Siverek'teki STK'lardan Kürt Açılımına Tam Destek

Siverek'te faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşları yapmış oldukları basın açıklaması ile Hükümetin Kürt Açılımına tam destek verdi. 

Siverek'teki STK'lardan Kürt Açılımına Tam Destek
26 Eylül 2009 - 18:28
ŞANLIURFA- Hükümet tarafından son günlerde başlatılan demokratikleşme süreciyle ilgili olarak Siverek’te faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşları tarafından basın açıklaması yapılarak hükümetin demokratik açılımına tam destek verildi. Basın açıklamasına başta Siverek’i Vilayet Yapma ve Kalkındırma Derneği, Siverek İkra Sosyal Yardımlaşma Ve Dayanışma Derneği, Siverek Özgür-Der Temsilciliği, Siverek Kuyumcular Derneği, Siverek Gıda Maddeleri Odası Başkanlığı, Eğitim-Birsen Siverek Temsilciliği, Memur-Sen Siverek Temsilciliği, Sağlık-Sen Siverek Temsilciliği, Siverek Feneri Yardımlaşma Derneği, Diyanet-Sen Siverek Temsilciliği, Marangozlar Esnaf ve Sanayi Odası Başkanlığı katıldı. Yapılan Basın Açıklamasında;           

DEMOKTARATİK AÇILIM BASIN AÇIKLAMASI


Son günlerde, hükümet tarafından başlatılan demokratikleşme süreciyle ilgili görüşlerimizi kamuoyuyla paylaşmak ve açılımın gerekliliğini ispatlamak için, aşağıda isimleri belirtilen sivil toplum kuruluşları olarak kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

 Ülkemizde acil çözüm bekleyen sorunların başında, kendi öz vatandaşlarına yönelik gerçekleştirilen haksızlıklar gelmektedir. Bu haksızlıklar, Türkiye’de demokrasinin pekişmesi ve olgunlaşmasının, toplumsal uzlaşma ve barışın tesis edilmesinin önündeki en önemli ve en büyük engeldir.

Bir devletin içerisinde elbette ki ayrı diller, ayrı dinler ve ayrı ırklar bulunacaktır. Bu farklılıklar milletin temel taşlarıdır. Bunları eşit muameleyle ayakta tutmak devletin görevi iken,  bunları tek tip bir zihniyet anayasasıyla yönetmek ise  bölücülüğün temelidir.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana devlet ve toplum Tek Tip İnsan mantığına bağlı inkârcı mantıkla yönetildi. Bu süreç boyunca yürürlükte olan anayasa ve yasalar aynı mantıkla yapıldığı için Türkiye’deki demokrasi sorunu giderek büyüdü. Devlet dairelerinden, okullara, iş yerlerinden sokaklara ve hatta evlere kadar egemen resmi ideoloji olan Tek Tip İnsan mantığı adeta zihinlere enjekte edildi.
Netice olarak da Türkiye Cumhuriyeti devleti ciddi bir demokratikleşme sancısı çekmeye mahkûm edildi. Bu toplum mühendisliği anlayışı ile tek tip kimlik oluşturmaya çalışan mantık günümüzde iflas etmiştir artık.
Şuna inanıyoruz ki; “demokratik açılım” adalet temeli  ile işletilirse sonuca ulaşıp bir toplumsal barış ortamı yaşanabilir. Kimliği, kültürel bağı, inancı ne olursa olsun sorunlarla yaşamak zorunda bırakılanların önce insan olduğunu unutmamalıdır.
“Kürt Sorununun çözümü için demokratik açılım” denilerek toplum ciddi bir beklenti içine sokulmuşken, Kendini devletin “asli sahibi” sayan zihniyetin yaptığı milliyetçi kışkırtma yeni acıların yaşanmasından başka hiçbir şeye hizmet etmeyecektir. Devletin Kürt yurttaşlarımızın kimliğini, kültürünü, dilini tanıması ve sorunu evrensel insan hakları bağlamında adil  çözüme kavuşturması “bölünme” yerine daha içtenlikli bir birliği sağlar. Kaldı ki; Kürt meselesi sadece bir kimlik ve kültür sorunu değil, toplumumuzun her kesimini derinden yaralayan, toplumsal travmalara yol açan bir sosyal psikoloji niteliği de yansıtmaktadır. Çeyrek asrı bulan çatışmalı ortamın meydana getirdiği derin toplumsal travma, insanların günlük yaşamına kışkırtılmış şovenizm ve sorunların çözümünde şiddet kullanmayı hak bilmek gibi tamiri zor tahribatlar yapmıştır. 
Sorunun çözümünde öncelik toplumun tüm kesimlerine güven verecek bir politik tutumdur. Hükümet sorunun çözümünde izleyeceği politikaları şeffaf ve anlaşılır bir yöntemle uygulamalıdır.
   Demokratik açılımı; doğal hakların iadesi, sonucunu ise birlik ve beraberlik olarak görüyoruz. Demokratik haklara dayanmaktan endişe etmeyen, kendisine güveni olan bir Türkiye istiyoruz. Hakların gaspı düşmanlığı yok etmez, düşman üretir. İnanç ve insan haklarına engel olmaktan endişe edilmemeli, saygılı olmaktan övünç duyulmalı. Haklara saygı duyan rejimlere toplumların saygı duyacağı bilinmelidir.
Bizler sivil toplum kuruluşları olarak demokratik açılımı destekliyoruz. Artık hataların bedelini analarımızın ve milletimizin ödememesini istiyoruz."
Şiddet politikalarından ısrar anlayışı; büyük acılara neden olmuştur. Bu süreç; kırk binden fazla insanın yaşamını yitirmesine, dört binden fazla yerleşim yerinin boşaltılmasına, tabiatın tahrip edilmesine, psikolojilerin bozulmasına, yaklaşık üç milyon insanın kendi ülkesinde mülteci konumuna düşmesine yol açmıştır. Kürt sorunu nedeniyle yaşanan silahlı çatışmalarda, artık hiç kimse ölsün istemiyoruz, insanlar yerinden yurdundan edilmesin, dağlarımız çiçeklensin, ormanlarımız gürleşsin. Sorunlar diyalog ve toplumsal uzlaşma ile çözülsün istiyoruz. Savaş ve çatışmalı süreçlerin; yolsuzluklara, çeteleşmeye, savaş ve silah rantçılarına, karanlık ve derin ilişkilere hizmet ettiği unutulmamalıdır”

Tüm devlet erkanı,  partiler ve barışa katkı sağlayan tüm kurumlar büyük bir özveriyle ve güvenle, önemli bir halk ve medya desteğini de arkalarına almışken, bu süreçte bizde üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu ve desteklediğimizi bir kez daha tekrar ediyoruz. Bu açılım süreci, dönüşü olmayan bir süreçtir ve başka bir seçeneğimizde yoktur.

Bu haber 1920 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x