Xayyât el-Âmedî

Xayyât el-Âmedî

Xayyât el-Âmedî
[email protected]

Davette Tekfir ve Sakıncaları

15 Eylül 2021 - 18:10



Üsame b. Zeyd (ra) başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatır:

Hz. Peygamber bizi bir bölük askerle düşmana karşı göndermişti. Sabaha karşı baskın düzenledik. Ben hemen bir adamı yakaladım. Bu adam "Lailahe illallah/Allah'tan başka ilah yoktur" dediği halde onu öldürdüm. Bunun üzerine beni bir düşüncedir aldı. Dönüşte olayı Resûlullah'a anlattım. Hz. Peygamber:
-Kıyâmet gününde onun söylediği lâ ilâhe illâllah'ın elinden seni kim kurtaracak? deyince, O bunu kılıç korkusuyla söylemişti, cevabını verdim. Bunun üzerine Allahın Elçisi:

- Sen onun kalbini yarıp baktın mı? Lâ ilâhe illâllah'ı samimiyetle mi yoksa silâh korkusuyla mı söylediğini nasıl anladın? diye azarladı.
Hz. Peygamber bu azarını o kadar çok tekrar etti ki, keşke önceden Müslüman olmasaydım da bu olayla karşılaşmamış olsaydım diye temenni ettim (Müslim, İman, 41). 

Ehli sünnet akaid âlimlerinin iman tarifi mealen şöyledir: "iman kalbin tasdikidir. Dil ile ikrar dünyevi hüküm açısından gereklidir." buna göre (korkudan dahi olsa) kelime-i tevhidi söyleyen ve açık bir şekilde dinin temel esaslarından birini inkar etmeyenin dünyevi olarak Müslüman olduğuna hükmedilir. Kalp ile tasdik etmemesi tekfiri gerektirmez. Zira münafıklar bile peygamber tarafından Müslüman muamelesi görmüştür. Bunun yanında  Allah teala Kuranda şöyle buyurmaktadır "Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar" (Nisa 116) ayetten açıkça anlaşıldığı üzere şirk dışında işlenen günah ne kadar büyük olursa olsun (açıkça inkar olmadıkça) kimse bundan dolayı tekfir edilemez. Allah şirk dışında bütün günahları affedebilir. 

Peygamber'in (sas) tekfiri nehyeden bazı hadisleri ise şöyledir:
"Kim birini kafir diye çağırırsa yahut öyle olmadığı halde ey "Allah düşmanı" derse söylediği söz kendisine döner"(Müslim, İman, 27). 

"Mü'mine lanet etmek onu öldürmek gibidir. Bir mü'mini küfür ile itham eden onu öldürmüş gibi olur" (Buhârî, Eyman, 7).

"Herhangi bir Müslüman diğer bir Müslüman'ı tekfir ettiğinde, şayet o kâfirse diyecek yok. Aksi takdirde bizzat kendisi kafir olur" (Ebû Dâvûd, Sünnet, 15).

Bu hadisler yukarıda zikredilen usame hadisiyle birlikte değerlendirildiğinde, kelime-i Tevhidi söyleyen bir Müslümanın tekfir edilmesi, öldürülmesi kadar büyük günahtır denilebilir. Bununla birlikte davet hayatında esas olan cennete adam kazandırmaktır. Cehenneme adam göndermek değil. Tekfir ise direk cehenneme adam gönderme ameliyesidir.

Gerek selef âlimleri gerekse müteahhir dönem âlimleri olsun bu konuda çok hassas davranmışlardır. Ebu Hanife dinde külli bir kaide mesabesinde olan şu sözü söyler: "Tenzile (indirilenlere) iman eden te'vil'den (yorumdan) dolayı tekfir edilemez." yine ibni Abidin şöyle der: "bir kimsenin kafir olduğuna dair doksan dokuz, Müslüman olduğuna dair de bir delil olsa kâdî'nin (Hakimin) Müslüman olduğunu gösteren bir delil ile amel etmesi gerekir."

Alimleri bu hassasiyete sevk eden şey tekfirin sonucunun çok ağır olmasıdır. Mesela tekfir edilen kimsenin can ve mal güvenliği kalmaz, selamı alınmaz, kendisine selam verilmez, kestiği yenilmez, Müslüman bir kadınla evlenmesine müsaade edilmez, öldüğünde cenaze namazı kılınmaz, Müslüman kabristanına gömülmez, ahirette de ebedi cehennemde kalacağına hükmedilir. Tekfir edilen kimsenin maruz kalacağı bu dışlayıcı uygulamalar onun toplum hayatını mahveder.

Zikredilen uygulamalar gerçekten kafir olan kimseler içindir. Eğer hakikatte Müslüman olan biri tekfir edilirse tekfirci tarafından kendisine bu uygulamalar reva görülmüş olur. Tekfir edilenin maruz kalacağı uygulamalar dünyada bu şekilde olduğu düşünülüp ona göre dikkat edilmelidir. 

Tekfire kimin hükmedeceği konusuna gelince: Kişinin küfre düşüp düşmediğine kâdî hükmeder. Yani hem akide hemde fıkıh bilgisine derinlemesine sahip olan islam devletince görevlendirilen kâdî'nin işidir. Dolayısıyla İslami bir sistemde hakkı ve haddi olmayan bir kimsenin birini tekfir etmesi durumunda tekfir eden yakalanır. Durumuna bakılır. Gerektiğinde tekfirciye tazir cezası da uygulanabilir.

Bu yazı 834 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum