Muhammed Nur

Muhammed Nur

[email protected]

28 ŞUBAT SÜRECİ VE SİVEREK 7

18 Kasım 2015 - 08:22

Müftülük toplantı salonu tamamen dolmuştu. Toplantıya köyde görev yapan cami görevlileri dışında tüm personel katılmıştı. İş o kadar ciddi tutuluyordu ki, babasını bir gün önce kaybeden personel bile apar topar bir şekilde toplantıya çağrılmıştı.

Toplantı başlamadan önce kaşlarını çatarak toplantı salonundakileri iyice süzen Müftü çok tedirgin ve heyecanlı gözüküyordu. Müftünün tedirginlik sebebi bugünkü toplantıya BÇG’den bir yetkilinin de katılacak olmasıydı. BÇG yetkilisinin personelin yanında nasıl davranacağını tahmin etmediğinden dolayı onların önünde fırça yemekten çekiniyordu. Cami personelleri 28 Şubat sürecinin görevleri açısından çok riskli geçeceğini tahmin ettiklerinden dolayı zor günlerin kendilerini beklediğini biliyorlardı. Bazı personeller ise sürece iyice adapte olmuş gelen talimatları ilahi bir emir gibi harfiyen yerine getiriyordu.

Müftü, hangi personel ile göz göze gelse o personel anında yüzünü önüne eğerek önündeki evrakları karıştırıyor izlenimini veriyordu. Müftü toplantıya biraz daha ciddiyet kazandırmak amacıyla içeriye çay servisini bile yasaklamıştı.

Toplantı saat 13.00'te başlayacağı söylenmesine rağmen saatler 13.15 gösteriyordu. BÇG yetkilisi halen toplantıya teşrif etmemişti. Bu durumdan çok sıkılan Müftü, Bir anda başını öne eğerek, baş ve işaret parmağı ile gözlerini kapadı. Dirseğini masanın üzerine koyarak BÇG yetkilisi Fuat ile yaptığı en son görüşmeyi hatırladı. Çocuğunun yaşındaki biri kendisine hakaret etmiş kendisini küçümsemişti.

-BÇG Yetkilisi Fuat, müftü ile yaptığı özel görüşmede, Müftüyü sert şekilde uyararak:

- Hoca, camiler ezandan 5 dakika önce açılacak hemen namazdan sonra kapatılacak. Camide Hizbullahilerin ders vermesini engelleyeceksiniz. Gerekirse cami odalarının anahtarlarını değiştirin. Görevliler camiye gelen öğrencilerin aileleri ile konuşsun, çocuklarını camiye göndermemeleri konusunda onları ikna etsin. Camide görevlilerin dışında kimse müezzinlik yapmayacak. Kimse kendi kafasına göre Cuma hutbesi hazırlamayacak. Talimatlarımıza uyan personeli de bir şekilde ödüllendirin. Hacca gönderin, yurt dışına gönderin, ikramiye verin.

BÇG Yetkilisinin sözüne müdahale eden Müftü:

- Ama efendim. Dediğiniz görevlileri Hac’a gönderme meselesi çeşitli kriterlere bağlıdır. Bizim yetkimizde olan bir şey değildir.

Müftü’nün sözünü kesmesine öfkelenen BÇG Yetkilisi:

- Hoca sen ne diyorsun. Bizim için problem mi? İstediğimiz kişinin 7 sülalesini Hacca göndeririz. Ben sana ne diyorsam onu yapacaksın. Müftü olmuşsun ama devletin gücünü öğrenememişsin.

Müftü, tam bu görüşmeyi hatırladığı sırada kapının birden açıldığını gördü. BÇG yetkilisi Fuat kapıyı çalmadan içeri girerek kibirli adımlarla müftünün hemen sağındaki kendisi için hazırlanmış boş koltuğa oturdu. Yetkilin içeri girmesi ile ayağı kalkan personel yetkilinin oturması ile birlikte yerlerine oturdular. Müftü ile göz göze gelen yetkili ondan başı ile onay aldıktan sonra birkaç kez boğazını temizleyerek konuşmasına başladı:

- Sizleri buraya çağırmamızın sebebini az çok tahmin ediyorsunuz. Ülkemizde son zamanlarda artan irtica tehlikesi var, bu tehlike MGK toplantılarında defalarca dile getirildi. Güzel ülkemizde, şeriat kurallarını getirmek isteyen bu karanlık zihniyet, camilerde çocuklara Kur'an dersi öğretiyorum adı altında örgüte adam kazandırıyor. Bizim sizden isteğimiz asla bunlara izin vermemenizdir. İzin verenler hakkında soruşturma açılacak bu soruşturma sonunda görevlerine son verilecektir.

BÇG Yetkilisinin son sözleri ile birlikte salon sessizliğe bürünmüştü. Salondaki herkesin kendisini dikkatlice dinlediğini gören BÇG Yetkilisi:

- Bakın Cuma ve bayram namazında vermiş olduğunuz hutbeler bile 1 saat içerisinde en küçük ayrıntısına kadar Ankara'ya bildiriliyor. Her camide muhbirlerimiz var. Camilerin etrafında bulunan işyerlerinde bize bilgi veren haber elemanlarımız var. Ona göre işinizi doğru yapın.

BÇG Yetkilisi personeli korkutmak âmâcıya blöf yapmıyordu. 28 Şubat süreci ile birlikte ülke genelinde 28 Şubat sürecine aykırı davranan yüzlerce cami görevlisi, terör örgütüne üye olmak ve itikadı bozulmuş gibi ağır suçlamalarla görevden uzaklaştırılmış, cezaevine gönderilmişlerdi. Yıllar sonra, 28 Şubat darbesini yapanlar toplum vicdanında mahkûm edilmesine rağmen bu cami görevlileri halende görevlerine dönebilmiş değildi.

Siverek'te K. Camisinde bir cami görevlisi bayram hutbesinde başörtüsü yasağını eleştirdiği için hakkında soruşturma açılmış M. İline sürgün edilmişti.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

28 Şubat 1997 post modern darbesinin ardından bin yıl sürecek denen "zulüm süreci" için tüm hazırlıklar tamamlanmıştı. Darbe kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetlemek amacıyla Batı Çalışma Grubu denen karanlık bir yapı oluşturulmuştu. 16 Nisan 1997 tarihli olan ve bütün birimlere gönderilen ilk belgelerde, laiklik aleyhtarı faaliyetlerin arttığı vurgulanarak camilerin gözetim altına alınması emrediliyordu. Plana göre görevli personel camilere gidecek ve laiklik karşıtı fiil ve sözleri hızlı şekilde merkeze bildirecekti.

Siverek'te oluşturulan birim sayesinde irtica tehlikesi adı altında İslami cemaatler, Kur'an kursuna gidenler, imam hatip öğrencileri, öğrenci yurdunda kalanlar, gümüş yüzük takanlar, sakallı ve çarşaflılar tek tek tespit edilerek fişlenmişti. Türkiye genelinde fişlenen Müslüman sayısının 6 milyonu bulduğu yıllar sonra anlaşılacaktı. Ne kadar garip bir durumdu, yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede inançlarının gereğini yerine getiren Müslümanlar rejim tarafından öcü olarak görülüyordu.

Batı çalışma grubu, Siverek'te camiye giden insanlara baskın düzenlemek amacıyla hazırlıklara başlamıştı. TV ve gazetelerin başını çektiği algı operasyonları sayesinde baskınlar için uygun zemin oluşmuştu. Kur'an'ı Kerim öğrenmek için camiye giden çocuklar şafak vakti evlerine düzenlenecek baskınlarla gözaltına alınacak yapılanlar baskınlar "Hücre evine" düzenleniyor diye kamuoyuna lanse edilecekti. Baskın sonunda el konulan İslami kitaplar ve Kur'an'ı kerimler "örgütsel doküman", camiye gidiş, gelişler "Örgütsel Faaliyet" olarak gösterilecekti. En ilginç olanı ise cami öğrencileri "Terör örgütü üyesi" olarak suçlanacaktı.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Müftülük toplantı salonunda yapılan toplantı saatinde Müdür Alper, kendisine bağlı birimi acil olarak toplamış ilçe genelindeki cami çalışmaları ile ilgili durum değerlendirmesinde bulunuyordu. Camilerdeki son durumu öğrenmek amacıyla da Fuat'ı müftülük toplantısına yollamıştı. Ankara'dan gelen talimatla camiye Kur'an'ı Kerim öğretmeye ve öğrenmeye giden kişilerin evlerine baskın düzenlenecekti. Baskın için yapılacak çalışmalar gözden geçirilerek, bilgi kaynaklarından gelen son bilgiler değerlendirilecekti.

Müdür Alper çalışmalarla ilgili çok hassas davranıyor, üstlerine karşı mahcup olmamak için azami gayret gösteriyordu. Çünkü bu baskın sözde Hizbullah cemaatine karşı yapılacak ilk baskındı. Daha önce Şanlıurfa'da katıldıkları başörtüsü eylemlerinden dolayı Siverek'te çeşitli İslami şahsiyetlerin evlerine baskın düzenlemiş daha sonra serbest bırakılmışlardı.

Konuyu toparlayan Alper, kendisini adeta nefes almadan dikkatlice dinleyen birimine dönerek:

- Size bir hafta müsaade veriyorum. İlçe genelinde camilerde ders veren tüm gençlerin ve öğrencilerin isimlerini ve adreslerini ayrıntılı şekilde getirmenizi istiyorum. Bir bahane ile adreslere giderek adres bilgilerini kontrol edin, herhangi bir yanlışlık istemiyorum. Adres konusunda muhtarlardan da destek alabilirsiniz.

Alper'e yaranmak için diğer arkadaşlarından önce söze giren Arif:

- Müdürüm, hemen hemen yüzde 90'nının adreslerini tespit ettik. Yeşil kart bahanesiyle de adreslerine giderek adres teyidi yaptık. Bu haftada adreslerini tespit edemediğimiz kişilerin adreslerini tespit edeceğiz. Bu konuda bize sonuna kadar güvenebilirsiniz.

Alper, biriminin kendisine sadakatle bağlı olduğunu görmesi ile birlikte keyiflenmişti. Yıllarca Diyarbakır, Mardin, Van'da PKK ile mücadele etmiş, göstermiş olduğu üstün başarılardan dolayı terfi ederek istihbarat müdürü olmuştu.

Bu yazı 2166 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum