KONUK YAZAR

KONUK YAZAR

konukyazar@siverekgenclik.com

POST-MODERN SÖMÜRGECİLİĞE YÖNELİŞ

16 Haziran 2014 - 07:17

 


Ulusal ekonomi karşıtı olan söylemler ekonominin gerçekçi temellere dayandırılmasının değil de,sömürü güçlerinin hesaplarının birer birer öne çıkardıkları söylemlerdir.Küresel olan sömürü hesapları yerine ulusal hesapları koymak başarılarını daha da yoğunlaştırmada başarılı olunmuştur.


Küreselleşmeden neyin amaçlandığı bilinmelidir.


İnsanlığın tamamen bütünleşmesi,uygarlıkların birbirleri ile kaynaşmaları,halkların kucaklaşmaları mı yoksa süper güçlerin sömürü aracı markalarının,hayat tarzlarının,dillerinin zorla dayatılması mı?


Küreselleşme bütün dünya halklarının ve kültürlerinin kucaklaşması mı,yoksa post modern sömürgeciliğe yöneliş mi?


Batı,küreselleşmeyi iyi kullanarak,öncelikle zayıf olan ülkelerin bütün tarımını,tek sığınağı olan alanlarının hepsini tahrip ediyorlar.


Zar zor geçinen ülkelerin elinde olan tek imkanları olan tarımı da vurdukların da onlar,kapitalist hegemonyanın tutsağı haline geliyorlar.Bırakın ihracatı,bu durumdaki ülkelerin geçimlik tarımsal üretimleri de yok edilmektedir.Neden? Çünkü,egemenlerin teknolojik bakımından üstünlükleriyle elde ettikleri genetiği bozuk ürünleri çok ucuz fiyatlarla bu ülkelerin önlerine çıkarılmakta ve onlar bu ucuzluğa aldanarak ekip biçmek yerine ithalatın yoluna tutmaktadırlar.


Tohumların patentlerini büyük egemen şirketlerin elinde bulunduruluyor.Bütün bu tohumlar bu şirketlerin ellerinden kontrol ediliyor.Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ),tarımı,süper güçlü olan ülkelerin lehine denetim altında tutuyorlar. International  Monetary Fund (IMF) ve World Bank (Dünya Bankası) gibi öncü olan kuruluşlar,süper güce sahip olan ülkelerin önünü açarak,zayıf ülkelere “Tarım’da sübvansiyon(özel gayeli mali yardım) ve destekleme yoluna gitmeyeceksiniz “ diye emir veriliyor.Öbür taraftan da,bağlı oldukları ülkelerin tarım ürünlerine verilen destek günden güne de artırılıyor.


Şunu da unutmamak gerekir.IMF ve Dünya Bankası küreselleşmeyi süper güçlü ülkelerin hesabına işletmek için ulus-devletleri yozlaştırmak için piyon pazarlarına çevirdiklerini de bilmek lazım.


Türkiye Cumhuriyeti Devletinde de yapıldığı gibi,yapılan bir özelleştirme ve bunu destekçi kavramları olarak devreye sokulan kürselleşme kavramı,özgürleşme,piyasa ekonomisine geçiş gibi büyülü tabirler,sömürülmek istenen ülkelerdeki merkezi otoriteyi parçalayarak ülkeleri süper güçleri olanlara rahatça sömürülecekleri bir pazara çevirmenin araçları halinde kullanılıyorlar.


Küreselleşme adı ile faaliyetleri yürüten kürsel kapitalizmin,keyifli yaşamak için kurdukları düzen ve işlettikleri sistemler işte budur.Bu sistemlerin de tüm giderleri zayıf olan ülkelerin sırtından alınmakta olup,tüm nimet ve bereketleri küresel sömürü güçlerine aktarılmaktadır.


Küresel sömürülere karşı çıkan bir ulusal ekonomi ne kadar başarıya ulaşır ya da başarıya ulaşabilir mi,evet kesinlikle ulaşır.Bunun temel koşulu da “Türkiyeyi Türkiye’den ve Türkiye için olarak ifade edilebilmektedir.Ulusal olan ekonominin karşıtı söylemler ekonominin gerçekçi temellere dayandırılması değil de,sömürü güçlerinin hesaplarının öne çıkarıldığı söylemlerdir.Küresel sömürü olan hesapları yerine ulusal hesapları koymak başarıları daha da yoğunlaştırmaktadır.İstenir ki Marjinal tutkular adına olan ekonominin rasyonel temelleri zedelenmesin.


Küreselleşmeyi de sömürü aracı yapanlarında en çok rahatsız oldukları şeylerden biri de,ulus devlet ve merkezi otoritedir.İslami ülkelerinin genelinde,bu arada Türkiye’de dinci olan siyasetlerin işlerin başına getirilmek için çırpınmaların da sebebi,siyasal İslamcılığın merkezi otoriteden,devletten de rahatsızlık duyduklarını bilmeleri ve onu,ortak hasımlarını da etkisiz kılmada kullanma şanslarının bulunmasıdır.


Ulus devleti sürekli olarak ırkçı,baskıcı,faşist,şovenist devlet imajlarıyla resimleyerek insanlığı ve çağı ürkütmeye devam ediyorlar.Oysaki ulus olan devletlerin anlamının hiçbir ilgisi kalmamıştır.


Ulus devlet, ülkenin nimetlerinin ,dışarıdan gelen ve gidenler için değil,Ülkenin içindeki tüm sahip ve sakinleri için kullanımını öne çıkaran devlet demektir.Bu sahip ve sakinlerinin de dili,dini,ırkı,rengi,deseni hiçbir zaman önemli değildir.Batı ulus devletinin bu yeni anlamı da kendisi için sonuna kadar işletmekte olup,sömürmek istediği ülkeler de söz konusu olduğunda da ulus devleti derhal faşist ve şovenizmle suçlamaktadır.


Doğal kaynakların yağmalamasını planlayan Washington Konsensüsü denen manifesto ile yasallaştırılan neoliberal küreselleşmenin temsilcileri,kendi reklamlarını yapmak için de her yıl yaklaşık 1 Trilyon dolar harcamaktadır.



"Mehmet Kızılkaya"









 


 


 

Bu yazı 1488 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum