Başarılı siyaset ve siyasetçinin hikâyesi ne olmalı

26 Eylül 2021 - 14:54


Siyasetin temel gayesi ne olmalıdır. Siyasetçi toplumun değer yargılarına; tarihine, kültürüne, inancına saygılı olmalıdır. Allah’a inancı tam ve samimi olmalıdır. Çünkü Allah’a nankörlük yapan, kula daha kolay nankörlük yapar ve sözünü tutmaz. Piyasa da böyle siyasetçiler var mı? Var.

Dün Türkiye'de siyasetçinin çıkış hikâyesi; ülke de vesayeti kaldırmak, aksayan, laçkalaşan, bozulan sosyal yapı taşlarını yeniden yerine koymaktır.

Yüce Allah, toplumlara Peygamber gönderirken, toplumda bozulan sosyal düzen ve adaletin tekrar yeniden inşasının sağlanması için koyduğu kuralları tekrar insanlara hatırlatmak ve insanlarında bunların gereğini yapmakla mükellef kılmıştır. Yüce Allah; dönem, dönem gönderilen Peygamberler vasıtasıyla kullarına emirlerini tebliğ etmişti.

Bugün artık Peygamberlerin gelmeyeceğine göre; sosyal düzeni kim kuracaktır. Allah’a inanmış insanlar, bunun mücadelesini en iyi bir şekilde tebliğ ederek verecektir. Bugün siyasetçinin amacı bulunduğu toplumun refah seviyesini yükseltmek ve adaleti tesis etmektir. Bununda getireceği sorumluluklar uygulamada kendini göstererek halkın güvenini kazanacaktır. Yani kul hakkı: yenilmeyecek, yediremeyecek, hiç kimseye ayrıcalık tanınmayacaktır.

Ekonominin olumlu yönde gelişmesi için gerekli girişimler yapılmalı ve bu konuda samimiyet sınavını geçmelidir. Bugün siyasetin en büyük hikâyesi saydıklarımızdır.  Ak Partinin en büyük hikâyesi, zulme uğrayan inançlı kesim ve başörtü mağdurları ve haksızlığa uğrayan insanların haklarını iade etmek, adaleti tesis etmek ve bunun dışında 3Y ile mücadeleyi sonuna kadar götürme hikâyesi ülkeyi ve Ak Partiyi bugüne kadar getirdi.


Her doğan, büyür, gelişir ve sona doğru yaklaşır. Siyasilerde yeni hikâyeler peşinde halkı inandırarak güvenini kazandıracak yeniden dirilişe geçerlerse toplumu peşinde sürükleyebilirler.

Bugün yerel yönetimlerde Belediye başkanlığına baktığımızda çoğu babasının çiftliği gibi kullanmakta, bazen eş dostla doldurmakta, bazen de istediği adamın işine son vermekte ve istediğini de almakta vicdanen sıkıntı çekmezler.  Yerel yönetimlerin bu icraatlarıyla bir hukuk devleti değil de bir derebeylik düzenini hatırlatıyorlar. Bu icraatlarıyla Türkiye toplumuna güven vermediği gibi de kentlerinde refah seviyesinin yükselmesinde ön ayak olamazlar. Dün Yerel yönetimlerde ki yapılan seçim esnasında verilen yeminlerin bugün tam tersini gerçekleştirmektedirler. Bütçelerin bu halktan toplandığını unutanlara sesleniyorum. O paralar; yeri yerinde harcansın diye, halk sizleri o makamlara getirmektedir. Yeri, yerinden harcanmayan paraların hesabı ağır olur. Belediye ve diğer yöneticiler olsun burada kendinizi aklayabilirsiniz. Allah’ın mahkemesinden hiç kimse kendini aklayamaz.

Bu millete güvenmeyenlerin bu milletin onlara verebileceği hiçbir şey yoktur. Dün Nurettin Demirbağ’ı saf dışı edenler, ülkenin geleceğini ipotek altına aldılar. Başkasına kul köle ettiler. Bugün Selçuk Bayraktar'ı teknolojiyi kullanarak, önünü açmasını sağlayan irade; Ülkenin bağımsızlığına ve güçlenmesine atılan en büyük adımdır. Bu devam ettikçe diğer gelişmeler arka sıra gelecektir. Teknoloji ürünlerinin dış pazara açılmasıyla ihracatımızın bugünün 10 katına çıkmasını sağlayacaktır. Diğer tarafta teknolojide gösterilen başarının tarımda da, sağlıkta ve temiz toplum oluşmasında da Selçukların yetişmesini sağlayacak ve ekonomide gelişmeler kendini gösterecektir. Yeter ki siyaset kendini yenilesin, siyasetin ulvi hikâyesi biterse, ülkenin de gelişmesi ve güçlenmesi biter.

Bu yazı 465 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum