Gündemin perde arkası

02 Nisan 2025 - 21:59

Biz bu tiyatroya yabancı değiliz. Yakın tarihe baktığımızda, Türkiye'nin birliğinin sağlanması ve terörün sonlandırılması için çalışmalara hız verilince, bu girişimi baltalamak ve boşa çıkarmak için büyük ses getirecek önceden planlanmış olaylar uygulamaya konulurdu ve terörün sonlandırılması için yapılan girişimler boşa çıkarılırdı.

Bugün terörün elindeki kozlar birer birer alındı. Halkı kandıracak koz kalmadığından, terör örgütlerinin gerçek amacının halkın derdiyle dertlenmek değil, üst aklın birer taşeronu olduğu anlaşılınca halkın desteği sıfırlanacak, bu da terörün erimesini ve yok olmasını sağlayacaktır. Terör olayları artık halka güven veren değil, küreselcilerin menfaatine çalışan bir taşeron olarak görüldüğü için onlardan kurtulmak istenmektedir.

Halkına güven veren devletin yanında yer alarak teröristlerin halktan gelen desteği tamamıyla kaybetmiş oldular. Onlar da bu barış sürecine sıcak baktılar. Çünkü çıkış yolu bunun dışında kalmadı. Toplumda bu sürecin bir an önce gerçekleşmesi sabırsızlıkla beklenirken, birden nereden geldiği belli olmayan gizli bir el İmamoğlu'nun tüm kirli çamaşırlarını ortaya koydu. Bu sürece herkes balıklama atladı. Elbette devletin verdiği yetkileri kötüye kullananların akıbeti böyle olsun, elbette halk bunu istiyor. Ancak bunun zamanlamasına baktığımız zaman, ülkenin 40 yıllık kanayan yarasını tümden iyileştirici cesur çalışmalar yapıldı, kararlar verildi. Bu sonuçlansaydı, Türkiye'de birlik sağlanarak güvenilir bir ülke olacaktı. Bu, dostlara güven, düşmana korku salacaktı. Gerçekten bu düşmanlara korku sardı ve onlar da bunu boşa çıkaracak İmamoğlu satrancını oynadılar. Bu, dolaylı olarak hem CHP'lilerin hem de diğer partilerin hesabına geldi. Ancak büyük fotoğrafı görmediler.

İsrail'in Ortadoğu'da ilmek ilmek işlediği projeleri ve yaptığı katliamlar görmezden gelindi. Çünkü toplumsal barışı bozmaya yönelik ajanların kışkırtmaları aklıselimle değerlendirilemediği için birden onların hazırladığı senaryoda oyuncu olarak kendimizi bulduk. Bu senaryo ile artık terörü sonlandırma çabası birden boşa çıkarılmaya çalışılıyor. Asıl amaç da budur. Bu, cumhuriyetten önce de vardı, sonra da devam etmektedir. Bu oyunlara aşina olmalıyız. Ajanların oyunlarına gelmeyelim. Ne zaman aklımızı kullanacağız, ne zaman akledeceğiz, ne zaman düşüneceğiz? Hep aynı oyunlar tekrarlanıyor. Siyasilerin iktidar hırsı basiretlerini kilitlemiş, sağlıklı düşünemiyorlar ve bilerek veya bilmeyerek oyuna gelmektedirler.

Bu senaryoyu neden sahnelediler? Dün Gezi Parkı olayları da aynı gizli el tarafından devreye konuldu. Milyonlarca ağaç dikilirken bir teşekkür yok iken, bir iki ağaç kesiliyor. Ondan sonra ajanlar devreye girerek her tarafı yakıp yıktılar. Ne istiyorsun denildiği zaman ağaçla alakası olmayan sorunları ileri sürdüler. Küreselcilerin menfaatine olmayan sorunları ileri sürdüler. Neden unuttuk bunları? Şimdi de mademki ortada bir yolsuzluk var, o zaman parti liderine düşen şey, eğer yolsuzluk yapmadığına eminseniz, bunu ispatlayabiliyorsanız sorun yok. Eğer yolsuzluk yaptığını bilerek arkasında duruyorsanız, o zaman halkın nazarında onun kadar yolsuzluğa bulaşmışsınız. Bunun için milletin duygularıyla ve iyi niyetini suistimal ederek böyle olay çıkararak toplumsal gerginliği meydana getirerek küreselcilerin planlarını vatandaşın ve emniyet güçlerinin kanıyla uygulamaya koymak bu millete yapılacak en büyük kötülüktür.

