AMCAM MUSTAFA 5.BÖLÜM NECMETTİN BUYUKKAYA SEVGİSİ......
Amcamın dünya malına temah etmemesi, dillere destandı. Bu konuda anlatılması gereken iki örnek var ki bunlara değinmeden olmaz. 1970li yılların başında İstanbulda Hukuk eğitimi gören Amcamoğlu Necmettin Büyükkaya siyasi nedenlerden dolayı aranır duruma düşmüştü. Devletin polisi Onu dağ-taş her yerde arıyordu. Onun da içinde bulunduğu devrimci gençlere ait fotoğafların yer aldığı afişler Türkiyenin her yerinde olduğu gibi Siverekte de umuma açık yerlerde insanların dikkatine sunuluyordu. Necmettin Abiden hiçbir haber alınamıyordu. Onun nerde olduğunu, hatta yaşayıp yaşamadığını bilen bile yoktu. Başta amcalarım olmak üzere, bütün akrabalar tedirgindi. Babam her saat başı tekrarlanan ajansları dinlemek için evimize orta boy bir radyo almak zorunda kalmıştı. Arananlar arasında olan Necmettin Abinin ismini yüreğimiz ağzımızda günlerce radyodan dinliyorduk. Herkes korku dolu günler yaşıyordu.
Her şeyin toz duman içinde kaldığı böylesi bir dönemde Mustafa Amcam Hilvan bölgesinde, Cehennem Deresi mevkinde bulunan akrabalarımıza ait HOZAN köyüne gitmişti. Köy Ahmet Topalannın idi. Ahmet Topalandan daha önce söz etmiştik. Kendisi Paşa-yı Mılla Alinın kızı Şefika ile evliyidi. Ahmet Topalan ölmüş, hanımı Şefika yaşıyordu. Yörenin en verimli topraklarına sahip olan köye Ahmet Topalanın yaşayan tek oğlu İsmet Topalan bakıyordu. Paşa-yı Mılla Alinın kız tarafından torunu olan İsmet Topalan eli açık mert ve cesur bir insandı. Dayı-yeğen hukukundan dolayı Karahanlı dedin mi büyük-küçük herkesin önünde el pençe dururdu. İsmetin bu özeliğini bilen amcam Mustafa kendisi için çok önemli bulduğu bir iş için onun kapısına gitmişti.
Hilvana gidildiğinde, cehennem Deresi yokuşundan yukarıya doğru çıkarken sol tarafta bulanan Hozan Köyünün hemen altından bir akarsu geçiyordu. Yılın her mevsiminde yeşil kalan ve özellikle yaz bahar aylarında çevresinde bir metre boyunda her türden otlar yükselen bu akarsuyun çevresi mal sahipleri için altın değerindeydi. O yıl Karahan bölgesinde kış kurak bahar ayları yağışsız geçtığinden mal sahipleri için hayati önem taşıyan otlar başını topraktan bir milim olsun dışarı çıkarmamıştı.Tabiat ananın sık sık tekrarladığı bu sürpriz karşısında eli böğründe kalan bütün köylüler gibi Mustafa Amcam da kara kara düşünüyordu. Kışa hazırlıksız yakalanmamak için İsmet Topalanın kapısına dayanmaktan başka bir çare görünmüyordu. İsmet Topalan dayım dediği Mustafa Amcamı çok seviyordu. Dolayısıyla Onun Amcamın köye yakın bir yerde, kendisine birkaç günlüğüne kendisine ot biçme isteğini geri çevirecek hali yoktu. İsmetin kendisine olan saygı ve sevgisinden cesaret alan Amcam uygun bir günde bir arabaya atlayarak Hozana gidiyor.
İsmet Topalan ve Annesi Şefika, Mustafa Amcanın kendilerine misafir olmasından fazlasıyla memnun kalıyorlar. Mustafa Amcam gidiş nedenini açıkladığında Anne-oğul Köy bizim değil senindir istediğin kadar kalır ve istediğin kadar ot biçebilirsiniz diyorlar. Mustafa Amcam gerekli sözü aldıktan sonra bazı hazırlıklar için Karahana dönmek istiyorsa da Hozandakiler bunu kabul etmiyorlar. Öz dayısının kızı Şefika, Mustafa Amcamı o gece evinde misafir ediyor. Akşam yemekten sonra konuşulan tek konu Necmettin Abinin aranma meselesi oluyor. Necmettin Abiden söz açılınca Mustafa Amcamın yüreği eriyor. Gözleri nemlenen ve ağlamamak için kendisini zorla tutan Mustafa Amcam, Necmettin Abiden haber alamamanın tedirginliğini çevresiyle paylaşıyor. Amcam bir-iki hafta önce Necmettin Abiden dolayı köye ve akraba evlerine yapılan jandarma baskınını anlatırken onu dinleyen Şefika ve oğlu İsmet oldukça kederleniyorlar. Gece boyu devam eden sohbet sırasında amcam Mustafanın Necmettin Abiye olan düşkünlüğünü gören Şefika Topalan derinden bir iç çekerek onu teselli edecek birkaç söz söylemek istiyorsa da bunu başaramıyor ve susuyor. Anlatıklarıyla çevresine üzüntü verdiğini gören Mustafa Amcam durumu toparlamak için tekrar söze girerek onlara: Fakat ne var ki Allahtan umut kesilmez. Necmettin için dua etmekten başka bir çaremiz yok. İnşallah bu fırtına sona erer ve Necmettin de AnneBaba ocağına sağ selamet döner. Allah önce Ona, sonra Onun ana-babasına ve sonra da bize acısın. Eğer Necmettinin dönüşünü gözlerimle görürsem kapımda bulundurduğum en iyi ineğimi Onun için kurban edeceğim ve bütün etini fakir fukaraya dağıtacağım, bu konuda ahdim var ve Allahın huzurunda yemin ediyorum ki bu ahdimi yerine getireceğim diyor.
Mustafanın bu çok içten ve samimi hareketi karşısında duygulanan Şefika Topalan kendine hakim olamıyor ve cebinden çıkardığı mendiliyle gözlerinden süzülen göz yaşlarını kuruluyor. Gecenin ilerliyen saatlerinde uyumak için yataklar hazırlanıyor. Yaz sıcağında içerde yatmak mümkün olmadığından yataklar dışarıya serilecek. Sıcak ortamlarda gözüne uyku girmeyen Mustafa Amcam yatağnın evin damına serilmesini söylüyor. Ev sahipleri Mustafa Amcamın isteğini yerine getirerek onun yatağını damın üstüne seriyorlar. Yataklar hazırlanınca Mustafa Amcam Şefika ve oğlu İsmete hayırlı geceler dileyerek dama çıkıyor.
Mustafa Amcam yukarı çıkıncaŞefika Topalan oğlu İsmet ile baş başa kalıyor. Bir süre oğlunun yüzüne bakanŞefika Topalan sonunda Oğlum dayın Mustafanın halini gördün, her kelimenin başına Necmettin kelimesini getirerek bütün gece ondan söz etti. Şimdi ne yapacağız? Bu konuda ne düşünüyorsun? Ona yarın bir sürpriz yapmayı düşünmüyor musun? Oğlum adamcağız konuştukça benim yüreğim kavruldu. Az daha kendisineSen merak etme Necmettin sağdır ve şuan bizim meyve bahçelerinin içindedir, hemen haber göndereyim gelsin diyecektim diyor.
Annesinin bu duygusal çıkışından tedirgin olan İsmetê Topalan uyumak için dama çıkan amcama doğru bakınarak Annesine Aman anne yavaş konuş, dayım uyumamış olabilir. Bu konuda ne yapılacağına biz karar veremeyiz. Buna ancak Necmettinin kendisi karar verebilir. Biraz sonra yanına gittiğimde meseleyi kendisine anlatırım diyor.
Evet, dağ taş aranan Necmettin Abiİstanbulda daha fazla barınamayacağını anlamış ve yanında bir arkadaşıyla birlikte Kuzey Iraka geçmeye karar vermişti. Yollarda yapılan sıkı kontroller yüzünden İstanbuldan başlayan ve Irak sınırına kadar uzanacak olan yolculuğu sırat köprüsüne dönüştürmüştü. Yapılacak bir takım ön hazırlıklar yüzünden yolculuğu zaman zaman aksıyordu. Faka basmamak ve postu deldirmemek için son derece dikkatli olmak zorunda olan Necmettin Abi tedbiri elden bırakmıyordu. Alınacak tedbirler ve yapılacak hazırlıklar gereği Necmettin Abinin bir kaç günlüğüne Siverek bölgesinde bir yerde kalmasıgerekiyordu. Her yönden güvenilir olması gereken bir yer aranırken akla İsmet Topalanın HOZAN köyü gelmişti. İsmetle ilişkiye geçilmiş ve gerekli onay alındıktan sonra Necmettin abiler köye yerleşmişlerdi. Köyde çiftçilikle uğraşan yabancıların olması yüzünden İsmet Topalan kendince bir takım tedbirler almıştı. Yaptığı işi yüzüne gözüne bulaştırmaktan çekinen İsmetê TOPALAN, Necmettin Abiler için köyün biraz ilerisinde bulunan meyve ve sebze bahçelerinin içinde özel bir yer hazırlıyor. Yaz olduğundan dışarda uyumak sorun değildi. Durumdan haberdar olan Anne Şefika Topalan misafirleriyle yakından ilgileniyor. Günde üç defa hazırladığı yemeği bizzat kendi elleriyle onlara götürüyor.
Necmettin Abilerin köyde misafir oldukları ikinci günde Mustafa Amca bir tesadüf sonucu köye geliyor. Mustafa Amcayıkarşılarında gören İsmet ve Şefika Topalan Necmettin Abiden ötürü önce biraz tedirgin oluyorlar. Sonra Mustafa Amcanın hiçbir şeyden haberi olmadığınıanlayınca biraz rahatlıyorlar. Mustafa Amca köye geliş nedenini anlattıktan sonra İsmet Topalan bir ara bir bahane uydurup dışarı çıkıyor. Necmettin Abilerin saklandığı bahçeye yönelen İsmetê Topalan, Necmettin Abiye Mustafa Amcamın köye geldiğini söylüyor. Uzun zamandan beri amcasını görmemiş olan Necmettin Abi son derece seviniyor. Fakat daha sonra bu sevinci yerini derin bir hüzne bırakıyor. Önce aklından Mustafa Amca ile görüşmeyi geçiren Necmettin Abi daha sonra bu düşüncesinden vazgeçiyor. İsmetin Görüşürsen iyi olur en az senin sağ olduğunu gözleriyle görürtelkinine rağmen Necmettin Abi, Mustafa Amca ile görüşmeye sıcak bakmıyor. Ona göre amcam Mustafa dinine inancına bağlıdiyaneti bütün bir insandı. Günün birinde askerler kendisi yüzünden köye baskın yaptıklarında sıkıntıya düşmemeliydi. Askerler önüne kuran sürüp kendisinden bilgi istediklerinde amcam zor durumda kalmamalıydı. Zira kuran üzerine yemin etmesi durumunda amcamın inancı zedelenecekti. Kuran üzerine yemin etmek kendisine ağır geldiğinde kendisiyle ilgili bilgileri vermesi halinde bir başka sıkıntı yaşayacaktı. Öyle ise Mustafa Amcaya görünmemek en iyisi idi. İsmet Topalannın biraz da ısrara uzanan istemini geri çeviren Necmettin Abi gelecekte olabilecekleri hasaplayarak amcamla görüşmemeyi karara bağlıyor.
Mustafa Amcamın uyuduğuna kanaat getiren İsmet Topalan ayakkabılarını giyerek Necmettin Abilerin olduğu yere yöneliyor. İsmet Topalan Necmettin Ağabeyler Gece el ayak çekildikten sonra size geleceğim dediği için onlar onu sabırsızlıkla bekliyorlardı. İsmet Topalan köyün altında bulunan bahçelere ulaştığında Necmettin Abi sabırsızlıkla Mustafa Amcayı soruyor. İsmet Topalan Mustafa Amca ile olan bütün konuşmalarıbir bir Necmettin Abiye aktarıyor. İsmetin ağzından çıkanları büyük bir dikkatle dinleyen Necmettin Abi büyük bir hüznün içine yuvarlanıyor. Ne var ki yapılacak fazla bir şey yok zaman kötü devran farklıdır. Herşeyi yüreğin derinliklerine gömmekten başka çare yoktur.
Mustafa Amcanın ağzından çıkanlarİsmet Topalanı derinden etkilemişti. Onun Necmettin Abiye olan düşkünlüğünü düşündükçe içi sızlıyordu. Necmettin Abinin onunla görüşmek istememesini büyük bir haksızlık olarak görüyordu. İsmetê Topalana göre Necmettin Abi ne edip etmeli ve Mustafa Amca ile mutlaka görüşmeliydi. İsmet Topalanın bin bir dereden su getirmesi Necmettin Abiyi ikna etmeye yetmemişti. Necmettin Abi, Mustafa Amca ile görüşmenin uzun vadede yarar getirmeyeceğine inanıyordu. Necmettin Abiyi ikna etmekten umudunu kesen İsmet Topalan konuyu değiştirmek zorunda kalıyordu.
Gece yarısına doğru İsmetê Topalan, köye dönmek için Necmettin Abilerden müsaade istiyor. Bahçenin dışduvarına kadar İsmetle yürüyen Necmettin Abi, onu bir süre arkasından izliyor.İsmet Topalan gözden kaybolunca Necmettin Abinin yüreğine ağır bir hüzün çöküyor. Yıllardır göremediği ve babası kadar sevdiği amcasına bu kadar yakınken onunla görüşememesi ona çok ağır geliyordu. Uzaklara gitmeye hazırlanan Necmettin Abinin aklına terk edeceği bu topraklara bir daha dönememe ihtimali geliyor. Bunu düşündükçe yüreğine bir sızı giriyor. Yüreği daralan Necmettin Abi Mustafa Amca ile görüşüp görüşmeme meselesini tekrar gözden geçiriyor. Uzun uzadıya düşünen Necmettin Abi sonunda Mustafa Amca ile görüşmemenin kendisi için daha hayırlı olacağına kanaat getiriyor. Arkadaşlarının yanına dönen Necmettin Abi içindeki huzursuzluğu bastırmak için hemen uyumak istiyor. Yarın yapılacak işleri arkadaşlarıyla birlikte gözden geçiren Necmettin Abi uyumak için yatağına uzanıyor.
Aylardan Temmuzdu. Gökyüzünde parlayan ay geceyi gündüze çevirmişti. Altında yatakları serilen dut ağacının yaprakları bir milim olsun kıpırdamıyordu. Köyün aşağısında bulunan dereden kurbağa sesleri geliyordu. Köyün batısından geçen şehirler arası yoldan tek tük arabalar geçiyordu. Cehennem Deresinden yukarıya doğru tırmanan ağır tonajlıtaşıtların motor sesleri gecenin sessizliğinde yankılanarak kendilerine kadar geliyordu. Hilvan uyuyordu. Siverek uyuyalı çok olmuştu. Necmettin Abinin yanıbaşında yataklarına uzanan arkadaşları çok geçmeden uykuya dalmışlardı.Necmettin Abi çok istediği halde bir türlü uyuyamıyordu. Mustafa Amcanın beş yüz metre ilerisinde olması ve buna rağmen onunla görüşememesi ona sıkıntıveriyordu. Uyuyamayacağını anlayan Necmettin Abi uzandığı yerden kalkarak az ilerde dut ağacının köküne yaslanmış su testisinden bir tas su içiyor. Yönünü Sivereke doğru çeviren Necmettin Abi uzunca bir süre Siverekin olgunışıklarını seyrediyor. İki-üç yıldan beri gidip gelemediği bu şehirde başta anne ve babası olmak üzere bir sürü yakını vardı. İki gün sonra çıkacaklarıuzun ve belirsiz yolculuğun nerde ve ne zaman son bulacağını kimseler kestiremiyordu. Bilinmezlik Necmettin Abinın içini kurt gibi kemiriyordu. Lakin ok yaydan çıkmıştı. Daha güzel yarınlar için katedilmesi gereken yol zorda olsa yürünmeli idi. Necmettin Abi yatağına yönelirken tekrar aklına Mustafa amcam takılıyor. Ve o an aklına başka bir fikir geliyor. Gidip Mustafa Amcayı görmeliydi. Hem de hemencik bu gece vakti.
Necmettin Abi arkadaşlarınıuyudukları yerde bırakarak köye doğru yola çıkıyor. İsmet ile birlikte gece bir-iki defa gittiği köy yolu ona yabancı değildi. Bir kaç saat önce İsmet ona Mustafa Amcanın damda uyuduğunu söylemişti. Necmettin Abi Mustafa Amcayıuyurken seyretmekle yetinecekti. Bu biraz da olsa onu rahatlatacaktı. Ononbeş dakika süren bir yürüyüşten sonra Necmettin Abi İsmetlerin evine varıyor. Köyde herkes uyuyordu. Köyün üstünde asılı duran dolunay ortalığı gün gibi aydınlatıyordu. Mustafa Amcanın üstünde uyuduğu evin duvarına ağaçtan yapılma bir merdiven dayatılmıştı. Necmettin Abi sessiz adımlarla merdivenden yukarıya çıkıyor. Son basamaktan evin damına adımını attığında heyecandan kalp atışları sıklaşıyor. Damın ortasında bir yere bir yatak serilmişti. Yatakta birisi uyuyordu. Pijama yerine beyaz patiskadan don entari giymiş bu insan amcam Mustafadan başkası değildi. Sıcaktan dolayı üstüne bir şey örtmeye gerek duymayan Mustafa Amcam sivri sineklerden korunmak için yüzünü bir çefiye ile örtmüştü. Mustafa Amcamın baş ucuna kadar gelen Necmettin Abi ne var ki onun yüzünü göremiyordu. Ellerini göbeğinin üstünde birleştirmiş olan Mustafa Amcam sesli bir şekilde horluyordu. Normalin çok üstünde olan bu horlama sesi bir kaç metre uzaktan rahatlıkla duyuluyordu. Mustafa Amcamın yüzünü bir çefiye ile örtmesi Necmettin Abiyi huzursuz etmişti. Yüzünü görmeden gitmesi Necmettin Abiye ters geliyordu. Uyanmasıpahasına Necmettin Abi, Mustafa Amcanın yüzündeki çefiyeyi kaldırmaya karar veriyor. Ucundan tuttuğu çefiyeyi aşağıya doğru usulca çeken Necmettin Abi istediğini elde ediyor. Yüzüne örttüğü çefiyenin hareket etmesiyle yüzünde sivri sinek dolaştığı hissine kapılan Mustafa Amca bir el hareketiyle çefiyeyi bir kenara itiveriyor. Yüzündeki çefiyenin düşmesiyle Mustafa Amcam sağ elini burnuna, kulağına götürerek bir süre gelişi güzel kaşınıyor. İkiüç günlük sakalı ve ufaktan pos olan bıyıklarıyla Mustafa Amcamın ay ışığındaki yüzü Necmettin Abiye oldukça fotojenik gelmişti. Necmettin Abi, amcamı ilk kez bu kadar yakışıklı buluyordu. Yıllardır görmediği Mustafa Amcam, ona ismini hatırlamadığı yabancı bir sinema oyuncusunu hatırlatıyordu. Yıllar sonra kendisiyle Siverekten çok uzak bir yerde bu gece ile ilgili anıyı paylaşırken bana Yahu şu sürü filminde Hemo Ağa rolünde oynayan Tuncel Kurtiz var ya işte amcam Mustafa o gece bana tıpkı onun gibi gelmişti diyecekti..
Mustafa amcamın baş ucunda diz üstü çöken Necmettin Abi onu birkaç dakikalığına doya doya seyrederken gözlerinin önünden bir sürü anı gelip geçiyor. Karahanda geçen çocukluk günlerini anımsayınca duygulanıyor ve içinden ağlamak geliyor. Mustafa Amcam horlamaya devam ediyordu. Mustafa amcamın dilere destan horlaması ona babasını ve çok gerilerde kalan uzun kış gecelerini hatırlatıyordu.
Amcamın uyanmasından çekinen Necmettin Abi bu tek taraflı görüşmeyi daha fazla uzatmak istemiyordu. Üstüne eğildiği Mustafa Amcanın yüzüne bakarken onunla adeta vedalaşıyordu. O unutulmayacak bu gecenin, unutulmayacak anını beynine kazımak istiyordu. Necmettin Abi epeydir uzak kaldığı bütün yakın akrabalarına armağan olsun diye Mustafa Amcamın alnına hafiften bir öpücük konduruyor. Alnına konan öpücük Mustafa Amcama sivri-sinek hissi veriyor. Elini alnına burnuna götüren Mustafa Amcam kendince de sivri sinekleri kovmuş oluyordu.
Mustafa Amcamın baş ucunda ayakta duran Necmettin Abi son kez ona bakarak içinden ona Elveda Apo, elveda güzel yürekli insan. Seni seyrettiğim şu anda sen derin uykulardasın. Bir kaç gün sonra sizlerden çok uzaklarda olacağım. Sınır boylarında beni nelerin beklediğini bilmiyorum. Belki ölüm, belki de başka şeyler. Dolayısıyla belki de bir daha hiç görüşemeyeceğiz. Bu nedenle elveda güzel insan, elveda sevgili Apomdiyerek ona Allahaısmarladık diyordu.
Damdan inen Necmettin Abi sessiz adımlarla arkadaşlarının yanına dönüyor. Mustafa Amcanın yanına gitmesi ona belli bir rahatlık vermişti. Az ilerde duran su testisinden bir tas su alan Necmettin Abi suyu başına dikerken köyden sabahı müjdeleyen horoz sesleri geliyordu. Ertesi gün sabah erkenden bahçeye gelenİsmeté Topalan Necmettin Abiye takılarak Yahu nedir sizden bu çektiklerim, bu Dünyada bir benim mi var dayılarım. Bir yandan sen diğer yandan Mustafa Amcan, bir taraftan annem inan ki ortada kalmışım. Mustafa amcanız bu sabah aşağı iner inmez daha sofraya oturmadan tekrar senden söz etmeye başladı. O konuşunca annem ağladı. Az daha kendisine Yahu gel seni Necmettine götüreyim diyecektim. Adamcağız Necmettin diyor da başka bir şey demiyor. Yani adamcağızla beş dakika görüşseydin gökten taş mı yağacaktı diyor.
İsmet Topalanı büyük bir ilgi ve dikkatle dinleyen Necmettin Abi hafiften gülümseyince, İsmet Yoksa kendisiyle görüşecek misin? diye soruyor. Necmettin Abi başını sallayarak Ben amcam ile görüştüm diyor. Şaka yaptığını sanan düşünen İsmet Topalan büyük bir meraklaNasıl, ne zaman diye sorup meseleyi biraz daha kurcalayınca Necmettin Abi dün gece yaşananları bir bir anlatıyor.
Necmettin Abi, Mustafa Amca ile olan tek taraflı görüşmeyi bütün ayrıntılarıyla İsmetê Topalana aktardığında, İsmet Vay anasını demekten kendini alamıyor.
Evet Mustafa Amcam Şefika Topalan gibi bir çok insanın huzurunda Necmettin Abi için adakta bulunmuştu. Buna göre eğer günün birinde Necmettin Abi baba ocağına ve akraba ortamına sağ salim dönerse, Mustafa Amcam Allaha şükür ederek kapısında bulundurduğu en iyi hayvanınıNecmettin Abi için kurban edecekti. Nitekim böyle de oluyor. Necmettin Abi yıllar sonra baba ocağına döndüğünde Mustafa Amcam verdiği sözü hatırlayarak kapısında bulundurduğu en iyi ineğini Necmettin Abinin dönüşüne kurban etmişti. Mustafa Amcam bunu yaparken, kardeşlerin büyüğü olan Ramazan Amcam ise Necmettin Abinin dönüşü için verdiği bir sözü başka bir şekilde yerine getirmişti. Necmettin Abinin dağ taş arandığı bir dönemde Ramazan Amcam şöyle bir adakta bulunuyor.
"Eğer günün birinde Necmettin baba ocağına sağ selamet dönerse, ben Onu evime yemeğe davet edecek ve yemekten sonra Onu evine uğurladığımda Onun ayakkabılarını kendi ellerimle önüne bırakacağım" diyor.
Mustafa Amcam gibi Ramazan Amcam da verdiği bu sözünü yerine getiriyor. 1975 Martında yaşamak zorunda kaldığı İsveçten dönen Necmettin Abi bütün sevenlerini sevince boğmuştu. Dost ve arkadaşların gel-gitleri seyrekleşince Ramazan Amcam Necmettin Abiyi evine yemeğe çağırıyor. Yemekten sonra çay kahve derken gece epeyce ilerliyor. Sonunda Necmettin Abi, amcamdan izin isteyerek babası K.Ali Amcanın evine gitmek istiyor. Necmettin Abi eve gitmek için kapıya yöneldiğinde Ramazan Amcam ani bir hareketle Necmettin Abinin eşikte duran ayakkabılarına uzanarak onlarıNecmettin Abinin önüne bırakıyor. Ramazan Amcamın bu ani ve beklenmedik hareketi karşında mahcup duruma düşen Necmettin Abi ne yapacağını, ne söyleyeceğini şaşırıyor. Necmettin Abi büyük bir mahcubiyet içinde Ramazan Amcama bir-iki şey söylemek istiyorsa da, Ramazan Amcam Onun konuşmasına fırsat vermiyor ve O'na "Hiçbir şey söyleme. Ben yıllar önce verdiğim bir sözün gereğini yerine getirdim" diyor.
FACEBOOK YORUMLAR