Cemil Yeşildağ

Cemil Yeşildağ

[email protected]

Siyonizm'in Zulüm Tarihi

29 Haziran 2024 - 11:26


                              
Siyonist İsrail Filistin coğrafyasında yaptığı zulüm ve haliyle Filistinlilerin verdiği mücadele dünyada en uzun süren mücadele tarihlerinin başında gelir.  Son 100 yıl Filistinlilere sömürgecilik, sürgün, askeri işgal ve onu izleyen kendi kaderini tayin etme hakkı mücadelesi getirdi. Kayıpları ve acılarına sebep olarak gördükleri bir ulusla bir arada yaşama yolundaki zorlu arayış ise halen sonuçlanmış değil.      

Filistin sorunu bir taraftan Teopolitik bir tarafta da Jeopolitik olmak üzere iki boyutlu bir zulüm sorunudur. İlk kez 1779 da Fransız General Napolyon Bonaparte, Osmanlı yönetimindeki Filistin'de bir Yahudi devleti kurulması fikrini ortaya atmıştır.

Avrupa'daki Siyonistlerden kurtulmayı amaçlayan bu fikir 1879 da ete kemiğe bürünmüştür.  1879 da Birinci Siyonizm Kongresi İsviçre'nin Basel şehrinde toplandı. Gazeteci Theodor Herzl,in liderliğini yaptığı bu kongrede Basel Programı yayınlandı. Bu belgede, Filistin'de bir Yahudi vatanının kurulması ve Dünya Siyonizm Teşkilatı'nın bu amaca ulaşmak için faaliyete geçirilmesi öngörülüyordu. Bu amaç doğrultusunda planlı olarak Filistin coğrafyasına göç başladı. 1903'e kadar, Filistin'e göç eden Yahudi sayısı 25 bine ulaşmıştı. 1904 ila 1914 arasında 40 bin kişilik bir ikinci göçmen dalgası geldi.  Birinci Dünya Savaşı sonrasında yani  1918 de İngiltere'nin Filistin coğrafyasının işgali başladı.    1917'de, İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Filistin'de Yahudi halkları için bir vatan kurulması sözü verdi. Bu vaat, Siyonistlerin önderlerinden Lord Rothschild'e gönderilen mektupta yer alıyordu. Bu mektup Balfour Deklarasyonu olarak anılıyor. 


1922 ile 1937 yılları arasında İngiltere'nin desteği ile 300 bin Yahudi Filistin topraklarına yerleştirildi.  Bu göç ile palazlanan Siyonizm’in varlığı Filistinlilere yönelik kanlı çete eylemlerine dönüştü.

1937'de İngiltere'nin eski devlet bakanı Lord Peel'in başkanlığındaki bir Kraliyet Komisyonu, Filistini Yahudi ve Arap devletleri arasında ikiye bölmeyi önerdi.

Yahudi devleti, İngiliz mandasındaki Filistin'in üçte birini kaplayacaktı. Filistinli ve Arap temsilciler bu teklifi reddetti. Arapların bu haklı tepkisi zamanla Siyonist çetelerin saldırılarına silahlı direniş içeren muhalefete dönüştü. Filistinlilerin bu direnişi İngiltere'den gönderilen takviye birlikler tarafından bastırılıncaya dek sördü. Bu tarihte bile işgalci Siyonistler onbine varan Filistinliyi katletmiştir.

 Filistin'i 1920'den beri idare eden İngiltere, Siyonist-Arap sorununu çözme sorumluluğunu 1947'de Birleşmiş Milletlere devretti. Bölge şiddet olaylarıyla sarsılıyordu. Yahudiler artık nüfusun üçte birini oluşturup Filistin topraklarının yüzde 6'sına sahip olmuşlardır. BM'nin kurduğu özel komite, bölgeyi Filistin ve Arap devletleri arasında bölmeyi önerdi. Arap Yüksek Komitesi diye anılan Filistinli temsilciler, teklifi reddederken, Yahudi temsilciler kabul etti. Paylaşım planı, Filistin'in yüzde 56,47'sini Yahudi devletine, yüzde 43,53'ünü de Arap devletine bırakıyordu. Kudüs ise uluslararası bir idare altında olacaktı.

Filistinlilerin reddettiği plan hiç uygulanmadı. İngiltere, 15 Mayıs 1948'de, Filistin'deki manda idaresine son verme niyetini ilan etti ancak bu tarih öncesinde zaten Siyonist çeteler ile Filistinli direnişçiler arasında silahlı çatışmalar başlamıştı. Bu tarihlerde ABD dünya liderliği koltuğunu İngiltere'den almış ve Siyonistlerin daha fazla Filistine göç etmesini açıkça desteklemiştir.

Yahudi milis güçlerinin Arap köylerinde düzenledikleri "temizlik operasyonları" adını verdiği katliamlar 1948 yılında Aralık ayında başladı. 1948 yılı Siyonist devlet İsrail'in kuruluş tarihidir. Filistinliler, 15 Mayıs'ı "El Nakba" diye anarlar, yani "Felaket" günü.   
Siyonist İsrail ve Arap komşuları arasında artan gerginlik, 5 Haziran 1967'de başlayan 6 Gün Savaşları'na yol açtı. Orta Doğu anlaşmazlığının çehresi bu altı günde değişti. İsrail, Mısır'dan Gazze ve Sina Yarımadası'nı, Suriye'den de Golan Tepeleri'ni aldı. Ürdün güçlerini de Batı Şeria ile Doğu Kudüs'ten çıkardı. BM Güvenlik Konseyine göre, bu savaşta 500 bin Filistinli daha mülteci haline geldi; Mısır, Lübnan, Ürdün ve Suriye'ye göç etti. 1982 tarihine kadar El Fetihin  silahlı direniş süreci güçlü bir şekilde devam ederken Siyonist devlet 1982 tarihinde Lübnan'da bulunan FKÖ ye bağlı El Fetihe karşı büyük çaplı katliamlarla sonuçlanan saldırılar başlattı.  14  Eylül'den 18 Eylül'e kadar, İsrail'le ittifak yapan Hristiyan Falanjistler, Sabra ve Şatilla kamplarında yüzlerce Filistinli'yi öldürdü. Her türlü öldürücü ve kesici aletle Filistinli sivillerin üzerine yapılan saldırılarda hiç bir insanı ve ahlaki duyarlılık gösterilmeden bine varan sivil insan katliamın lideri savunma bakanı olan Arile Şaron'dur.
       

1987-93 tarihleri arasında 1.İntifada başladı. İsrail işgaline karşı intifada, yani kitlesel ayaklanma Gazze Şeridi'nde başladı; kısa sürede Batı Şeria'ya yayıldı. Protestolar, sivil itaatsizlik şekline büründü. Genel grevler düzenlendi, İsrail ürünleri boykot edildi, duvarlara yazılar yazıldı ve yollarda barikatlar kuruldu. Ama uluslararası ilgi toplayan protesto şekli, ağır silahlarla donanmış İsrail askerlerine taş atan Filistinlilerdi. İsrail ordusu karşılık verdi; çok sayıda Filistinli sivil yaşamını yitirdi. 1993'e kadar süren protestolarda toplam can kaybı bini aştı.     

1993 Oslo Barış görüşmeleri yine Siyonist devletin desteklediği çeteler tarafından El Halil kentinde İbrahim camisinde namaz kılan Filistinli sivillerin katledilmesi ile askıya alınmasına neden oldu. Siyonist işgalciler ile Filistin arasında  24 Eylül'de 2. Oslo diye anılan anlaşma yapıldı.

Bu anlaşma Batı Şeria'yı üçe bölüyordu.

1 - A Bölgesi: Batı Şeria'nın yüzde 7'sini oluşturan bu bölge, Doğu Kudüs ve El Halil haricindeki belli başlı yerleşim merkezlerini tam olarak Filistin idaresine bırakıyor.

2 - B Bölgesi: İsrail ve Filistinlilerin ortak kontrolüne bırakılan bu bölge Batı Şeria'nın yüzde 21'ini oluşturuyor.

3 - C Bölgesi: İsrail bu bölgeyi kontrol altında tutacak, ama aynı zamanda Filistinli tutukluları serbest bırakacaktı.

