Murat Başaran

Murat Başaran

[email protected]

Çocuklarını kazdıkları çukurda boğan ülke/şehir

05 Haziran 2011 - 21:00

  Keşke her şey masallarda olduğu gibi bir varmış, bir yokmuş gibi eşit bir söylemle başlayıp bu söylemle devam etseydi.

Ama bizim masalımızda(!) ne böyle bir başlangıç var ne de mutlu bir son…

Elif ve Ferhat’ın cennete uçmalarıyla bir kez daha yüzümüze tükürülen bu geçekten hareketle hayatımızın masalı dökülüyor dillerimizden…

Bir varmış çok yokmuş bizim masalımızda…

Yollara dökülen mucurları toplama zahmetinde bulunmayan kurumlarımızın varlığı sebebiyle trafik kazalarında kaybettiğimiz binlerce insanımız varmış…

“Sizlere yol yapıyoruz” pişkinliğiyle yapılan ve daha senesi dolmadan patates tarlalarına dönüşen yollarımız varmış, bu yolları yapmak için neredeyse köy meydanında açılan ve bir türlü kapatılmayan çukurlarımız ve bu çukurlarda can çekişe çekişe vefat eden çocuklarımız varmış.

Yaşanan benzeri olaylarda şanslı olup yaralı kurtulan insanlarımız da varmış ama bu insanlarımızın tedavilerini gerçekleştirebilecek ekipman yokmuş hastanelerimizde. Bu nedenle Diyarbakır veya Şanlıurfa’ya sevk edilen hastalarımız varmış.

Belki inanmayacaksınız ama bazen hasta taşırken takla atan ambulanslarımız varmış…

Birçok insanımız gibi yaşanan tüm bu olaylara yakînen şahid olan bir insan olarak –miş li geçmiş zaman kipinde yazmak istedim meramımı. Belki –mişli geçmiş zamana gömmek istedim tüm bu yaşananları.

Ama ne yazık ki; mesele bu kadar basit değil. Şehrimizde yaşanan son olayla birlikte, bir kez daha açığa çıkan bu ihmaller silsilesi artık kabul edilebilir bir durum da değil.

Düpedüz “taksirle adam öldürme” sayılabilecek bir durum var karşımızda ve bırakın hesap sormayı adam akıllı bir açıklama bile yapılmış değil henüz. Henüz hiçbir yetkili arayıp aileye başsağlığı bile dilememiş.

Elif ve Ferhat’ın suda çırpınırken parçalanan parmakları şahid olsun ki; bu yaşananların hesabı, hesap soranların en hayırlısı olan ALLAH tarafından sorulacaktır. Ancak bu dünyada hesap sormak ve adaleti tesis etmek de millet tarafından kendisine bu görev verilen mercilerin işidir.

Eğer gerçek anlamda bir adaletten bahsedilmesi ve insanların bu adalete inanıp güvenmesi isteniyorsa mutlaka bu olayla ilgili sorumlular- ucu nereye dokunursa dokunsun- hesaba çekilmelidir. Bunu yapmayan bir adalet sistemi, bu cinayete taraftır.

Selam ve dua ile…

Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendini, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Nisa-135)

Bu yazı 1140 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum