Kadir BÜYÜKKAYA

Kadir BÜYÜKKAYA

[email protected]

UZAK DİYARLARI YURT EYLEDİK-17.BÖLÜM

16 Temmuz 2018 - 17:31

UZAK DİYARLARI YURT EYLEDİK


17. BÖLÜM


 


Apo gerekli belgeleri Amsterdam’daki ev edinme bürosuna teslim ettikten sonra sabırsız bir bekleyişin içine girdi. Gittiği her yerde aklında belediyeden gelecek resmi damgalı mektup vardı. Haksız da sayılmazdı. Zira birçok sorunun çözümü kendisine ulaşacak bu mektuba bağlıydı. Mektup geciktikçe Apo’nun içindeki sıkıntı büyüyor, içi içine sığmıyordu.  Sıkıntıdan  bunalan Apo, kaldığım eve daha sık gelip gitmeye başladı. Her geldiğinde sabır telkin ederek onu rahatlatmaya çalıştım.


 


Apo’nun umudunu yitirmeye başladığı sıkıntılı bir günde posta kutusuna resmi bir mektup düştü. Mektup Amsterdam Belediyesi’nden geliyordu. Apo’nın işin aciliyetine vurgu yaptığı özel mektubu işe yaramıştı. Belediyeye bağlı  ilgili kurum Apo’ya evle ilgili hayırlı haberi müjdeleyerek, anahtar teslimi için onu ev bürosuna davet ediyordu. Apo, elindeki mektupla haberi bana ilettiğinde mutluluktan uçuyordu adeta. Belirlenen gün ve saatte ev bürosuna giden Apo gerekli belgeleri imzaladı. Evin anahtarını cebine koyduğu gün dünyanın bütün yükü bir anda Apo’nın sırtından kalkmıştı sanki. Ne var ki anahtarı almakla sorun çözülmüyordu. Belediyenin dört duvardan ibaret teslim ettiği evin dayanıp döşenmesi gerekiyordu. Bunun için de şöyle böyle bir zamana ve tabii ki paraya ihtiyaç vardı.


 


Apo gecesini gündüzüne katarak evi kısa sürede dayayıp döşedi. Evi oturulacak duruma getirince aklımdan hiç geçirmediğim güzel bir teklifle bana geldi. Apo’nun, “Kadir arkadaş bildiğin gibi belediyenin bana verdiği ev oldukça uygun ve rahat. Eşimi getirmem için en azından altı-yedi ay zamana ihtiyacım olacak. Kendimi biraz toparlamam gerekecek. Şu bu derken epey masrafa girdim. O zamana kadar gel birlikte kalalım” demesi karşısında şaşırmadım desem yalan olur. Apo’nun bu önerisi benim için doğrusu sürpriz olmuştu.


 


Apo’nun getirdiği bu öneri benim açımdan yabana atılacak bir öneri değildi. Arkadaşım Hasan’la merkeze yakın kiraladığımız oda ikimiz için oldukça küçük geliyordu. Dahası ev sahibi kirayı artırmamız yönünde bir iki defa bizi nazikçe uyarmıştı. Bir de Hasan arkadaşın okul okuma gibi bir planı vardı. Bu yüzden bir süredir yakın ilişki içinde olduğu KOR isimli bir Hollandalı vasıtasıyla kendine uygun bir oda arıyordu. Böyle olunca Apo’nun önerisi bana ilaç gibi geldi. Ne var ki aklımda yanıt bulması gereken bir iki önemli soru vardı! Apo birkaç ay sonra eşini Hollanda’ya getirdiğinde durumum ne olacaktı?  “Bunu o zamana bırakalım, o zamana kadar Allah kerimdir” diyerek Apo’nun önerisine kısa bir süre içinde “evet” dedim.


 


1981 sonbaharında Apo’nun evine taşındım. Ev Amsterdam’ın batı yakasında, Türkiyelilerin  Çukurpazarı dedikleri semtte Trouwingstraat 20 adresindeydi. Bir apartmanın dördüncü katında bulunan eve sayısız  basamaktan oluşan dik bir merdivenle çıkılıyordu. Evin merdivenlerinden yukarıya her çıktığımda  çocukluğumda Siverek’te Heci Bekir dayımızın görev yaptığı camiyi ve ara sıra çıktığım minarenin dik basamaklarını hatırlayıp kendi kendime gülerdim.


 


Apo’nun evi her bakımdan rahattı benim için. Onunla paylaştığım bu evde ailemin sıcaklığını bulmuştum. Apo, Amsterdam’ın yirmi kilometre kadar dışında bulunan Hoogovens isimli bir demir çelik fabrikasında çalışıyordu. Fabrika Amsterdam çevresindeki en büyük işletmelerden birisiydi. Apo buradaki işini fazlasıyla önemsiyordu. Bütün çabası bir an evvel toparlanıp sıkıntıda olduğundan emin olduğu eşi Şükran’ı Hollanda’ya getirmekti. Apo sabahları saat beşe doğru işe gider öğle sonrası saat beş gibi dönerdi. Ben de o aralar Necmettin abinin “Ne yaparsan yap Avrupa’da mutlaka iki dil öğren ve bir üniversiteye kesinlikle kaydını yaptır” uyarısını dikkate alarak hem Hollandaca ve hem de İngilizce öğrenmeye çalışıyordum. Prinsengracht 506 adresinde birlikte aynı odada kaldığımız arkadaşım Hasan Kongül’ün Amsterdam’ın Amstelveen semtinde bir öğrenci yurdunda kendisine uygun bir yer bulması beni ayrıca rahatlatmıştı.


 


Apo’nun evine yerleştikten sonra Apo’yla aramızda ortak bir program oluşturup uygulamaya koyduk. Buna göre her gün akşam yemekten sonra bir iki saatimizi mutlaka okumaya ayıracaktık. Okuduklarımızı, öğrendiklerimizi birbirimizle tartışarak dünyanın gidişatına dair yeni bilgilere ulaşacaktık. Evin genel temizliğini, çamaşırı, alışverişi ve benzer işleri hafta sonuna bırakıp birlikte halledecektik. Apo fabrikadaki işine, ben dil kurslarına devam edecektim. İlişki içinde olduğumuz dost ve arkadaşlarımızı ihmal etmemek adına onlarla olan münasabetlerimizi sürdürecektik. İleride bize gerekli olacağından emin olduğumuz sürücü ehliyetini almak için her ikimiz zaman kaybetmeden kaldığımız evin az ilerisinde, köşe başında Hollandalı bir vatandaşa ait olan ENGEL isimli sürücü kursuna kaydımızı yaptıracaktık.


 


Zaman darlığına rağmen dostlarımızla olan ilişkilerimizi sürdürmekte kararlıydık. Koşulları zorlayarak aklımıza yatan, güvenilir bulduğumuz dostlarımızla sık sık bir araya geldik. Evimize gelip gidenler arasında bana yakın olan arkadaşlar da vardı, Apo’ya yakın olanlar da. Bir zaman sonra dostlarımız ortaklaştı. Apo üzerinden eve gelenlerin bazıları onun hemşerileriydi ve çoğu bizden yaşça büyüktü.


 


Bize uğrayanlardan birisi Diyarbakırlı Mehmet Tuncer ve hemşerisi Hamza’ydi. Apo baba evinden ayrıldıktan sonra kısa bir süreliğine bu şahsın evinde kalmıştı. Apo’nun dostluğundan etkilenen orta yaşlı bu amca haftanın belirli günlerinde Apo’ya gelerek kendisinden Kuran dersleri alırdı. Çocukluğunda dedesi Melle Mecit’ten Arapça dersleri alan Apo’nun Arapça okuması bir hayli iyiydi. Diyarbakırlı Mehmet Tuncer dışında Batmanlı Heci Nezir, Siirtli Zeki Mantar ve başka kişiler Apo’nun evine gelip gidenler arasındaydı. Bu kişilerle yürütüğümüz sohbetler hem bizi ve hem de onları fazlasiyla sevindirirdi. Apo’yla ortak arkadaşlarımız olan Aydın Yılmaz, Binali Ustabay, Ozan Zınar, Remzi Hoca, eski oda arkadaşım Hasan Kongül ve daha birçok arkadaşımız da eve gelip giderdi. Bu arkadaşlarla bir araya gelmekten büyük keyif alırdık.


 


Devam edecek...


 


 


 


Kadir Büyükkaya / Hollanda


[email protected]

Bu yazı 2881 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum