Kadir BÜYÜKKAYA

Kadir BÜYÜKKAYA

[email protected]

UZAK DİYARLARI YURT EYLEDİK-18.BÖLÜM

27 Temmuz 2018 - 18:58

UZAK DİYARLARI YURT EYLEDİK


18. BÖLÜM


 


Apo’yla olan dostluğumuz, kardeşliğimiz sorunsuz bir şekilde sürüp gidiyordu. Aramızda sorun yaşanmamasının temel nedeni Apo’nun kendisiydi. Onun hiçbir kişisel çıkar gözetmeksizin gösterdiği olağanüstü fedakârlık her şeye damgasını vuruyordu. İşlerin pürüzsüz yürümesi için gerekli olan saygın çabanın sahibi ben değildim. Ortaya konulan bütün güzelliklerin tapusunu o elinde bulunduruyordu. Evin temizliği, yemek, çamaşır ve günlük yaşamın zorunlu işleriyle uğraşmak her ikimizin göreviyken ve bu hususta daha ilk günden aldığımız birtakım kararlar varken Apo elinden geldikçe bu işlerin çoğunu bana yaptırmamaya çalışırdı. O, fedakârlıkta, anlayışta, samimiyette ve dürüstlükte sınır tanımayan eşsiz bir insandı.


 


Apo’nun evine yerleştiğim dönem benim açımdan kederi, sıkıntısı ve baş ağrısı bol, kasvetli bir dönemdi. Memleketten peş peşe üzücü, uğursuz haberler geliyordu. Aldığım kimi haberler karşısında birkaç gün kendime gelemezdim, yaşamım altüst olurdu. Yemekten içmekten kesilirdim. Uyku dinek zehir olurdu bana. İşte  bu zor anlarda en büyük desteği Apo’dan görürdüm. İşin ucu maddiyata dayandığında Apo elinde ne var ne yok bütün imkânlarını hesapsız kitapsız  önüme sermekte bir an olsun tereddüt etmezdi. Onun bu zor anlarda benden esirgemediği desteği, fedakârlığı ve anlayışı günümüz dünyasında aynı anneden doğma, aynı babadan olma öz kardeşler bile birbiri için yapmazdı.


 


Apo’nun evine yerleştikten yaklaşık altı ay kadar sonra Necmettin abinin yakalama haberiyle sarsıldım. Kaç bucak olduğunu daha yeni yeni öğrendiğim dünyam başıma yıkıldı. Beni beynimden vuran bu lanet olası haberi Utrecht’te yaşayan Hollandalı ünlü sosyolog ve antropolog Martin van Bruinessen’ın evinde bir resepsiyon sırasında aldım. Haberi daha önce kendisinden söz ettiğim değerli dostum Kak Fuad Husseyin verdi bana. Kak Fuad, Necmettin abinin yakalanma haberini aslında resepsiyondan bir gün önce özel bir kaynaktan almıştı. Ama ne var ki bu uğursuz  haberi benimle hemen paylaşmak istememişti. Kimbilir, belki de haber asılsız çıkar diye biraz beklemek istemişti. Ya da bu haber karşısında ne hallere düşeceğimi az çok tahmin ettiğinden haberi benimle paylaşmayı göze alamamıştı.


 


Dostum Martin Van Bruinessen yeni çıkan  "Grijze  Wolven" adlı kitabının tanıtımı için evinde bir resepsiyon düzenlemişti. Kendisine yakın gördüğü bir grup dostuyla birlikte beni de bu resepsiyona davet etmişti. Kak Fuad Husseyin, Martin’nin evine davetli olduğumu biliyordu. Necmettin abi ile ilgili haberi belki de bilinçli olarak burada, dostlar arasında bana duyurmak istemişti.


 


Güneyli Kürt arkadaşların bazıları belirlenen saatten önce Martin’in evinde toplanmıştı. Anlaşılan Necmettin abinin yakalanma meselesini kendi aralarında konuşup  haberin kimin tarafından bana iletileceğini karara bağlamışlardı.


 


Martin’in evine  gittiğimde çok yakından tanıdığım ve sık sık görüştüğüm dostlarımın yüzündeki garip ifadeyi anında fark ettim. Odada garip bir hava vardı. Bu gariplik gözümden kaçmadı. Kötü birtakım şeyler olduğunu içgüdülerimle sezinledim.


 


Davetlilerin tümü bir araya gelince programa geçildi. Hollanda’ya geldiğim ilk günden beri bana büyük yardımı dokunan dostum Martin van Bruinessen yeni çıkan kitabıyla ilgili kısa bir konuşma yaparak, kitabının içeriğiyle ilgili biz dostlarını bilgilendirdi. Kitabın tanıtım etkinliği için hazır bulunan dostlar çay kahve  eşliğinde kitabı ellerine alıp incelediler. Ünlü araştırmacı Martin van Bruinnessen’ın daha önce de birbirinden değerli birkaç bilimsel kitabı çıkmıştı. O yeni çıkan bu kitabıyla bir başka önemli çalışmanın altına imza atmıştı. Martin’i önemseyen dostları kitapla ilgili farklı sorular sorarak, merak ettikleri hususlarda bilgilendirilmiş oldular.


 


Ayaküstü konuşmalar son bulunca sohbet için koltuklara geçildi. Sohbetin bir yerinde Kak Fuad gözlerini odada bulunanlara çevirerek, herkesi tek tek  süzdü ve sonunda gözlerini gözlerime kilitledi. O an kalp atışlarımının sıklaştığını fark ettim. Kak Fuad’ın çok önemli bir konuda bana bir şeyler söyleyeceğinden en ufak bir kuşkum yoktu.


 


Kak Fuad’ın bana aktaracağı  bu çok önemli şey ne olabilirdi ki! Önce aklıma Hollanda’da kalmak için yaptığım oturum başvurusu geldi. Epeydir çözmeye çalıştığım ve bir türlü halledemediğim oturum konusunda avukatımdan Kak Fuad’a sevimsiz bir haber mi gelmişti acaba? Çünkü bu konuyla ilgilenen avukatım bütün yazışmaları Kak Fuad üzerinden bana ulaştırıyordu. İyi de oturum konusunu ne ben ne de Kak Fuad öyle pek önemsiyorduk! O halde Kak Fuad’ın yüzüne sinen bu derin üzüntünün kaynağı ne olabilirdi? Beni tepeden tırnağa esir alan bu aşırı heyecanın sebebi ne olabilirdi? Vardı bir nedeni ama ne!


 


Devam edecek...


 


 


 


Kadir Büyükkaya / Hollanda


[email protected]

Bu yazı 2270 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum