de mümkün değildir. Belediyelerin yaptıkları ya da yapacakları işler az çok belli iken ne bütçe ne de personel açısından böyle bir misyonu üstlenemeyecek belediyeden bu şekilde hizmet beklemek biraz komik kaçmaktadır. Ayrıca yazı boyunca planlamadan ve kurulacak komitelerden bahsedilmektedir. Ortaklık kültürü bizim insanımıza hitap etmeyen bir olgudur. Daha önceki yıllarda buna benzer çalışmalar yapılıp ve ortaklık kültürü ile Siverek’te iş yapılmayacağı bir sürü başarısız örnekle ortaya çıkmışken, her iş kolunda komite, pazarlama şirketi kurmaya çalışmak davulun sesinin uzaktan hoş geldiği atasözünü hatırlattı bana. Eğer Siverek’i tanıyorsak böyle bir komisyonun ya da komitenin yapacağı herhangi bir tasarrufun büyük kavgalara, aşiret çatışmalarına yol açacağını da biliyor olmamız gerekir.

               Eleştiri dolu bir yazı yazdığımla ilgili haklı eleştiriler gelebilir. Siverek’te neler yapılabileceği ile ilgili görüşlerimi en kısa zamanda paylaşacağımı belirterek yazımı bitirmek istiyorum.

İhsan KURAN
[email protected]

Bu yazı 1793 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum