Hasan Baydilli

Hasan Baydilli

gelecek

Dünü ve bugünü ile Siverek'in yaşam manifestosu 3

15 Ocak 2023 - 11:14


Delikanlılık çağı geldi çattı; 
Yaş on beş-on altı,
Lise çağı… Küçe çıkmazlar çoğaldı!
Mahallenin Letif hocası,
Minareden canlı okuyor ezanı,
“Allah-u Ekber Allah-u Ekber…”
Mahalleli başı önünde, suskun; 
Hesaplıyor mizanı.
Camiinin bitişiğinde, 
Melle Alo bekliyor bizi evde,
Elinde kalın bir kitap; kapağı ciltli,
Adı, “Mahabad Kürt Cumhuriyeti”
O okuyor, biz dinliyoruz; 
Öğreniyoruz siyaseti,
Yaş kemale ermemiş daha, 
Ama ala rengini öğreniyoruz o yaşta…
Siyasete kapak attık; daha çocuk yaşta.
Oradan çıkınca bu kez camiye dal; 
Allah-u Ekber diyerek safa kal,
Camiden çıkınca,
Haydi, damdan dama atla; 
Aman dikkat et yere çakılma!
Bak, düşersin Abdullah gibi cami damından,
Sonra toparlanamazsın, 
Uzun süre duramazsın sancıdan…
Damdan dama atlarken;
Damın bir köşesinde,
Ezilmiş bir kutu buldu Kadir,
İçi bozuk paralarla dolu, 
Oraya nerden gelmiş bilemedik?
Kavradı iki eliyle sımsıkı kutuyu, 
İlk etapta bir şey diyemedik,
Sonra, “Kadir bu kutu neyin nesidir?” dedik,
Hiç birimiz anlam veremedik,
Üç arkadaştık, bölüşelim dedik,
“Yok” dedi Kadir; 
“Ben buldum, bu benim hakkım”
“Size sadece yediririm iki dilim baklava”
“Ondan sonra herkes kendi yoluna.”
Hayat geçiyordu böyle, ara ara;
Arasaydın mutlaka bulurdun bir bela,
Bizim için her yerdi Ankara.
Harçlığını biriktir, ancak haftada bir sinemaya git,
Locada kızlara fiyaka atarken, 
Gazozu boğazına dik,
Lüks sayılırdı sinemaya gitmek, 
Gidemezdi her babayiğit,
Keşke her gün gidebilseydik!
Bazen sinemanın önünde,
Kenter sakızı çekersin;
Kazanırsan ne ala, 
Kaybedersen enseni kaşıyıp gidersin.
Sonra, haydi papel toplamaya… 
Papel deyip geçmeyin!
En önemlisi Bahar, Gelincik, 
Ve Harman sigara kapağı;
Çok ince sarılıydı sigaranın yaprağı,
Papel toplarken meydanda; 
Kalır cambazların kavgasının tam ortasında,
Kafasına bir kürsü yer arkadaşım Nazım,
Sonra kafası bir türlü iyileşmez, 
Ondan sonra adı olur keçel Nazım.
Bazen evde göstermelik olsa da çalışırız ders;
Maksat çalıştığımızı görsün herkes,                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              
Açarız defteri kitabı,
Sonra gizlice okuruz, Zagoru, Tommiksi, Teksası,
Kalem, defter, kitap almak için para isteriz babadan,
Zılgıtı yeriz ardından; 
“Law defter u qelemé wen..!” 
Bu arada namaz vakti yaklaşıyor; 
Letif hoca yine tutmuş caminin yolunu,
Elinde Tercüman gazetesi,
Gözünde belki on dört numara gözlük,
Küçede çocukların qüdürxan sesi,
Yolda ahenkle yürüyüp okuyor gazetesini, 
Mırıldanarak derinden geliyor sesi,
Küçede haylazlık devam ediyor, 
Çıkıyor çıtrıxın biri,
Gazeteye çakıyor kibridi!
Önce farkına varmıyor Letif hoca,
Farkına varınca, vaveyla kopuyor ardı sıra!
Ara vermeden, tozlu topraklı küçede;
Güle cincıx, kokla, tol-çıbıx her daim oynanır,
Gündüz ile gecede…
Her gün, en az bir kafle maç yapılır… 
Topumuz bazen birilerine çakılır,
Topumuz tabi ki naylon top,
Geçiyor küçenin ta orta yerinde,
Uzun boyu ile Hacı Yılmaz Fettahlı,
Dikkat! Belediye Başkanı geçiyor;
Maç dur, hoop!
Değmesin ona top!
Bu kez küçeden geçiyor Tenekeci Yaşar,
Maça devam… Top ona değse ne yazar.
Ona top değerse uzaktan,
Kıvrımında duran sigarası düşer dudaktan,
Sonra basar zılgıtı uzaktan,
 “Ulan akıllı olun laaan!”
Başında fötr şapka, elinde bastonuyla,
Geçiyor Salih Seklawi, küçeden;
Durup bakıyoruz ardından, hiçbir şey bilmeden?
Birde, vardı gizli gizli platonik aşklar,
Öyle yoktu heybeden; yanına yaklaşmak, yakınlaşmak,
En güzeliydi uzaktan bakışmak,
Sadece bakışmak…
Kız, sevdiğinin gözüne bakamaz,
Erkek, sevdiğinin gözlerine bakmaya kıyamaz…
Nerede şimdi o eski aşklar?
Neyse, aşk orada kalsın; verelim bir ara,
Simdi sıra geldi futbol takımı kurmaya; 
Adı ne olsun?
Başladık bir isim aramaya… 
Ne Olsun? Ne olsun?
Sonunda karar kıldık; 
Adı, “On Bir Ateş Spor” olsun,
Eeeeyş çok ateşli bir isim oldu! 
Haydi, böyle kalsın.
Yaş ortalaması mı? 
On altı bitti, on yediden gün alındı,
Zamandan biraz daha çalındı,
Bu kez maç yapılacak, karar kılındı;
Rakip Kelok Mehlesi…
Ancak maç yapılmadan heyecan sardı herkesi,
Tartışmalar sonunda birkaç kişinin attı tepesi,
Sonra maç yapılmadan, 
Hiçbir şey söylenmeden; maç iptal,
İçimizden biri çıkar bu durumu sorgular,
“Niye ulan! Niye maç iptal!”
Maçı tertip eden verir hemen cevap, 
“La Kelok Mehlesi tehlikelidir, qüdürxandır, kawxacıdır onlar”
Dayanmaz yerinden kalkar uzun boyuyla Cemal, 
Hemen lafı gediğine sokar;     
 “Ulan bız pısküvit çocıxımıyıx ki onlardan korxax!”
İşte bu şekilde gençliğe adım atıyordu,
Dönemin kuşağı, 
Üç aşağı beş yukarı,
Bir şekilde yaşıyordu Siverek uşağı…(Devam edecek)

                                            

Bu yazı 371 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum