Bir hadisin ışığında kibir

04 Temmuz 2022 - 17:25

İslam’ın temel amacı Rabbani bir ahlakla insanları eğitmektir.  İşte o zaman toplumu meydana getiren bireyler arasında ilişkiler hakka dayalı olarak gelişir. İnsanlar eylem ve söylemlerinden Allah rızasını gözetirler. Bu ahlak üzerinde bulunan bireylerden oluşan toplum, gerçek anlamıyla medeni bir toplum olarak tanımlanır. Böyle bir topluma ulaşmak için Kur’an ve Hz. Muhammed (SAV) hadis şeriflerinde yapmamızı istediği eylem ve söylemler olduğu gibi yasakladığı eylem ve söylemler de vardır. Toplum olarak işlerimiz buna göre yaptığımız zaman hem dünya da ve hem de ahirette istediğimiz huzur, güven ve mükâfata ulaşma ümidimiz olacaktır.

Toplumun huzurunu bozan hasletlerden biride kibirdir. Kibir toplumun fertleri arasında kin, husumet gibi kötü hasletlerin insanların yüreğinde yeşermesine sebebiyet vermesidir. Bu da insanlar arasında kardeşlik duygularını yiyip bitirir. Yerine kin öfke ve buna benzer kötü haslet tohumlarını bireylerin yüreklerine ekerek yeşermesine sebebiyet verir.

Kibir, gurur ve büyüklük gibi hasletler. Allah’a mahsustur. Kim ki bu hasletleri dışarıya izhar ederse Allah’a karşı düşmanlık yapmış olur.  Allah’ta intikam sahibidir. Kendi sınırlarını ve haddini aşan kuldan da intikamını alır.

 İnsan neyle kibir yapar.  İnsanoğlu nefsine ve şeytani vesveseye kapılarak kibir yapar. Kibir: İlimle, zenginlikle ve ya da başka Allah’ın kendisine verdiği nimetlerine karşı tevazu ve şükrü eda etmesi gerekirken, cehaleti ağır basarak insanlara karşı o nimetlerle kibir yapar. Aslında Allah’ın kendisine verdiği malın zekâtını verip şükür etmesi gerekirken, o malla kendini diğer insanlardan üstün görme cehaletine kapılır. Şeytan kendisini Hz. Âdem ‘den üstün gördüğü gibi oda kendisini diğer insanlardan üstün görür. Bunu tavır ve davranışlarıyla insanlara sezdirmeye çalışır. Kibrin en kötüsü de ilim adamın kibridir. Yüce Allah’ın bir nimeti olduğunu unutarak, bununla şeytan gibi kendini diğer insanlardan üstün görmesidir. Bunun durumu yukarıdaki hadiste de ifade buyurduğu gibi zalimlerin mevkii’ne çıkmış olur.

Bu tür şeytani tuzaklardan kurtulmak için Allah’ın vermiş olduğu mal, ilim, makam bunlar Allah’tan bize verilen bir nimet olduğunu düşüncesiyle hareket etmeliyiz. O zaman kibir cehaletine kapılmayacağız. Verilen bu nimetlere karşı Allah’a şükür edeceğiz. O nimeti veren odur. Emirlerine uymak zorundayız. Aksi takdirde fıtrata uygun hareket etmemiş oluruz. Şeytanın yolunu takip etmiş oluruz ki Allah muhafaza o yolun sonu cehennemdir. Allah bizleri şeytanın yolunu takip ederek kibre kapılanlardan eylemesin.

Bu yazı 348 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum