Birer halk üniversitesi durumunda olan ibadethanelerimiz

21 Şubat 2022 - 11:10

Bugüne kadar birçok ibadethanelerimiz yapımı, döşemesi halk tarafından yapılmış ve yapılmaktadır. İbadethaneler; başlıkta da yazdığım gibi halkımızın beş vakit namazını camide kılmaları ve buralarda halka dini bilgiler, İslam ahlakını öğretilmesi toplumsal barışa katkı sunmaktadırlar. Toplumsal görevleri ifa etmektedirler. Bugün toplumları yok eden, sosyal düzeni bozan, ahlaksızlığın yaygın hale gelmesini sebebiyet veren; uyuşturucu bağımlılığı, içki, kumar gibi kötü alışkanlıklar olmaktadır. 

Böyle bir ortamda bu ibadethanelerimizi aktif hale getirmek devletin aslı vazifesidir. Bu vazifeyi ifa etmemek ise toplumu kötü niyetli insanlara bırakmak demektir. İnsanların güvenilir ve dürüst bir şekilde yetişmesi ve buna devam etmesi, samimi olarak aldığı dini bilgilerin büyük katkısı vardır. Gençler küçük yaşta aile terbiyesi alır. Aile de genel olarak İslami ahlakı ve dini bilgileri camilerde almakta ve bu bilgileri de çocuklarına aktarmaktadırlar. Bir insan Allah’ı tanımazsa, insanın öldükten sonra dirilme ve hesaba çekileceği günü, helal, haramı ve kul hakkını bilmezse o insandan her türlü kötülük beklenebilir. Onun için devletin görevlerinden biri ve önemlisi; vatandaşların maddi ve manevi ihtiyaçlarını gidererek, toplumsal mutluluğu ve huzuru sağlamaktır.


Ancak ibadethanelerimize gerekli öneminin verilmediği ya da anlaşılmadığı düşünüyorum. Çünkü bu kadar toplumsal hizmeti ve huzuru sağlamada katkı sunan bu camilerimizin kışın ısınma, yazın serinlemek için ödenek gönderilmiyor. Bazı camilerimiz buz gibi, bazıları da yarım ısıtmayı halk tarafından sağlamaktadır. Bu da halkın camilere gitmemeye neden teşkil edebilir. “Soğuktan hastalanacağıma camiye gitmezsem de olur.” diye insanın aklına böyle düşünceler gelmektedir. Bu düşünce yaygın hale gelirse, işte o zaman devlet korkmalıdır. Her insanın başına bir bekçi dikemeyeceği gibi, Allah korkusu taşımayan insanlarında, iki göz, görmezse her şeyi yapabilecek bir karaktere sahip olurlar. Bir toplumun çöküşü; inancına ve kültürüne olan güvenini yetirmekle başlar.

Bir Belediye Başkanın bir yemeğine 47 bin harcanabiliyorsa ve bir siyasinin bir gecelik Otel parası da yüz bin verilebiliyorsa; milyonlarca insanların faydalandığı bir ibadethaneye ısınma ve soğutma ödeneğini rahatlıkla verilebilir. Ayda bir ısınma ve soğutma içinde bir kota koysa olmaz mı?  Bu kota bugünkü şartlarda 300 Tl ile 500 TL arası bir miktarı belirlenebilir.  Bence Devlet için fazla bir para değildir. Çünkü bu hizmeti hak ve halkı için ve kendi idaresi için yapılmış olacaktır.

Halk zaten cami yapımında dininin gereği olarak yardımlar yapmaktadırlar. Atanan İmamlar da devletin memurlarıdır. Onları fazla da milletten para toplatmasına mecbur bırakmamak lazımdır. Bu durum halkın camiden ve imamdan soğumasına sebebiyet verir. Halkın nazarında İmam’ın da ağırlığı kalmaz. Vaazların etkisi de bazı insanların gözünden azalabilir.

Bence Diyanet Başkanı da, ilgili makamlara uygun bir raporla bildirerek imamlarımızı ve halkımızı bu sıkıntı da kurtarabilir inancındayım. Hem de imamlarımız görevlerine daha iyi bir şekilde icra etmesine vesile olacaktır.

Bugün diyanet tüm kadrolarıyla etkin bir şekilde çalışırsa, dini kötüye kullanmak isteyen örgütlere ekmek kalmaz,  milletimiz de kötü niyetlilere aldanmamış olur. Fetö gibi bir örgüt de oluşmaz, ancak diyanet görevini; inancı doğrultusunda gereğini yapmazsa, insanların dini duygularını istismar eden çok olur.  

Yarın bir başkası da çıkabilir. Ama halkımıza Kur’an ve hadis ışığında dini bilgiler verildikçe, aydınlatmaya devam edildikçe, halkımız başka guruplara kanmayacaktır. Bu da devletin aslı görevi olmalıdır. İnanıyorum ki İbadethanelerimize ve imamlarımızın yetişmesinde, görev yapmalarında, gerekli önemi vererek ibadethanelerimizi çekici hale getirerek birer halk üniversitesi haline getirmesini temenni ediyoruz.

 

Bu yazı 513 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum