Doğruluk; hakikat, yani gerçek demektir. Günlük hayatta sık sık yalan ve doğruluk ile karşı karşıya gelebiliyoruz. Gerçek ya da yanlış arasında bir tercih yapmak zorunda kalabiliyoruz. Tercihlerimize, kararlarımıza göre hareket etmekteyiz.
Yalan ve hakikat; birbirlerine zıt kavramlardır. Yalan siyah ise doğruluk beyaz gibi söylenebilir.
Gerçek, söylenmez ve gizlenirse; aynı şekilde yalan da gizlenirse elbet ortaya çıkar.
Şu unutulmamalıdır ki yalan ile yanlış aynı şey değildir. Yalan isteğe bağlı yapılır; ama yanlış istemeden olur.
Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve her zaman doğru ve yerinde söz söyleyin.” (Ahzab 70)
Peki, neden doğruluktan ayrılmamalı?
Az önce de belirttiğimiz üzere tercihlerimiz üzerimize etki bırakır. Aldığımız kararlara göre hareket ederiz. Konuyu daha iyi kavramak için gelin şu hikayeyi okuyalım;
4 üniversite öğrencisi, uykuda kalarak matematik sınavını kaçırır. Ertesi gün sınava girmek için hocalarına gidip “Arabaya bindik yolda lastik patladı” diyerek mazeret sunarlar. Hoca, mazereti pek inandırıcı bulmaz ama yalvarıp yakarmalar üzerine; “3 gün sonra gelin sizin 4’ünüze sınav yapacağım.” der. 3 gün sonra 4 öğrenci sınav için gelir. Matematik hocası 4 öğrenciyi de ayrı yerlere oturtur.
Finali geçmek için de en az 50 puan almak gerekir.
Hoca 5 soru sorar. Sayfanın ön kısmındaki 4 soru 10 puandır. Ancak kağıdın arkasında tek soru vardır ve değeri 60 puandır. O soru ise şöyledir:
“Arabanın hangi lastiği patladı?”
FACEBOOK YORUMLAR