Cuma Özusan

Cuma Özusan

[email protected]

BEN NE İÇİN YAZIYORUM?

11 Nisan 2011 - 21:00

Bu yazıyı yazmama sebep olan hadise televizyonda gördüğüm bir ankettir. Bayan röportajcı Konya gibi bir kentte çarşıda rastladıklarına soruyor: “Entelektüel nedir” veya “Entelektüel kimdir”. Bu soruyu en az yirmi kişiye sordu ve fakat emin olun bir tanesi bile doğru cevap veremedi. Yalnız birisi yarım yamalak bir şeyler söyledi. Ben bundan dehşete kapıldım. Bunların içinden birsinin dahi entelektüelin ne olduğunu bilmemesi bizim kime ve niçin yazdığımızı düşünmemize neden oldu. Sahi biz kimin için yazıyoruz. Neden yazıyoruz. Okuyan ve anlayan yoksa bu çabamız neyedir. Bu ülkede insanlar okuryazarlıkla ilgili en temel kavramları dahi bilmiyorsa yazmak boşuna değil mi?

Soru sorulanların haline baktım, hiç de öyle pejmürde ve alt seviyede insanlar değillerdi. Görünüşlerine bakılırsa en az yarısının bu kelimeye doğru cevap vermesi gerekirdi fakat sanki tanımadıkları bir meyveden bahsediliyormuş gibi şaşırıp kaldılar, afalladılar, kafamı toparlayayım dediler toparlayamadılar. Peki, bunlar neye yaşıyor. Belki bunların çoğu kitap ta okuyor ama ne biçim kitap okuyorlar, ne ile ilgileniyorlar anlamadım. Demek ki ilgilendikleri şeyler dedikodu kabilinden şeylerdir. Veya onların doğrudan menfaatlerini ilgilendiren şeylerdir. Bunun dışındakilere kafa yormak gereksizdir ve adetleri değildir.

Temel kültür konularını bilenlerin az olduğunu ben de biliyordum ama seviyenin bu kadar düşük olduğunu doğrusu düşünmüyordum. O kadar realist ve az beklentili olan benim gibi bir adam bile yanılmış. Vay be! Bereket ben yazı yazmayı -yazılarımı hiç okuyan olmasa da- kendim için yazdığımdan böyle şeyler moralimi bozmaz. Sadece hayret ettim buna. Demek ki biz kendimiz pişirip kendimiz yiyoruz. Bizi tanıyan birkaç arkadaş varsa yazılarımızı okuyorlar. Tanıdık yoksa bakıp geçiyorlar. Eyvallah, benim de zaten bunlara ihtiyacım yok. Ben doğrusu itiraf etmek gerekirse böyle okuyuculara yazmıyorum. Kimsenin benim malıma müşteri olacağını beklemeden yazıyorum.

Peki, öyle ise ne için yazıyorsun derseniz ben doğmamış olanlara yazıyorum. Belki öldükten sonra anlaşılırım. Zaten kamuya açık bir yerde yazmadan önce de kendime yazıyordum. Bir gazetede neşredilmesi ile neşredilmemesi benim için fark etmez.  Yazmak birinci derecede kendim içindir, ikinci derecede merak eden veya ihtiyaç duyanlar varsa onlar içindir. Yani önce kendime hitap ediyorum. Hani “yazmasam deli olacaktım” diyen yazarlar var ya ben de onlardanım. Yazıyorum ve yazdığım için yaşıyorum ve yazmak beni yaşatıyor ve hayata bağlıyor. Yazmak beni yaşadığımın farkına vardırıyor. Bundan daha fazla ne isteyeyim! Bu en büyük teşvikçi ve ödül değil mi?

Yazmak benim için nefes almak gibidir. Yazmak ekmek ve su gibidir. Yazmak bana hayatı anlamlandırıyor. O olmadan hiçbir şeyin anlamı yok. Dünyada tek de kalsam yazacağım. Çünkü yazarak var oluyorum, yazarak daha çok oluyorum. Yazarak ruhumu kurtarıyorum. Yazarak gelişiyorum. Vesselam.

Bu yazı 722 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum