SİVEREK İKRA-DER NASIL ÇALIŞIYOR

Sinan Yarıcı/ SiverekGazeteci Sinan Yarıcı tarafından Siverek İkra-Der yöneticilerinden Mühittin Bakan ile yapılan dernek yardım çalışmaları hakkında röportaj

SİVEREK İKRA-DER NASIL ÇALIŞIYOR
11 Eylül 2009 - 08:09
Sinan Yarıcı: Hocam derneğiniz hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?

Muhittin Bakan:  Derneğimiz bildiğiniz gibi merkezi Siverek’te  bulunan kısa adı Siverek İKRA –DER’dir. Siverek İKRA  DERNEĞİ  Siverek ilçemizde faaliyet yürüten bir dernek olup ilçemizin muhtaç ailelerine yardım ve eğitim amaçlı kurulmuştur. Bütün faaliyetini bu doğrultuda sürdürmektedir.

Sinan Yarıcı; Derneğinizin yapısı hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Mühittin Bakan:  Derneğimiz komisyon usulüyle çalışmaktadır. Bu komisyonlardan bir kaçının ismini ve faaliyet alanları zikretmek gerekirse,
Örneğin, Yardım Dağıtma Komisyonu: Bu komisyonun görevi,  derneğimize gelen yardımları dernekte adresleri belli olan muhtaç ailelerin adreslerine gönüllü olan bir vatandaşın arabası ile her bir Aileye uygun görülen miktarda ulaştırmaktır.
Yardım kabul etme komisyonu da gerek vatandaşın kendisinin getirdiği,  gerek derneğimize haber vererek yardım kabul etme komisyonu üyelerimizin aldıkları adresten bağışı alıp derneğimize getirir.
Muhtaç aile tespit komisyonu: Bu komisyon da gelen muhtaç aile bilgisini alır, yerinde aileyi ziyaret ederek muhtaçlık durumunu tespit eder. Eğer aile gerçekten muhtaç ise muhtaç aile formundaki muhtaçlık derecesine  göre kayıt yapar. Muhtaç aile formunda üç aşamalı fakirlik haneleri bulunmaktadır.1. derecede muhtaç 2. derecede muhtaç 3. derecede muhtaç. Dediğim gibi tabiî ki en önce müracaat eden ailenin muhtaç olup olmadığına ciddi bir araştırma yapılır. Ondan sonra muhtaç ise , birinci, ikinci ve üçüncü   dereceden hangisine dahil ise ona göre yardıma tabi tutulur.

Sinan Yarıcı: Hocam size bir vatandaş gelip dese ki ben sizin muhtaç olduğunu tespit ettiğiniz ailelere yardım yapmak istiyorum bu hayır sever kardeşimize nasıl yardımcı olursunuz?

Muhiddin Bakan : Bu önemli sorunuza şöyle cevap vereyim; biz böyle bir kardeşimizi şu şıklarda muhayyer bırakıyoruz.Birincisi elimizde bilgileri olan muhtaç aileden birinci derecede muhtaç olanlarına olmak üzere bağışı alır üyelerimiz veya gönüllü üyelerle götürüp teslim ederek yardımcı oluyoruz. İkincisi, bağışı yapan vatandaşla beraber üyelerimiz bağışı alıp adrese teslim ederler.üçüncüsü de muhtaç ailenin adresini bağışı yapan kardeşimize teslim eder kendisi götürür fakire teslim eder.Yeni bir uygulama daha başlattık varlıklı aile ile muhtaç aileyi birbirleri ile tanıştırıp artık düzenli azda olsa aylık olarak düzenli bağışlar yapmak suretiyle yardımcı oluyoruz.bu nakit de olabilir aynide olabilir.Eğer nakit ise o muhtaç aileden yardımı alacak olan şahsa bankada bir hesap açarak varlıklı hayır sahibine fakire açılan hesap numarasına gücü nispetinde nakit yatırır.Bu biraz daha sağlıklıdır sanırım.

Sinan Yarıcı:
Peki hocam aileleri birbiriyle görüştürseniz sizin derneğinizin fonksiyonu ne kalıyor ki?

Muhiddin Bakan : Biz o zaman asıl amacımıza ulaşmış oluyoruz. Çünkü hedeflediğimiz amaç Allah azze ve cellenin rızasını kazanmak ve fakirin ihtiyacının giderilmesidir. Allah rızası da sadaka ve yardımlarda gizli olanındadır.

Sinan Yarıcı: Hocam elinizde muhtaç olan ailelerin sayısı hakkında bilgi verir misiniz?

Muhiddin Bakan: Toplamı hakkında kesin bir şey söyleyemem. Çünkü her gün artmaktadır. Bir kaç yüz ailenin bilgisi bizde bulunmaktadır. Bize başvuruda bulunan tüm ailelere henüz yardım ulaştıramamışız.Elimizdeki imkanlarla birinci derecede muhtaç olanlara ancak ulaştırabiliyoruz, hatta onlara da istenilen seviyede olmuyor bazen.

Sinan Yarıcı:
Hocam gerek yardım dağıtmada gerek muhtaç tespitinde bulunurken çok ciddi şeylerle karşılaşıyor musunuz?

Muhiddin Bakan:
Sinan bey öyle bazı aileler var ki gidip görmekle ancak anlaşılır hiç kimsesi bulunmayan yaşlılar vardır. Ne bir gelirleri var nede bakanları var. Bazen böyle aileleri gördüğümüz gün ciddi manada huzursuz oluyoruz, Müslümanlığımızdan utanıyoruz. Çünkü peygamber (a.s.) “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” Hadisi şerifince komşumuz açken tok yatamayız. Tok yatarsak O iftiharımız bizi ümmetinden kabul etmeyecek.Bazı genç bacılarımız hanım efendiler var ki üç beş çocuğuyla evinden çıkamayan ve o haliyle her hangi bir işle de meşgul olamayan bayanları düşününüz.hele birde ilkokul çağına gelmiş çocukları da varsa varın siz o ailenin ihtiyaçlarını ve haleti ruhiyelerini düşününü.Bu sadece ölümlede sınırlı değildir.beyi hasbel kader veya nisbel kader, ceza evine düşmüş böyle mağdure bir bayanın hele ailede çalışanı da yoksa durumu varın siz düşününüz.

Sinan Yarıcı ;
Peki hocam siz bunların hangisinin İslami ahlaka sahip olup olmadığını nasıl tespit edebilirsiniz.

Muhiddin Bakan;
Biz yardım götürürken ailenin muhtaç olup olmadığına bakarak yardım götürüyoruz.Hiçbir kimsenin ne sınıfına, ne ırkına nede inancına bakmaksızın yardımlarımızı dediğim gibi muhtaçlık sırasına göre yapıyoruz.Örneğin; haklı veya haksız beyi ceza evinde hükümlü yada tutuklu olan bir hanımefendinin kucağında birkaç çocuğuyla beraber yardıma muhtaçsa şimdi siz buna yardım yapmaz mısınız?  Kesinlikle yardım götürdüğümüz ailelerin hiç birisinin ideolojisine, inancına ırkına diline kültürüne bakmaksızın yardım yapmaktayız.

Sinan Yarıcı;
Hocam böyle zahmetli bir işe sizi sevk eden şey nedir?

Muhiddin Bakan;
Sinan bey insanımız meselelerin bir tarafına bakmakla yetinmiş. Muhtaç insanların bulunduğu bir yerde siz onların ihtiyaçlarını giderirken eh işte bir nafile hayır işlediğinizi veya biraz sevap almak peşinde gibi anlaşılıyor.halbuki biz Kur’anı kerime ve Hadisi şeriflere baktığımızda ise işin direkmen imanla islamla endeksli olduğunu görürüz. Kuran-ı kerim’de malikül-mülk buyururki: " Hesap gününü yalanlayanı gördün mü? o öyle kimsedir ki yetimi itip kakandır yoksulu doyurmağa da teşvik etmez o halde namaz kılanların vay haline.....”  der.(maun suresi)  Hadisi şerifte müminler üzerine şahit olarak gönderilen mefhari kainat şöyle buyurur: “kendi nefsiniz için sevdiğini kardeşiniz için sevmedikçe iman etmiş olamazsınız.” Dikkat ederseniz direkmen imanla alakalıdır. Yoksulu yedirmek öyle zannettiğimiz gibi ufaktan ve sıradan küçük bir hasenattan çok farklı anlatılıyor yani. Eğer kişi yoksulu yedirmeden namaz kılıyorsa ki namazda dinin emirleri içinde ilk sırada olduğu halde Allah’u teala yuh olsun o kişiye ki yoksulu yedirmeden namaz kılıyor.buradan tüm müslüman halkımıza seslenerek o yoksul ve yetimler siz olsaydınız varlıklı halkın size nasıl davranmanızı isterdiniz.....konuyu fizilala bırakalım! Dinin gerçek manada tasdiki dille söylenen bir laf değildir. Bilakis o kalpte yerleşen bir kuvvettir. Sahibinin hemen beşer olan kardeşlerine iyiliğe ve ihsana, muhtaçları korumaya ve himayeye sevk eder. Allah insanlardan söz söylemelerini değil, söylediklerini doğrulayan ameller yapmalarını ister. Aksi takdirde söylenen söz boştur ve değersizdir. Bu yüzden namazlarını gaflet içerisinde kılan o kişilerin ruhunda namaz tesirini göstermez. Ve onlar zekâtı men ederler. Kardeşlerine yardım etmeyi, iyilik yapmayı önlerler. Allah’ın kullarından hayrı men ederler. Eğer gerçek manada namaz kılmış olsalardı Allah’ın kullarına yardımı önlemezlerdi. İşte Allah katında makbul olan samimi ibadetin ölçüsü budur.Burada bir kere daha kendimizi bu akidenin hakikati ve bu dinin mahiyetiyle karşı karşıya buluyoruz. Ve görüyoruz ki, bir ayet namaz kılanları Veyl ile uyarıyor. Çünkü onlar gerçekten namaz kılmıyorlar. Ruhsuz birtakım hareketler yapıyorlar. Kendilerini samimiyetle Allah’a vermiyorlar. Riya için yapıyorlar yaptıklarını. Namazın tesiri kalplerine tesir etmediği için yaptıkları boşa gitmektedir. Hatta bu kötü bir cezayı gerektiren fena bir harekettir. 

Sinan Yarıcı:
Hocam sorularımızı yanıtladığınız için Allah Razı olsun. Çalışmalarınızda muvaffakiyet dileriz.



 
Bu haber 1926 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Şanlıurfa'da bir evde yaralı kızıl şahin ele geçirildi
Şanlıurfa'da bir evde yaralı kızıl şahin ele geçirildi
Harran Üniversitesi'nden Yapay Zekâya adım
Harran Üniversitesi'nden Yapay Zekâya adım