2. Oslo Anlaşması, Filistinlileri pek heyecanlandırmadı. İsrailli dinciler ise ''Yahudi toprağının'' teslim edilmesine öfkeliydi. Öfke ve tahrik içeren bir kampanyaya hedef olan Başbakan Yitzak Rabin, bir aşırı dinci Yahudi tarafından 4 Kasım'da öldürüldü. "Güvercin" diye nitelendirilen ve bir türlü tamamlanamayan barış sürecinin mimarı Şimon Peres başbakan oldu. 1996 yılına girildiğinde anlaşmazlık yine kan dökülmesine yol açıyordu . Hamasın silahlı kanadı El Aksa Tugayları İsrail içinde bir dizi istişhadi eylemleri düzenledi. İsrail, Lübnan'ı üç hafta süreyle bombaladı. Peres 29 Mayıs'taki seçimlerde, sağcı Binyamin Netanyahu'ya yenildi. Netanyahu, Oslo anlaşmalarına karşı çıkıyor, ''güvenlik içinde barış'' tezini işliyordu. Netanyahu işgal topraklarında yerleşim inşasının dondurulması kararını kaldırarak Arapları öfkelendirdi.

El Aksa Camii'nin altına, arkeolojik amaçlarla bir tünel kazılması için izin verince de, tepkiler daha da şiddetlendi. İsrail mevcut barış sürecini eleştirmesine rağmen ABD'nin artan baskısı sayesinde Ocak 1997'de El Halil şehrinin yüzde 97'sini Filistinliler'e devretti.  İkinci intifada direnişi ise Ariel Şaron, Mescid-i Aksa'nın bulunduğu kompleksi ziyaret etmesi ile patlak verdi. Filistinliler bu ziyareti protesto için gösterilere başladı. Ve gösteriler şimdi El Aksa intifadası diye anılan ayaklanmaya dönüştü.      

2002 -2003 Batı Şeria yeniden işgal edildi. İsrail önce Mart sonra da Haziran aylarında Batı Şeria'nın neredeyse tamamını işgal etti. 2002 yılının büyük bir bölümünde Filistin kentleri sık sık baskına uğradı, birbirleriyle bağlantısı kesildi, kuşatıldı ya da uzun süreler sokağa çıkma yasağı altında kaldı.    2005 - 2006 tarihlerinde İsrail Gazze ve Batı Şeria'nın bir bölümünden çekildi. İsrail, Yahudi yerleşimlerini boşaltıp, askeri araçlarını da Gazze'den çekti. Ancak Gazze'yi denizden, karadan ve havadan abluka altında tutmaya başladı. Filistin'deki genel seçimlerde Hamas, oyların çoğunu aldı.  Fakat FKÖ nün lideri Abbas tarafından Hamas tanınmadı. Bu gerilim Filistinlilerin kendi arasında kısa süreli bir silahlı çatamaya girmesine neden oldu. Siyonist İşgalciler Hamas'ın etkinliğini kırmak için 2008 - 2009 tarihleri arasında Dökme Kurşun Operasyonu adıyla Gazze Şeridi'nde düzenlediği saldırılarda 22 günde 1.417 Filistinlinin ölümüne 4.580 kişi de yaralanmasına neden olmuştur.  2014 yılında Siyonist işgalci İsrail Gazze'ye yönelik 51 gün süren ve kara harekatını da içeren yeni bir saldırı başlattı. Saldırılarda 530'u çocuk 302'si kadın 2 bin 100'den fazla Filistinli hayatını kaybetti. 10 binden fazla Filistinli de yaralandı. 

Filistin'e yüz yıla aşkındır zulüm eden Siyonist İsrail tarihinde görülmedik karşı saldırıyı 7 Ekim 2023’te yaşandı. Başını El Kassam Tugaylarının çektiği 8 Filistinli direniş grubunun oluşturduğu binlerce Siyonist askerin öldürüldüğü Aksa Tufanı direnişi 8. ayı geride bıraktı. Siyonistler dünyanın gözü önünde çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere 40 bine aşkın Filistinliyi katledip 100 bine yakın Filistinliyi de yaralayarak katliamlarına devam etmektedir.

Siyonistler ABD ve Avrupa ülkelerinin verdiği destekle bu alçakça güven ve güçle, son günlerde Gazze’ye savaş uçakları, tank ve toplarla saldırılar düzenleyerek kardeşlerimizi katleden terörist İsrail rejiminin saldırıları karşısında, özelde Gazze genelde ise Filistin halkı meşru direnme hakkını kullanarak imkansızlıklar içinde kendisini savunmaktadır.

Yasasın Küresel İntifada. Yasasın Aksa Tufanı. Kahrolsun Küresel Emperyalizim. Kahrolsun Küresel Siyonizm. Mescidi Aksa özgür kalana dek direniş. Aksa direnişini tüm yüreğimizle destekliyoruz.

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum