Murat Başaran

Murat Başaran

[email protected]

Dilsiz Zamanlar

02 Mart 2011 - 22:00

 
Dili olsa da konuşsa –di li geçmiş tüm vakitler…

Vakitsiz bir gecede koşar adım yürüyorum sokaklarında ömrümün, tüm yaşanmışlıklar bir adım geriden takip ediyor beni…

Nefesi ensemde tüm zamanları(mı)n.

Şart kipiyle yaş(l)anmış büyük bir çocukluk yakalıyor önce…

Arkadaşlık kavramıyla bile tanışmamışız daha. Dostluğa, arkadaşlığa, sevgiye ve paylaşıma dair her şeyin “kan kardeşlik” tanımına yüklendiği ve iğne ucu kadar kesilen parmakların birbiri üzerine koyulup akitleşilen en “kardeş” dönem.

“Kan kardeş olacağız, birbirimize eşya vereceğiz.”

Dostluğa dair ilk akdi belki de ömrümü(zü)n…

-ecek –acak eklerini alarak umuda dönüşen vakitlerle dolu, her birimizin doktor veya öğretmen olacağı umut kipinde zamanlar…

Sıklaşan adımlarıma eşlik ediyor çocukluğum ve sorgusal hatırlatmalar devam ediyor. Dört yanımızı saran tüketme kültüründen sıyrılmaya çalışan bir edayla hatırlatıyor kendini ve ne zaman sıyrılmaya kalksam, ellerim acemi şairliğimi ispiyonluyor kağıtlara…

Yine öyle bir an yaşıyorum bu gece, 28 şubat darbesinin üzerinden bir yıl daha geçtiği gerçeği bir kez daha yüzüme çarptı çünkü. Doğum günü gibi oluyor bu tür günler, yıldönümü gelip çattığında bir yıl daha geçti diyor insan…

28 şubat darbesi konusunu, o süreçte yaşanan zalimliklerden, millet iradesinin tankların paletleri altında ezilmesinden, zalim darbecilerden ve onların çanak yalayıcı yandaşlarından bahsetmek için açmadım. Bu malumunuzdur ve inanıyorum ki bu yazıyı okuyan kimse darbe yandaşı değilse yaşananların net bir zalimlik örneği olduğunu kabul ediyordur.

Benim derdim çocukluğumla, takıldı peşime yine bu gece…

Ne yapsam, ne anlatsam kabullenemiyor bu değişimi.

“Kan kardeşlik” ne oldu?

Sahi ne oldu ilk kan kardeşine?

Kimdi o hatırlıyor musun?

Soruları çoğaltıyor çocukluğum… Soru işaretlerinin kancaları beynime batıyor, yüreğimi kanatıyor kancaları soruların…

Ben cevapsız bıraktıkça lal oluyor tüm zamanlarım.

Miş li geçmiş bir hal alıyorum, yabancılaşıyorum kendime, başka biri anlatıyor ben dinliyorum gibi.

Vakitsiz bir gecede vakitsiz bir bölünmeydi bu.

Çocukluğumun beni rahatsız eden bu bölmeleri sizi de rahatsız etsin diye yazıyorum, siz de rahatsız olun bu değişimlerden.

Kaybolan her değer sizinde yüreğinizde karşılığını bulsun diye yazıyorum…

Çocuklarım “Sen ne yaptın?” diye sorduklarında en azından “etkisiz de olsa ben yazdım” diyebilmek adına yazıyorum.

Mahalle sayısı artan, evleri lüksleşen, arabaları trafiği felç edecek kadar çoğalan, şehirleşme oranı yükselen ve “şehirli” diye tabir ettiğimiz insan sayısı artan Siverek’te çocukluğumuza dair izler her gün biraz daha silikleşiyor.

Ve bu silinme karşısında ciddi rahatsızlıklar yaşıyorum…

Sizi de rahatsızlığıma ortak etmek adına soruyorum;

Sahi kimdi sizin ilk kan kardeşiniz?

[email protected]

Bu yazı 987 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum