Murat Başaran

Murat Başaran

[email protected]

Yağmur, Işık ve İl Olma Sevdası

05 Ocak 2011 - 22:00

Düzeni değişti dünyanın...
İklimi…
Bitki örtüsü…
Mevsimleri…
Şimdi düzeni değişen mevsimlerin, birbirlerine sıralarını devretmelerinden sonra alışageldiğim tuhaf bir hal içindeyim…
Dışarıda çiseleyen bir yağmur ıslatmakta aylardır ona hasret olan toprağı.
Toprak yağmura hasret, tohum toprağa. Toprak o damlayla çatlatacak bağrındaki tohumu.
Değişti düzeni dünyanın…
İnsanı…
Şehirleri…
Işıkları…
Şimdi geçmişinin karanlıklarını örtmek adına “ışıklandırılma çalışmaları” yapılıyor nazlı ve  yitik kentimde…
Dünyanın düzeni değişti…
Ama  değişmedi Siverek’in il olma sevdası… talebi… hasreti…
Çiseleyen yağmurla can bulmaya çalışan toprak misali ; her defasında doldurarak heybesine umutlarını çıktı yola Siverek.
Ve her defasında bir öncekinden daha yüksek bir sesle dile getirdi il olma talebini…
Şimdi çiseleyen yağmurun hüsranına uğrayarak iptal edilen bir SİVEREKLİLİK mitinginin gölgesinde devam ediyor bu haykırışlar…  Talepler…
“Siverek il olmak istiyor” diye bir film çevriliyor sanki, sokaklarında çocukluğumun…
öyle bir film ki  bu, hiç kötü adam kalmamış ortalıkta, herkes iyi, herkes “destek” veriyor bu filmin mutlu sonla bitmesi için.
Büyüyor talebi Sivereklinin, o kadar çok büyüyor ki ; talebi aşıp bir sevda haline geliyor, sevmeye korkar hale gelen yüreğinde insanımın.
Kimse “valimiz olsun” diye düşmüyor bu sevdaya.
Kimse “yeni bir bina inşa edilsin ve üzerine kalın harflerle ve en resmi altunî sarılarla “Valilik” yazılsın diye çıkmıyor bu yola…
1927 yılında net bir zalimlik örneğiyle GASP edilen il olma hakkımızın iadesi ve bu gaspla birlikte gelişmemize vurulan sektenin “HEYFINI” almak için çıkıyor bu yola Siverek halkı.
İlçe gömleğiyle birlikte  dayatılan ; eğitimde, sağlıkta, adalette geri bırakılmışlıktan, güçlünün zayıfı ezerek istediği zaman istediği yerde borusunu öttürme anlayışından, Siverek’in geçmişinin, bugününün ve geleceğinin ipotek altına alınması isteğinden kurtulup yeni bir başlangıç için çıkıyor bu yola Siverek halkı.
Geçmişimizin karanlığını örtmek adına yapılan “ışıklandırma çalışmaları”, çiseleyen yağmurun sokak lambalarının önünde oluşturduğu muhteşem görüntüyle birleşiyor bir an…
Bir an ışıkla konuşuyor yağmur.
Sanki, “Sen aydınlat! Ben temizleyeyim” diyor.
Gel el ele verelim ve bu şehri tüm karanlıklardan, tüm pisliklerden kurtaralım diyor sanki yağmur ışığa…
Sonra ışıkla yağmurun bu konuşmasını bastıran yeni sesler yükseliyor sokaklarında gençliğimin…
“Vekillerimiz eğer gerçekten bizi temsil ediyorlarsa, bulundukları partilerden istifa etme pahasına, Siverek’in il olma hakkının iadesi için çalışmalıdırlar.” diyor bir kardeşimiz…
Sonra…
“Eğer bugüne kadar verilen hiçbir vaat yerine getirilmemişse, önümüzdeki seçimleri boykot edelim. Bu durum il olma hakkının iadesi için güçlü bir adımdır ve bu adım atılırsa Siverek’in kazanımları olacaktır.” Diyor başka bir kardeşimiz…
Tüm yollar, artık basit bir memleketlilik tanımıyla açıklanamayan, Sivereklilik olgusunda kesişiyor…
Gelinen nokta artık kimin samimi olup kimin olmadığını ortaya koyma hassasiyetinde…
Tüm çözüm önerileri, artık laf kalabalığının değil samimi adımların atılması gerekliliğini savuruyor yüzlerimize…
Sonra bir ses daha… “Evde oturan ölür” diye fısıldıyor kulağıma.. -Evde oturarak bir şey elde edilmez diyor yani-
Yüzümüze savrulan tüm bu gerçekler ve kulağımızda yankılanan onlarca sesten sonra iki yol kalıyor Siverek halkına…
Ya samimi olduğumuzu gösterip pratik meydanlarına inelim… Yada evde oturup ölümünü bekleyelim il olma sevdasının…
Selam ve Dua ile…

Bu yazı 1079 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum