Demokrasi mücadelesi değil hak ile batıl mücadelesi

15 Temmuz 2016 tarihinde halkın dini duygularını sömüren, kendisinden başka tüm cemaat ve grupları "terörist" diyerek ötekileştiren FETÖ'nün darbe kalkışmasına şahit olduk.

ABD'de tezgâhlanan bu darbe girişimine karşı Müslüman halkımız, meydanlara ve sokaklara inerek Kur'an, İslam ve mukaddesat uğruna kendilerini tankların önüne attı.

ABD destekli bu hain kalkışmada bir çoğu sivil olmak üzere 250'ye yakın kişi, darbeye direndikleri için şehid edildi.

Cami minarelerinde âdete bizleri cihada davet edercesine selâlar okundu. Günlerce, haftalarca insanlar sabahlara kadar meydanlarda nöbet tuttu.

Allah rızası için verilen bu mücadeleyi "demokrasi" mücadelesi olarak isimlendirmek en başta 15 Temmuz gecesi şehid olan insanlara karşı bir saygısızlıktır. Günlerce, haftalarca uykusuz olarak meydanlarda sabahlayan insanlar ile dalga geçmektir.

Daha çağrı yapılmadan 15 Temmuz gecesi meydanlara indik. Meydana indiğimiz sırada sürekli şehid haberleri geliyordu. İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde toplandığımızda ölümü göze alarak orada toplandık.

Aklımıza ne demokrasi mücadelesi ne de demokrasi nöbeti geldi. ABD'de tezgâhlanan bu sinsi darbe girişimini önlemek amacıyla o gece meydanlardaydık.

15 Temmuz gecesi, demokrasi havarilerinin sinsi sinsi darbe girişimine alkış tutuklarını, banka ATM'lerinde ve benzin istasyonlarında sıra beklediklerini gördük.

Demokrasi naraları atan zihniyetin 15 Temmuz gecesi Ömer Halisdemir, Halil Kantarcı ve nice yiğitleri şehid ettiklerini gördük.

15 Temmuz direnişine ve ruhuna en çok zarar verecek unsur, bu geceyi "demokrasi" gecesi olarak isimlendirmektir.

15 Temmuz, dünyadaki emperyalist güçlere karşı Müslüman halkın bir zaferidir. Bu zaferi, bizler için herhangi bir anlam ifade etmeyen "demokrasi" kılıfı adı altında bizlere sunarsanız bunu asla kabul etmeyiz.