Kadir BÜYÜKKAYA

Kadir BÜYÜKKAYA

[email protected]

UZAK DİYARLARI YURT EYLEDİK-27.BÖLÜM

16 Ekim 2018 - 19:20

UZAK DİYARLARI YURT EYLEDİK


27. BÖLÜM


 


Dünyayı yorumlama konusunda babamla farklı şeyler düşünüyorduk. Ölçülerimiz birbirini tutmuyordu. Farklı dilden konuşan iki yabancı gibiydik. Gelecek ve hayatın anlamı konusunda farklı öngörülere sahiptik. Benim mantıklı bulduğum şeyler ona deli saçması ve değersiz geliyordu. Onun doğruluğuna inandığı şeyler beni tatmin etmekten uzaktı. Atadan dededen kalma ölçülerle sorunlara yaklaşmayı, bu bilgilerle bir yerlere varmayı bir türlü aklıma sığdıramıyordum. Böyle olduğu için de babamla devamlı sorunlar yaşadım. Aramızda sağlıklı bir diyalog yoktu. Haliyle anlaşamıyorduk. Ortaokul sıralarında başlayan sorunlarımız sonraki yıllarda artarak devam etti. Bu anlamsız anlaşmazlık yurtdışına çıkana kadar sürüp gitti.


 


Necmettin abinin kütüphanesinden ödünç aldığım kitaplar babamı öcü gibi korkutuyordu. Eve getirdiğim kitapları adeta afyon saklar gibi saklamama rağmen,  yine de bazen kitaplar babamın eline geçiyordu. Kitapların kapağında Yılmaz Güney, Deniz Gezmiş gibi tanınmış devrimcilerin isimleri varsa babamın beti benzi atardı. Kitap kapağında bir de Kürd, sosyalizm, komünizm ve benzeri tahlikeli sözcükler yazıliysa, işte o zaman, babamın korkusu zirve yapar ve adeta ödü kopardı. Korkusu, telaşı had safhaya ulaşan babamın eli ayağı birbirine dolanırdı. Bu tür durumlarda bütün suç anında anneme yüklenirdi. Babam elinde tutuğu kitapları annemin önüne hiddetle fırlatır, benim gibi hayırsız bir evlat dünyaya getirdiği için ona söylemediğini bırakmazdı. Annem ne yapacağını ne edeceğini şaşırır,  bir babama, bir bana ve bir de yere saçılan kitaplara bakar, kendi kendine bir şeyler mırıldanıp dururdu. Sonra, suçlu kendisiymiş gibi yere savulan kitapları toplar, onları bir kenara bırakırdı.


 


Babamın kitaplardan bu denli korkması tabi ki nedensiz değildi. Bunun çok önemli somut nedenleri vardı. Ona göre Siverek’ın seçkin simalarından düşünce ve siyaset erbablarından yakın akrabalarımız Ali Karahan, Necati Siyahhan ve Necmettin Büyükkaya’nın başına neler gelmişse hep bu kitaplar yüzünden gelmişti. Bütün musibetlerin sebebi kitaplardı. Birbirinden değerli bu üç yakınımızın yaşamı kitaplar yüzünden altüst olmuştu. Kitaplar olmasaydı bu insanların hayatı sürgün ve hapishanelerle geçmezdi.  Bizim kuşak, isimlerini zikrettiğim bu üç değerli insanın anılarıyla büyüdüğümüzden ve babam da bütün bunların canlı tanığı olduğundan kitaplar yüzünden benim aynı akibetle yüzleşmemi istemiyordu. Kitaba karşı olan aşırı korkusunun nedeni buydu.


 


Babamın anlayışına göre Büyükkaya ailesinin kendisine büyük umutlar bağladığı Necmettin abi eğer birçok arkadaşının tersine hukuk fakültesini son sınıftan terkedip yıllarını yurtdışında geçirmemiş olsaydı ailemizin mutluluğuna vesile olacak ve bütün aile onun sayesinde kurtulacaktı. Bunu başarmamanın tek nedeni ise aklını kitaplarla bozmuş olmasıydı.


 


Babamın kanaatına göre sadece beni değil Siverek’teki bütün gençleri kitap okumaya yönlendiren ve dolayısıyla yoldan çıkmalarına neden olan kişi Necmettin abiydi. Bu yüzden onu çok sevmesine, değer vermesine rağmen, bir amca olarak kendisiyle sık sık tartışır ve serzenişlerde bulunurdu.


 


Oysa babamın görmediği, görmeye güç yetiremediği yalın bir gerçek vardı;  Necmettin abi, benim ve benim gibi binlerce gencin gözlerini açan, etrafını görmesini sağlayan siyasi bir dehaydı. Başarıya uzanan yolun, içinde herkesin mutlu olabileceği bir dünyanın adresini o elimize tutuşturmuştu. Dokuz gezegen dışında başka gezegenlerin var olduğundan onun sayesinde haberdar olmuştuk. Dört halife, on iki havari ve gelmiş geçmiş sayısız imamların hayatı dışında başka hayatların var olduğunu ondan öğrenmiştik. Rengi, cinsi, dili ve dini ne olursa olsun bütün insanların bir arada kardeşçe yaşayabileceğini onun elimize tutuşturduğu kitaplar sayesinde öğrenmiştik. Hayatın gerçekleriyle bizleri yüzleştiren ve tanıştıran o idi! Ve bu konularda ondan çok şeyler öğrenen, yararlanan ve istifade edenlerden biri de, ne mutlu ki bendim.


 


Necmettin abi bana birbirinden değerli birçok meziyetler kazandırırken, babamın öngördüğü misyon, biçtiği rol çok basit ve sıradandı. Ona göre, benim yapacağım en doğru şey ortaokullu bitirir bitirmez evlenmek ve yanı başında Siverek hayvan pazarına gidip gelerek ilerde iyi bir celep olmaktı! Babamın gelecek adına bana biçtiği misyon ve çizdiği yol sadece bundan ibaretti. Oysa Necmettin abi, derin bilgisi, deneyimi ve öngörüsüyle daha ilerisini, daha fazlasını  vaadediyordu bana.


 


Babam iki adım ötesiyle uğraşırken, Necmettin abi çok  uzakları, insanın insanca yaşayabileceği kocaman bir  dünyanın kapılarını gösteriyordu bana. Necmettin abi yaşamımda iz bırakacak önemli uğraşları önüme hedef olarak koyarken, babam günü kurtarmanın derdi ve kaygısıyla beni hep geriye çekmek istiyordu.


 


Necmettin abi “azim ve kararlılık” diyerek bana, büyük başarıların yolunu gösterirken, babam şükür adına, sıradan şeylerle yetinmeyi öğütlüyordu.  Ölçüp biçtiğimde Necmettin abinin anlatıkları hiç bir ikirciliğe mahal bırakmayacak kadar doğru geliyordu bana. İnsanlığın uzay boşluğunda at koşturduğu bir zaman diliminde kişinin kendini sıradan uğraşlarla sınırlandırması pek doğru gelmiyordu bana. Çağın gerisinde yaşamaya mecbur edilmiş insanların yaşama dair umudu ve beklentileri büyük olmalıydı. Sıradan, basit şeylerle yetineceğine, beklenti çıtasını elden geldiğince yükseğe çıkarmalıydı. Bunu hem kendisi ve hem de çağın gerisinde yaşamaya mahkum edilmiş insanı için yapabilmeliydi. Necmettin abinin deyimiyle, yirmi birinci yüz yıl insanı amaç ve hedeflerini belirlerken gözlerini ileriye dikme cesaretini gösterebilmeliydi.  Yaşadığımız çağın insanı düş ve hayallerini olabildiğine büyütmeliydi. Güç ve yeteneklerini kendinde hapsetmemeli, sonuç vermeyen verimsiz uğraşlarla kendini sınırlandırmamalı, kendine bu kötülüğü yapmamalıydı.


 


Necmettin abinin işaret ettiği amaçlar doğrultusunda yol almanın kolay olmadığını, bunun ağır bedelleri olacağını, birçok insan gibi ben de biliyordum. Ama inanıyordum ki, Necmettin abinin elime tutuşturduğu reçete sayesinde zorlukların ütesinden gelmenin yol ve yordamını, başarı için gerekli olan azim ve kararlılığı şöyle veya böyle edinmiştim.


 


Devam edecek...


 


 


 


Kadir Büyükkaya / Hollanda


[email protected]

Bu yazı 2102 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum