Kadir BÜYÜKKAYA

Kadir BÜYÜKKAYA

[email protected]

UZAK DİYARLARI YURT EYLEDİK-25.BÖLÜM

26 Eylül 2018 - 19:53

UZAK DİYARLARI YURT EYLEDİK


25. BÖLÜM


 


 


Apolar evimizi bulmaya çalışırken bir de ilginç bir durum yaşanmıştı. Vicdan ve merhamet sahibi bir vatandaş insafa gelip onlara evimizin yolunu tarif etmişti. Apo ve yanındakiler bizim eve doğru ilerlerken, Kaleboğazı mevkiinden çarşıya inen babam onlarla karşılaşmış. Hallerinden yabancı oldukları belli olan üç kişinin, karşılaştıkları kişilere bir şeyler sorması babamın dikkati çekmiş. Babam onlara bakarak “ Bunlar yabancı olmalı, nereye, kimlere gidiyorlar acaba? ” diyerek, kendi kendine düşünmüş ve sonra birşey sorma gereği duymadan yoluna devam etmiş. Apolar bir iki yerde daha durup gözüne kestirdikleri kişilere evimizin adresini sormuşlar. Sonuç alamayınca çareyi telefon etmekte bulmuşlar. İyi ki o sırada köyde oturan amcamın oğlu Seyithan bizim evde misafirmiş, Apoların verdiği tarif üzerine gidip onları almış ve eve getirmiş.


 


Çalınan kapıyı kardeşim Ahmet açmış. Apolar Seyithan abimizle birlikte içeri girip kim olduklarını, nerden geldiklerini bizimkilere izah etmişler. Apoların gelişiyle ev bayram yerine dönmüş. Bizimkiler sevinçten havalara uçmuş, büyük küçük herkesin yüreği mutluluktan taşmış. Annem ve kardeşlerim Şükranı aralarına alarak ona şefkatle sarılmışlar. Annem bir Apo’ya bir Şükran’a sarılıp durmuş. Apo babamı görmeyince “ Mehmet amca evde yok mu ?”  diye sormuş. Annem “ Merak etmeyin az önce çarşıya indi, neredeyse gelir. “ diye yanıtlamış onu ve oturmaları için yer göstermiş. Kısa bir hoş beşten sonra annem mutfağa, kardeşlarim çay için ocağa koşmuşlar. Çok geçmeden babam çarşıdan dönmüş. Karşısında bir saat kadar önce yolda karşılaştığı üç yabancıyı görünce biraz şaşırmış. Kardeşlerim misfirleri babamla tanıştırmışlar. Babam onlarla olan tesadüfi karşılaşmasından sözederek, o an aklından geçirdiklerini onlarla paylaşmış…


 


Annemin hazırladığı yemekler sofraya konulmadan kardeşlerimden bir ikisi birkaç yakın akrabalarımızın evine koşarak onlara Apo’ların gelişini haber vermişler. Haberi alan akrabalarımızdan bazıları aceleyle evimizin yolunu tutmuş. Beni merak edenler Apo’yu soru yağmuruna tutmuşlar. Arkadaşım kendisine yönetilen soruları bir bir yanıtlamış.


 


Apo memlekete giderken kendisine, “Siverek’e gittiğinde çok sevdiğim, değer verdiğim amcalarımı mutlaka görmelisin. “demiştim. Bu özel isteğimi yerine getirmek isteyen Abdullah arkadaş akşam yemeğinden sonra yanına kardeşim Sait’i alarak önce Ramazan amcama sonra da K. Ali amcamın evine gitmiş, onlarla oturup sohbet etmiş. Benimle ilgili Apo’dan sevindirici havadisler alan Ramazan amcamın gözleri yaşarmış. Çok sevdiğim Ramazan amcam oldum olası hep böyleydi. Duygusal bir durum karşısında hemen hüzünlenir ve gözleri dolardı. K. Ali amcam ise hüznü de sevinci de hep kendine saklardı. Bu farklı özelliği ona geçirdiği acımasız yaşam kazandırmıştı.


 


Apo, amcalarımla olan buluşmasından ve aralarında geçen konuşmalardan sözettiğinde o anı gözümün önüne getirerek duygulanıyorum.


 


Apo, merak ettiğim esas konuya, Necmettin abiyle ilgili havadislere bir türlü girmek istemiyordu. Anlaşılan üzülmemi istemiyordu. Böyle olunca konuyu ben açıyorum. Üç ay kadar önce Diyarbakır’daki evinde yakalanan ve ismi yeryüzü cehennemiyle özdeşleştirilen Diyarbakır askeri cezaevine konulan Necmettin abiyle ilgili haberlerin ayrıntılarını çok merak ediyordum. Konu hakkında kendisine nelerin anlatıldığını, nelerin söylendiğini soruyorum Apo’ya. Meseleyi gündeme getirince Apo’nun yüzünde ki ifade anında değişti. Birkaç dakkika öncesine kadar ki neşeli halinden eser kalmadı. Saatlerdir süren tatlı sohbetimiz bıçakla kesilmiş gibi son buluyor. Odaya çöken sessizlik bizi boğuyor. Kendimizi hüzün ve kahır deryasına açılan bir kapının önünde buluyoruz.


 


Arkadaşım, konuya nerden nasıl başlayacağına, meseleye nasıl giriş yapacağına bir türlü karar veremiyordu. Necmettin abi konusunda bana iç acıcı, sevindirici bir haber veremeyeceği için oldukça üzgündü. Gözlerini sabit bir noktaya diken Apo, bir müddet düşünüp durdu. Sonra bana dönerek, konu hakkında, bizimkilerin aktardığı bilgileri paylaştı. Bu bilgilere yabancı değildim. Benzer şeyleri daha önce Necmettin abinin annesi Eliya yenge, annem ve farklı insanlardan duymuştum.


 


Necmettin abinin ülkeye giriş sebebi ve yakalanma- sında rol oynayan temel faktörler üzerinde kimsenin bildiği kesin bir şey yoktu. Her şey bir muammaydı. Bilinen tek şey vardı, o da Suriye’den Diyarbakır’a döndüğü günün ertesi günü yapılan bir operasyonla evinde yakalanmış olmasıydı. Herkesin tek teselisi ağır işkenceler altında geçen üç aylık gözaltı süresinin sorunsuz şekilde atlatılması ve kendisiyle birlikte yakalanan eşi Cemile yengenin serbest bırakılmasıydı.


 


Anlatılanlar karşısında çok üzüldüğümü, etkilendiğimi gören Apo, sohbetin yönünü başka yerlere çekerek üzüntümün önüne geçmeye çalıştı.


 


Devam edecek...


 


 


Kadir Büyükkaya / Hollanda


[email protected]

Bu yazı 2180 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum