YAŞLI BİR BABA
Önce ortalık karardı aniden
Derken şimşekler çaktı
Doğudan batıdan
Sonra rüzgâr
Gök gürültüsü
Ve
Yağmur boşandı gökten
Ortalık sis-duman
Arındı koca orman canlılardan
Akşam gezintisine çıkan
Semt-mahalle sakinleri
Kayboldu ortalıktan
Kuşlar havalandı
Kondukları dallardan
Ağaç oyuklarına
Sığındı sincaplar
Avuçlarında kurtarabildikleri
Yabani palamutlarla
Yuvalarına kaçıştı
Benekli tavşanlar
Ürkek ve tedirgin adımlarla
Dört yanı
Ormanla çevrili
Bir sahada
Kala kala
Kolu kanadı kırık
Yaşlı bir baba kalmıştı
Bir başına
Suyuna-havasına
Diline-huyuna
Yabancı bir âlemde
Güz yağmuruna yakalanmıştı
İki büklüm bir baba
Fırtınadan kaçmak adına
Sıklaştırdı adımlarını
Bir sağa bir sola
Önce eve dönmek geldi aklına
Şiddetlenince yağmur fırtına
Sığınmak zorunda kaldı
O bildik kestane ağacının altına
Elinde bastonu
Dayadı sırtını
O asırlık ağacın bedenine
Mendiliyle sildi
Buğulanan gözlüklerini
Ve
Bekledi elleri titrek
Düşleri tar u mar
Yağmur
Ve
Rüzgârla kavgaya tutuşan
Koca gövdeli ağaçtan
Zamana teslim
Sararmış yapraklar
Uçuşuyordu havada
Zamana kafa tutan dallar
Bir eski zaman türküsünü
Mırıldanıyordu yaşlı babaya
Islak giysilerinden
Bir ter kokusu
Bir sıcaklık yayılıyordu bedenine
Kendi teninde demlenen
Bu ter kokusu
Bu sıcaklık duygusu
Gençliğinden miras
Tek armağandı ona
Savrulduğu bu uzak diyarlarda
O bu mirasa dayanarak
Ulaşmıştı bu güne
Hırçınlaşan asi rüzgâr
Gökyüzünde kaynayan
Katran karası bulutlar
Yerlerde sürüklenen yapraklar
Ormanın tutturduğu
Islık senfonisi
Ve
Şiddetlenen yağmur
Kaf Dağının ötesinde yitirdiği
Kayıp bir yaşamın rengini
Ve
Uzaklarda kalan
Sahipsiz bir memleketin
Unutulmaz hallerini
Hatırlatıyordu Ona
Hırçınlaşan rüzgar
Onun yaşamla olan
Çetin kavgası
Kaynayan bulutlar
Uzak diyarlarda
Geçirdiği dayanılmaz serüvenleri
Sürüklenen yapraklar
Eşten-dosttan uzak
Tükettiği bir ömrü
Kızgın rüzgârın tutturduğu
O hüzünlü senfoni
Onun her şeye olan
Kesin itirazını dillendiriyordu
Rüzgâr dinecek gibi değildi
Yağmur bütün haşmetiyle
İnmeye devam ediyordu gökten
Yerlere savrulan yapraklar
Sığınacak delik arıyordu ortalıkta
İnlerine çekilen
İri gözlü sincaplar
Yüreği ağzına gelmiş
Minnacık tavşanlar
Ve
Kuşlar
Fırtınanın dinmesini bekliyordu sabırsızca
Karanlık çökerken hırçın ormana
Fırtınaya yakalanan yaşlı baba
Yolcuya yol gerek diyerek
Koyuluyordu patika yola
Teninde çocukluktan kalma
O ter kokusu
Yüreğinde önüne geçemediği
O memleket özlemiyle
Kadir Büyükkaya / Nijmegen
FACEBOOK YORUMLAR