Mustafa Sarıgül'ün iddiaları çok konuşulacak

11 Haziran 2021 - 12:56

Mustafa Sarıgül’ün iddiaları çok konuşulacak

Mustafa Sarıgül’ün konuşmalarını 9 Haziran 2021 tarihinde TV'de izlemiştim. Genel itibariye şöyle konuşuyordu. "ABD Başkanı Biden, hangi muhalefet liderine yardımda bulunmuşsa açıklasın, diğer muhalefet liderleri töhmet altına bırakılmasın. ABD başkanı haddi olmayan bir konuşma yapmıştır. Türkiye’ nin iç işlerine karışmak onun haddine değildir." diyerek, bu çerçevede sert bir konuşma yapmıştı.

Bugünde gazetelere göz gezdirirken Mustafa Sarıgül'ün konuşmalarından iddiada bulunduğu gibi "ABD başkanı hangi muhalefet liderine yardım yapılmışsa açıklansın"  söylemin adresi acaba belli mi oldu?  10 Haziran 2021 Perşembe günü Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim Karagül’ün yazının başlığı aynen şöyleydi. “ Kılıçdaroğlu’na o listeyi kim verdi? Listede neler var? O'na ne vadedildi? Bir açıklama şart!”

Kılıçdaroğlu sıradan biri kişiden listeyi almış olamaz, kendi milletvekilinden de liste alınmaz. Acaba Gezi Park olaylarından ellerinden tutuşturulan listenin merkezinden mi geldi?. O da küresel güçler tarafından mı düzenlenmişti? Yoksa yardımın ucunu göstererek, listeyle şartlarını mı öne sürdüler? Eski Listede belli başlı neler vardı? 1-Üçüncü Köprü, 2-Üçüncü Havaalanı ve 3- Kanal İstanbul’un durdurulması” isteniyordu.
             
3. Köprü yapıldı. Yavuz Sultan Selim Köprüsü oldu. 3. Havaalanı yapıldı. İstanbul Havaalanı oldu. Kanal İstanbul içinse temel atma aşamasına gelindi. Yapılanlarda İstanbul zarar gördü mü? Hayır. Tam tersine mega kentimizin ulaşımında bir rahatlama geldi. Dünyanın gözdesi bir kentin oluşmasında katkı sunulmuş oldu.
               
Bununla ilgili dünkü yazımı da aynen aşağıya alıyorum. Yorumu okuyucularıma havale ediyorum. Burada amaç birisini kötülemek değildir. Ülkeye; nereden ve kimden bir tehlike geleceğini sezersek, en azında yazılarımızla halka söylemek bir vatan borcunu ödemiş ve vatandaşlık görevini yapmış olacağı inancı içindeyim.
Bizde Tarih Hep Tekerrür Mü Eder
                            
Diriliş Ertuğrul dizisini ailece severek seyrederdik. Bazı sahneleri hiç sevmezdim. Örneğin Süleyman ŞAH’ ın Beyliğine karşı Üvey kardeşi Kurtoğlu’nun Süleyman ŞAH’ ın yerine geçmek için karşı sergilediği beylik oyunlarıyla ilgili davranışları hiç sevmedim.
                           
Yanı başlarında bulunan düşmanları, yeni filizlenen bu Beyliği ortadan kaldırmak için her türlü oyunları kurarken, gözü iktidar hırsı bürünmüş, çevresindeki gelişen bu tehlikelerden bihaber hainlik içinde çırpınan Kurtoğlu’nun tek derdi, Süleyman ŞAH’ı saf dışı ederek Beylik postuna oturmaktı. 
                              
Süleyman ŞAH ise çevresinde gelişen tehlikelerden anbean haberdar olmakta ve ona göre pozisyon almaktadır. Beyliğini geliştirmek ve insanlarını rahatlamak amacıyla gece gündüz ekibiyle çalışmakta, bir taraftan onların hazırladığı tuzakları bertaraf ederken, diğer taraftan da kendisi ve oğlu Ertuğrul’un çabalarıyla karşı hamleler yapılmakta ve planlar hazırlamaktaydı. Kurtoğlu ise tüm bu çabaları boşa çıkartmak için Süleyman ŞAH’ ın planlarında karşıyı haberdar ederek, tek gayesi başarısız kılmak ve beyliği almaktı. Kurtoğlu’nun Birkaç hain davranışına vakıf olan Süleyman ŞAH onu af ediyor. Ancak o pisliklerine devam etmekten vazgeçmiyor. Hatay tekfurundan sandıklar dolu para alarak taraftarlarını çoğaltmaya çalışıyordu. Kısacası Kayı Beyliği yok olma bahasına bir Beylik Mücadelesine giriyor. Sonunda hak ettiği cezayı alıyor.   
                          
Bugün; günümüze bakıyorum, değişen hiçbir şey yok, tarih bizde hep tekerrür ediyor. Yazık değil mi bu millete. Sizleri meclise gönderdi. Krallar gibi, milletin vergileriyle yaşıyorsunuz. Yapacağınız tek şey ülkenin gelişmesi ve halkın refahı için çalışmaktır ve proje üretmektir. Çevremiz düşmanlar tarafından ablukaya alma çalışması içindeyken ve Türkiye’nin stratejik konumu gereği düşmanı eksik olmadı ve olmayacağı bilinirken. Ancak tüm bu tehlikeyi görmeyen siyasetçilerimiz vardır. Bugün TV haberleri seyrettim. Hem sevindim hem de üzüldüm. Üzülmem;  Mustafa Sarıgül, “Bıden'den hangi lider yardım almışsa açıklasın" demesidir.

ABD Başkanı BIDEN’ nin sözleri tüm muhalefet liderleri töhmet altında bırakılmıştı. BIDEN hangi hakla bir lidere yakışmayan sözleri söylüyor. Ona bağlı bir sömürge ülke miyiz? CHP’ den ona karşı bir ses çıkmadığı “ ifadesi de beni gerçekten sevindirdi. En azında ülke ve milletin menfaatini kendi örgütsel menfaatinden üstün tutması ve bunu haykırması hoşuma gitti. Bence ülkesini ve milletini seven herkesin hoşuna gitmiştir.

                 
Biz bu tarihin tekerrüründen ne zaman kurtulacağız. Toplumumuzun her şeyden önce, ülke ve vatan şuuru aşılanmalı ve bencillikten uzak, çalışanın hakkını veren, adaletli ve hukuka bağlı, şeffaf çalışan, ülkesini ve milletini her şeyden daha çok seven   ve işi ehline verme ahlak ve prensibine sahip daha çok siyasetçiyi siyasete katmamızla mümkün olacağı inancı içindeyim.
               
Mustafa Sarıgül sözlerini haklı buluyorum. ABD başkanın o sözlerini ağzına tıkamayan muhalefet lideri, sesiz kalıyorsa bu destek almıştır demek.  Desteklemek bazen sözlü ifade paradan daha etkili olabilir. Bu sözler Türkiye muhalefetini töhmet altında bırakmıştır. Seçmenler elbette ki bu davranışı kınamaktalar. Ancak bunların sessizliği sandıkta gür bir şekilde çıkar.

Farz edelim seçim oldu. Muhalefet iktidar oldu. Suudi Arabistan Kralına Trump, "Bizden olmazsa 15 gün dayanamazsınız" diyerek haracını kesmişti. Peki, yarın Bıden’de Türkiye üzerindeki emellerini gerçekleştirmeye çalışırsa kim engel olacak, sizlere soruyorum? Yarın Bıden, "Sizi iktidara getiren benim. Benim de dediklerimi yapmak zorundasınız."  demeyecek mi?              


 

Bu yazı 712 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum