Modern çağ, insanı özgürleştirdiğini söylerken aslında onu yalnızlaştırdı. “Bağımsız birey” düşüncesi, ilk bakışta cazip görünse de, insanı toplumsal bağlarından kopardı. Aile gibi kadim bir kurum da bu anlayıştan derin biçimde etkilendi. Artık aile, dayanışma ve sadakat üzerine kurulu bir yuva olmaktan çıkıp iki özerk bireyin geçici ortaklığına dönüşüyor. Bugün sıkça duyulan “Kimseye muhtaç olma, kocanın eline bakma.” gibi sözler, iyi niyetli görünse de aileyi ayakta tutan dayanışma ruhunu zayıflatıyor. Ekonomik özgürlük, modern hayatın kutsalı hâline gelirken; sevgi, merhamet ve sadakat gibi manevi değerler ikinci plana itiliyor. Oysa evlilik bir çıkar ilişkisi değil; karşılıklı saygı ve rahmet üzerine kurulu bir bağdır. Asıl mesele ekonomik eşitlik değil, fıtratın inkâr edilmesidir. Allah, aileye belli bir denge yerleştirmiştir. Kur’an’da erkeğin koruyucu, kadının ise huzur kaynağı olarak tanımlanması, bu dengenin bir göstergesidir. Bu rollerin sorgulanması ya da değiştirilmesi, aile içindeki uyumu bozmaktadır. Roller karıştığında, huzur da sessizce kaybolur. Bugün toplum, aileyi korumak için seminerler, projeler ve kampanyalar düzenliyor. Fakat sorun daha derindedir: Zihinlerdeki bakış açısı değişmedikçe bu çabalar kalıcı bir sonuç vermez. “Ben ne istiyorum?” sorusu, yerini “Allah benden ne bekliyor?” sorusuna bırakmadıkça, modern bireycilik her evin içine sızmaya devam edecektir. Aile, sadece iki insanın bir araya geldiği bir kurum değil; Allah’ın rahmetinin ve sevgisinin tecelli ettiği kutsal bir sığınaktır. Bu bilinç yeniden yerleşmedikçe, ne toplumsal huzur sağlanabilir ne de insan ruhu gerçek anlamda dinginliğe kavuşabilir. Gerçek özgürlük, insanın yaratılış gayesine uygun yaşamasıyla mümkündür. Gerçek mutluluk, kadir-i mutlak olan Zülcelâli ve’l İkrâm’a kullukla elde edilir. Fıtrattan uzaklaşan her anlayış, her fikir, insanı hem içsel hem toplumsal yalnızlığa ve felakete sürükler. Gerçek özgürlük, insanın kendi hevâ ve arzularının peşinden gitmesi değil, Allah’ın koyduğu fıtrî dengeye teslim olmasıdır. Modern çağ bireye özgürlük vaad ederken, onu yalnızlığa ve huzursuzluğa sürükler; Oysa kalıcı mutluluk, Allah’ın çizdiği sınırlar içinde yaşamayı, ailede merhamet, sadakat ve paylaşımı yeniden ihya etmeyi başarmakla mümkündür.
FACEBOOK YORUMLAR