Abdurahman Deniz Uğurlu

Abdurahman Deniz Uğurlu

[email protected]

Hakkımızı helal etmiyoruz 5

31 Mart 2009 - 21:00

Ramazan ayının tatlı heyecanı adeta bizlere M. Enes’in ayağındaki durumu unutturmuştu. Ramazan ayında verilen iftar davetleri akrabalık bağlarını kuvvetlendirirken, dostluklarında pekişmesini sağlıyordu.Bu şekilde acılarımız paylaştıkça hafifliyordu.Dostlarımızın bu mübarek günlerlerde bizler için yaptığı  duaların pozitif etkilerini ruhumuzda hissediyorduk. Her Ramazan ayında olduğu gibi bu ramazanda da çok az evde iftar açıyordum. Hemen hemen her akşam bir yerlere davetliydim.

Diyarbakır’dan geleli bir hafta olmuştu. M. Enes’i doktorun tavsiyesi üzerine Ankara Hacettepe Üniversitesi'ne götürecektik.Yalnız bu Ramazan ayında Ankara’ya gitmek başlı başlına bir sorundu.Bu mübarek günlerde kimseyi rahatsız etmek istemiyorduk.Ankara’ya gideceğimizi öğrenen Ankara Hukuk fakültesinde okuyan dayım oğlu, Ankara’da kendi evlerinde kalabileceğimizi söyledi. Ayrıca Ankara’da ikamet eden Siverek Gençlik Sitesi editörlerinden Nurcan Hanımda bizleri seve seve misafir edebileceklerini söyledi.



Ankara’ya gitmek için Gap Uluslararası Havaalanından saat 22.00’de havalandık. Saat 23.20 sıralarında Ankara Esenboğa Havaalanına indik.Havaalanında bizi dayım oğlu ve eşi karşıladı.Araba ile Havaalanından Dikmen’e yaklaşık bir saatte gittik. Ankara’ya daha önce de gelmiştim yalnız pek gezme imkanım olmadığından hiçbir yerini tanımıyordum.Dikmen’de bulunan dayım oğlunun evine gelir gelmez sahurumuzu yapıp uyuduk.



Perşembe günü Sabah 07.30 gibi tuttuğumuz taksi ile ben, eşim ve M. Enes, Hacettepe Üniversitesine gittik. Hastanedeki yetkililer Endokrinoloji bölümüne muayene olmadan önce "kapı doktoruna" muayene olmamız gerektiğini söylediler. Kapı doktoruna M. Enes’in durumunu anlattıktan sonra doktor, çocuğun film ve kan tahlillerini yapmamızı istedi.Yine Muhammed için kabus saatleri başlamıştı.Yapılan kan tahlilleri ve filmler Muhammed için adeta işkenceye dönüşüyordu. Hastanede olduğumuzu öğrenen Siverek Gençlik Sitesinin fahri kurucusu diyebileceğim Ankara’da ikamet eden Siverekli dSezai Aker hastaneye gelip bizi ziyaret etti. Sezai Aker bir ihtiyacımızın olup olmadığını sorduktan sonra hastaneden ayrıldı.Yapılan tahlillerin ve çekilen filmin ardından sonuçların yarın çıkacağı söylendiği için  tekrar taksi ile Dikmen’de bulunan kaldığımız eve döndük.


Ankara’da ilk iftiramızı açtıktan sonra tek başıma teravih namazımı kıldım. Nurcan hanım bizi telefon ile arayarak yarın için bizi ailece iftara davet etti.Bizi eşi Nabi bey ile hastaneden alacaklarını söyledi.



Sabah olunca çıkan sonuçları almak için hastaneydik. Hastane bahçesindeki görüntü ise daha önce hiç görmediğim görüntülerdi. Mübarek Ramazan ayında yaşlısı, genci, kadını, erkeği bir çok kişi orucunu alenen yiyordu. Hasta olmak oruç tutmamak için mazeretti.Yalnız orucun insanların içinde alenen yenilmesinin hiçbir mazereti olmayacağı kesindi. Ayrıca orucunu yiyenlerin çoğu ziyaretçi olarak hastaneye gelenlerdi!


Sonuçları almaya gittiğimizde ise hiç beklemediğimiz bir tablo ile karşılaştık.Sonuçlar çıkmıştı ancak sonuçlar için rapor hazırlanacaktı.Raporda en tez Pazartesi günü çıkacaktı.Bu şu anlama geliyordu; hafta sonuda Ankara' daydık.



Hastaneye gelen Nurcan Hanım ve Eşi Nabi Bey bizi araba ile alarak evlerine götürdüler. Nurcan Hanım ve Eşi Nabi Bey’in misafir perverliği takdire şayandı. Adeta Siverek’te kendi evimizdeydik. İftiramızı açtıktan sonra Nabi bey ile beraber Ankara Kocatepe camii'ne teravih namazı kılmaya gittik.Ankara Kocatepe Camisi çok büyük ve mükemmel bir camiydi. Teravih namazı kılınırken namaz ortasında ilahiler okunması ise epeyce ilgimi çekmişti.Yalnız koskoca camide teravih namazı için 2-3 safın oluşması ise üzüntü vericiydi. Namazın ardından Kocatepe Camii'nin yanında açılan kitap fuarını dolaştık.Gece geç vakitlerde ise kalacağımız eve döndük.



Sabah namazında ise Nabi Bey ile Ulus’ta bulunan Hacı Bayram Veli camisine gittik.Cami tıka basa doluydu.Namazdan önce müftülük tarafından görevlendirilen hatip, evlilik konusunda çok önemli bilgiler veriyordu.Dinimizin evlilik müessesine ne kadar çok önem verdiğine bir kez daha şahit oluyordum.Sabah namazının ardından tekrar kalacağımız eve dönüp uyuduk.



Sabah uyanınca Nurcan Hanım ve Eşi Nabi Bey’in  ısrarlı isteklerinden dolayı bir akşam daha evlerinde misafir olmayı kabul ettik. Nabi bey  eşi Nurcan Hanım ile bize Ankara’yı gezdirecekti.Uzun bir Ankara gezintiden sonra Nurcan Hanım ve eşi bizi Urfalılar tarafından işletilen bir lokantaya iftar için davet etti.



Eve geldiğimizde ise bizim için hazırlanan odaya geçip dinlendik. Sabahleyin hastaneden alacağımız raporlar temiz çıkarsa akşama Siverek’e dönme planları yapıyorduk.


Bir an önce sabah olması için uyuduk.Rüyamda gördüğüm manzara benim için dehşetti.Rüyamda Muhammed Enes’in tekrar ayağının kırıldığını ve çok üzüldüğümüzü gördüm.Bu bir rüya değil adeta kabustu. Uyanır uyanmaz eşime M. Enes’e iyi bakması için tembihledim.



Aslında gördüğüm rüya değil gerçeğin ta kendisiydi.Çünkü rüyadan bir gün sonra tekrar Muhammed Enes’in ayağı kırılmıştı.















Devam Edecek..






















Bu yazı 1161 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum