SİVEREK ÖZGÜR-DER BASIN AÇIKLAMASI
SİVEREK ÖZGÜR-DER BASIN AÇIKLAMASI
RAMAZAN AYI VE ÇAĞRIMIZ
Yüce Rabbimizin izniyle bir Ramazan ayını daha idrak etmek üzereyiz. Rabbimizin 2.Bakara Suresi 185. ayet ve başka ayetlerde açıkladığı üzere, tüm insanlığa bir yol gösterici olarak ve hakkı batıldan ayıran açık hükümler içeren Kuran, bu ayın içinde bulunan Kadir gecesinden indirilmeye başlanmıştır. Bu nedenle Yüce Rabbimiz 2.Bakara Suresi 183ten 187ye kadar olan ayetlerde ayrıntılı olarak açıklayarak, Ramazan Ayının gündüzlerinde oruç tutmamızı, yani yemeden içmeden ve cinsel münasebetlerden uzak durmamızı buyurmuştur.
Ramazan Kuranı Anlayarak Okuma ve Tefekkür Ayıdır
Yukarıda belirtilen ayet ve başka ayetlerden anlaşılacağı üzere, Ramazan ayı, Kuran ayı, Kadir gecesi de, Kuran gecesidir. Bu nedenle, Ramazan ayını ve Kadir gecesini idrak etmek demek, Kuranı anlayarak okumakla mümkündür.
Kuranı okumadan yada anlamadan sadece Arapçasını okumakla geçen Ramazan, hikmetine uygun geçirilmemiş ve ziyan edilmiş bir ramazandır. Bu nedenle, bu ay içinde hiç olmazsa Arapça ve meali ile Kuranı bir defa baştan sona okuyup bitirmek (hatmetmek) ve peygamberimizin hayatını baştan sona okumak, bu ayın idrakine vesile olabilecektir.
Kurandaki muhtelif ayetlerden ve peygamberimizin sünnetinden anlaşıldığı üzere, Ramazan ayı aynı zamanda içimizdeki her türlü manevi kirden arınma (tezkiye), hayatın anlamı üzerinde derin düşünme (tefekkür), dünyanın geçiciliğini bir kez daha idrak ederek asıl yurt olan ahrete hazırlanmaya dair bilinci ve azmi tazeleme ayıdır.
Sadece Oruç Tutmakla Müslüman Olunamaz
Ramazan ayının ve bu ayda tutulan oruçların yukarıda sayılan hikmetlere vesile olabilmesi için, şirk koşmadan sahih (doğru) bir imana, hayatımızın her anını kapsayan Salih (düzgün) bir amel halinde yaşayacağımız bir hayata ihtiyacımız olduğunu unutmamalıyız.
Nitekim 2.Bakara Suresi 177. ayette, sadece namaz kılmamın ahret kurtuluşu için yeterli olmayacağı bildirildikten sonra, kurtuluş için gerekli olan hususlar ayrıntılı olarak sayılmıştır. Bunlar şirk katılmamış sahih (doğru) bir iman, namaz, zekat, ihtiyaç sahiplerine şefkat ve yardım, ahdinde durmak, sıkıntı ve zarar anlarında yakınmadan sabretmek gibi hususlar olarak özetlenmiştir.
Bu hususları dikkate aldığımızda, namazımızdan orucumuza, giyimimizden örtünmemizden çalışmamıza, insanlara güzel davranmaktan kimsenin hakkını yememeye kadar; hayatımızın her anında ve alanında Rabbimizin rızasını kazanmaya çalışmamız durumunda; tutacağımız oruçlarımızın ve Ramazan ayının hikmetlerinden faydalanabileceğimizi görürüz.
5 vakit namazsız oruç olmayacağı gibi, yalan dolanla yaşarken oruç tutmakta olmaz. Haram olan şeylere bakarak oruç tutmanın bir anlamı olmayacağı gibi, bedenimizi Allahın emrettiği şekilde örtmemek giyinmemek suretiyle adeta yarı çıplak sokağa çıkarak oruç tutmamızın da bir anlamı olmayacağı açıktır.
İslami Hayat Bir Bütün Olup Parçalı Yaşanamaz
Nitekim 6.Enam Suresi 79. ayette, şirksiz tevhidi bir imanın, her türlü şirk unsurundan ve dünyevi amaçtan sıyrılarak bütün benliğimizle Allaha yönelmemizle mümkün olduğu bildirilmiş iken; 162 ve 163. ayetlerde ise, sadece namaz oruç hac gibi ibadetlerimizin değil, hayatımızın her anının ve alanının Allah rızası için olması gerektiği, Allaha teslim olmak manasına gelen İslamın ancak böyle gerçekleşeceği bildirilmektedir.
İslamın bir bütün olduğunu ve parçalar halinde yaşanmasının mümkün olmadığını unutmamalıyız. Zaten namazlarımızda sık sık okuduğumuz 107. Maun Suresinde, yetimi itip kakan, yoksulu doyurmaya teşvik etmeyenlerin namazlarının Allah katında geçersiz olduğu açık bir şekilde ifade edilmektedir.
Bu sureden anlaşılacağı üzere, en yakınımızdakilerden başlamak üzere, bütün dünyadaki tüm mazlumların ve mağdurların dertleriyle ilgilenmek, acılarını paylaşmak, acılarının hafifletilmesi ve yaralarının sarılması için azami gayret sarf etmek, Müslümanlığımızın olmazsa olmaz şartlarından, Ramazan ayına ve oruçlarımıza gerçek anlamını kazandıran amellerdendir.
Aç ve Zulüm Altında Kıvranan Komşusuna Sırtını Dönerek Oruç Tutmak Anlamsızdır
Suriye kıyamının başladığı Mart 2011den bu yana geçen 27 ayda katil Esed ve şebbihaları ile işbirlikçisi İran ve Hizbullahça katledilenlerin sayısı 100.000e yaklaşmıştır. Hapishanelerde sürekli işkence ve tecavüze uğrayanların sayısı bile belli değilken, binlerce kız ve kadına tecavüz edilmiştir.
Komşusu açken tok yatan bizden değildir buyurmuştur peygamberimiz. Peki, bütün Müslümanlar kardeş olduğuna göre, yakın yada uzaktaki kardeşlerimiz, bırakın açlığı, can ve namus emniyetinden yoksunken, sinek öldürülür gibi Müslüman öldürülür, namusları kirletilirken; bizler huzur ve mutluluk içinde Ramazanı idrak edebilir, oruçlarımızı tutabilir miyiz?
Bu zulümleri engellemek, açlık ve mağduriyeti gidermek için elimizden gelen tüm gayreti göstermeden, Suriyede sanki hiçbir sorun yokmuş gibi sırtımızı dönerek tutacağımız oruçlar oruç olur, Allah katında kabul görür mü? 107.Maun Suresinin mealini bir kez daha okuyarak bu soruya cevap arayalım.
Zulme Sessiz Kalmak En Büyük Günahlardandır
Hayır, Suriyede her gün onlarca Müslüman zalim Esed diktatörlüğünce katledilirken, Uzak doğuda Burmada Budist putperestlerce Arakan Müslümanları katledilir, kızlarına tecavüz edilir, diri diri yakılırken; Filistin ve Kudüs Siyonist İsrail devletince işgal altında tutulur, her geçen gün Müslümanlara ait topraklar adım adım gasp edilirken ve Filistinli Müslümanlara türlü acılar çektirilirken, Doğu Türkistanda Çin zulmü devam ederken, şu günlerde Mısır da Halk iradesine Darbe yapılarak üstüne birde Mısır Halkı katledilirken, hiçbir şey yokmuş gibi; gönül rahatlığı içinde bir ramazan geçirmek, 107. Maun Suresinden de anlaşılacağı üzere, Allahın razı olacağı bir İslam ve oruç tutmak değildir.
Saydığımız ve sayamadığımız haksızlık, zulüm, katliam, tecavüz ve işkencelere, elimizdeki tüm imkânları kullanarak müdahale etmezsek, ne namazlarımız, nede oruçlarımız Allah katında itibar görmez ve kurtuluşumuza vesile olamaz.
Bu Yıl Fitre Ve Zekâtlarımız Mağdur Ve Mazlum Suriyeliler İçin
Bu nedenle, Suriyede, Burmada, Filistinde, Hindistan işgal ve zulmü altındaki Keşmirde, Rusyanın işgal ve zulmü altındaki Kafkasyada, Çinin işgal ve zulmü altındaki Doğu Türkistanda ve başka yerlerde bulunan mazlum ve mağdur Müslüman kardeşlerimizi hatırlamak, onlar için dua etmek, onların derdiyle dertlenmek, acılarını kendi acımız gibi hissetmek, fıtır sadakası, zekat ve fazladan yapacağımız infaklarımızı İHH ve diğer yardım kuruluşları vasıtasıyla onlara yönlendirmek, onların derdini diğer Müslümanlara anlatıp hatırlatarak kamuoyu oluşturmak gibi faaliyetlerde bulunmak; Ramazanımızın ramazan, orucumuzun oruç olabilmesi için mutlaka yapmamız gereken kulluk görevlerimizdendir.
Bilhassa Suriyede mazlum ve mağdur kardeşlerimizin yaralarına az da olsa merhem olabilmek, mağduriyetlerine karınca kararınca yardımcı olabilmek için bu yıl ki fitre ve zekâtlarımızı Suriyeye gönderelim.
Fitre ve zekatlarını Suriyeli mazlumlara göndermek isteyenler, İHH.nın http://www.ihh.org.tr internet adresinden ve 533 725 71 74 nolu telefondan ayrıntılı bilgi alabilirler.
Hicri Kameri 1434 Ramazan ayının halkımıza ve bütün İslam ümmetine manevi hayırlara bereketlere vesile olmasını, İslami dahi iyi anlama ve yaşamımıza, mazlum ve mağdur Müslümanların ve tüm ezilenlerin acılarının hafiflemesi ve kurtuluşuna, tüm dünya Müslümanlarının yeniden ümmet ve kardeşlik bilincine erişmesine ve tüm Müslümanların ahret kurtuluşuna vesile olmasını Yüce Allahtan niyaz ediyoruz.
FACEBOOK YORUMLAR