Devlet Bahçeli siyasi kariyerine mal olacak ve ülke için bir çıkışa imza attı. Hemen ardından siyasi çalışmalardan olumlu mesajlar geldi. Abdullah Öcalan'dan ve diğer gruplardan bu mesaja ve bu çıkışa sahip çıktılar. Bu, Türkiye'nin güçlenmesine, kendi çekim alanlarından inisiyatif kullanarak kukla ve oyuncu değil de ülke menfaati için oyun kuran ve inisiyatif alan tam bağımsızlığa sağlam adımlarla hızlı bir şekilde yol alan bir ülke olma hedeflenirken, işte bu olaylarla başlatılan süreci gölgede bırakmaya çalışmaktadırlar.

Bugün bütün dünyada ABD'nin bir Firavun rolünü üstlendiği kabul edilirken, batı halkları ve ABD halkları bile bunları protesto ederken, bizim siyasilerimiz iktidar hırsıyla basireti kapandığı için ülkeyi celladına şikayet etmektedir. Bu ne demek? Beni seç, iktidara getir, ben menfaatine göre çalışırım anlamı çıkmaktadır. Yakın tarihe bakarsanız bunu rahatlıkla görürsünüz. Ülke menfaatinden ziyade ABD'nin menfaati ön plana alınmaktadır. Bu da halka ihanetten başka bir şey değildir. Ülkeyi ABD'ye şikayet edeceğine namuslu bir politika izle, pisliğe bulaşmışları içinden ayıkla, halk seni iktidara getirsin. Bunları yaşadığınız halde neden bu politikadan vazgeçiyorsunuz? Kısa bir süre içinde sağcı, solcu, inançlı, inançsız demeden herkesi kucaklamaya çalıştınız, mahalli seçimlerde birinci parti oldunuz. Demek ki bu halk siyasiler gibi nankör değildir. Kendisine hakkıyla hizmet edeni el üstünde tutar. En iyi iktidar yolu da bu olmalıdır diye düşünüyorum. Hala ABD'den yardım dileyen, ülkesini ona şikayet eden bir siyasetçinin bu ülke menfaatine çalıştığına inanmıyorum. Bu da gerçekten beni üzdüğü gibi halkı da üzmektedir. Tek vücut olma amacıyla güçlü ve adaletli olma niyetiyle barışa susamış bu milletin önünü kesmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Allah siyasetçilerimize feraset versin. Adaleti tesis eden ve hakkı ayakta tutan bir anlayışı geliştirmeleri dileğimizdir. Çünkü adalet mekanizması iyi çalışırsa kötü niyetli adamların elindeki kozlar alınmış olacak ve yapacakları eylemlerde taraftar bulamayacaklar. Halk huzurlu olacak, toplumun refah seviyesi yükselecektir.

ABD'nin Filistin'de, Türkiye'de ve diğer Müslüman ülkelerde yaptığı katliamları hala CHP lideri göremiyorsa, bu da demek oluyor ki İsrail'in istediği emir kulları bulunmaktadır. Çünkü İsrail'in batıl din inancıyla bütün insanların kendisine köle ve uşak olacakları düşüncesi hakim ve bu düşünceyi gerçekleştirmek için her yol onlara mübahtır. Çok üzgünüm ki bizimkiler hemen uşaklığa soyunuyorlar. Keşke onun yerine Allah'a kulluk yapmış olsalardı. Hem dünyada hem de ahirette şeref kazanırlardı.

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum